Yine, Yeni, Yeniden
Powell'ın Gül'e mektup yazmasına neden olan Altunbaş davasında mahkeme sanık polislere, Yargıtay'ın usulden bozduğu aynı cezayı verdi.
ABD İnsan Hakları raporuna giren ve ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın, Abdullah Gül'e mektup yazmasına neden olan 13 yıllık Birtan Altunbaş davasında yine başa dönülüyor. Mahkeme, Altunbaş'ı gözaltında işkence sonucu öldürdükleri gerekçesiyle yargılanan sanık polislere, Yargıtay'ın usul yönünden bozduğu cezaların aynısını verdi. Sanık avukatları ise kararı bir kez daha Yargıtay'a götüreceklerini açıkladı. Yargıtay, zamanaşımı süresinin neredeyse sonuna gelen davada mahkemenin verdiği, 4 polis için 4 yıl 5 ay 10'ar gün ağır hapis ve 4 polis için de beraat kararını tekrar görüşecek.
YILAN HİKAYESİ Davaya konu olan olay, ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği Fakültesi'nde okuyan Birtan Altunbaş'ın Zonguldak'taki işçi grevlerine destek için 9 Ocak 1991'de ODTÜ'de yapılan basın açıklamasından sonra gözaltına alınmasıyla başladı. Altunbaş, Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ndeki gözaltının 6'ncı gününde fenalaşarak, hastanede öldü. Yapılan tetkikte Altunbaş'ın işkence sonucu öldüğüne karar verildi.
Yılan hikayesine dönen Altunbaş davası da bu aşamada başladı. Dosya 1 yıl soruşturmayı yürüten Ankara DGM savcısı Nuh Mete Yüksel'in elinde, 5 yıl da devlet memurlarının yargılanması için idarenin izninin gerektiğine hükmeden Terörle Mücadele Yasası kapsamında, Ankara Valiliği'nin elinde bekledi. Böylece ilk davanın açılması ancak Danıştay kararıyla 1998'de mümkün oldu. İddianamede polis memurları Tansel Kayhan, Talip Taştan, Mehmet Kırkıcı, Muammer Eti, İbrahim Dedeoğlu, Sadi Çaylı, Süleyman Sinkil, Hasan Cavit Orhan, Naip Kılıç ve Ahmet Baştan işkence yapmak ve buna bağlı olarak adam öldürmekle suçladı.
MAHKEMEYE GELMEDİLER Sanıkların mahkemeye getirtilmesinde sorun yaşanan davanın ilk aşaması 2001 yılında, hiç ulaşılamayan Ahmet Baştan ile Naip Kılıç'ın dosyalarının ayrılması, Tansel Kayhan, Talip Taştan, Mehmet Kırkıcı ve Muammer Eti'nin beraati ve İbrahim Dedeoğlu, Sadi Çaylı, Süleyman Sinkil ile Hasan Cavit Orhan'ın 4 yıl 5 ay 10'a gün hapsine karar verilmesiyle bitti. Ankara 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2001'deki bu kararı, Yargıtay 1'nci Ceza Dairesi'ne gitti. Daire, kararı, talimatla ifadesi alınan polis memuru Muğla Adliyesi'nde ifade verirken hazır bulunan savcının ismi tutanağa yazılmadığı gerekçesiyle usulden bozdu.
Dava, Ankara 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yeniden görülmeye başlandığında sanıklara yine ulaşılamadı. Oysa mahkemenin bulamadığı sanıklardan İbrahim Dedeoğlu, bir dönem MHP'li Devlet Bakanı Faruk Bal tarafından danışman olarak atanmıştı.
BAŞKA HAKİMLER VAR Sonunda Ankara 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi, dün 2001'de verdiği kararını yineledi. İbrahim Dedeoğlu'nun avukatlarından Recep Onaran ise duruşmanın başında reddi hakim talebinde bulundu. Powell'ın mektubunu ve dış gözlemcileri kasdederek iç ve dış baskıların etkisiyle mahkemenin tarafsızlığını yitirdiğini öne süren Onaran, savunma hakkının kısıtlandığını savundu. Onaran ''Yargıtay, kararınızı esastan bozacak. Ankara'da başka hakimler de var'' dedi. Mahkeme Başkanı Ziya Ünal, reddi hakim talebinin davayı uzatmaya yönelik olduğu ve çekilme gerekçeleri oluşmadığından, talebin oybirliğiyle reddine karar verildiğini açıkladı.
Ersan ATAR (ANKARA)
|