|
|
|
|
Kurtar beni deli gönül
Biraz erken görüşecektik ama Ebru Destan çoktan kuaförde işini halletmişti ve saçını uzatma aşamasında olduğu için zavallı kuaförünün elinden ancak bu kadarı geliyordu. Zaten albüm çıkacağı zaman köklü bir imaj çalışması yapılacaktı. Ve herkes ona "Allahım bir fotomodel daha albüm yaptı, şuna biraz çamur atalım" edasıyla yaklaşacaktı.
Ben istedim sen dinledin, senden ayrı olmaz dedim, en sonunda ben de sevdim, şimdi beni kurtar gönül! Fikret Kızılok, şarkıda 'deli gönül'üne böyle sesleniyor. Evet insan bir kez sevmeye görsün, deli gönlü söz dinlemiyor. Sanki mantığı ve gönlü iki başka yaratığa dönüşüyor. Ve bu her iki varlık da birbirinden nefret ediyor. Ben de galiba bu tarz bir ahval ve şerait içindeyim. Ebru Destan ile buluşmam gerekiyor. Ama canım, bu şirin Daihatsu Cuore'nin burnunu kırlara doğru çevirip papatya falı bakmak istiyor. Uzanmak istiyorum. Çünkü bu havalarda ağaç gölgeleri çok serin ve güzel oluyor.
İLK ALBÜMÜNE HAZIRLANIYOR Ebru Destan'ı televizyondan tanırsınız. 1978 doğumlu bu tatlı kız mankenlik, oyunculuk, hatta bir dönem gazetecilik bile yapmış. Ama şimdilerde yepyeni bir heyecana hazırlanıyor. Eylül ayında ilk müzik albümünü çıkarmayı planlıyor. Üstelik bu konuda Nazan Öncel ile çalışmaya ve repertuvar hazırlamaya başlamış bile. Nazan Öncel'den özellikle müzikal anlamda çok etkileniyor ve tabii kişilik anlamında da... Ondan 'idolüm' diye bahsediyor.
KORUNMASINI BİLİYOR Yaklaşık sekiz yıl önce İzmir'den gelmiş ve hala bir tarafı Bornovalı. Çünkü annesi hala İzmir'de yaşıyor. Ama sık sık İstanbul'a gelip, kızını kontrol ediyor. Ancak Ebru Destan'ın öyle korumalara, kollamalara falan ihtiyacı yok. O zaten kimden nasıl korunması gerektiğini iyice öğrenmiş. Ona yaklaşan insanların ne amaçla yaklaştığını artık 10 metreden değerlendirebiliyormuş. Bu konuda gözü çok kara. Ancak hala alçakgönüllü ve mütevazı. Yani mahallenin en güzel kızı havasına sahip. Güzelliğinin zaten fazlasıyla farkında. Allah bir de ses vermiş. Yani yüce Rabbim hiçbir konuda sakınmamış.
ÇEKİM ANINDA BAŞKALAŞTI Aslında Ebru Destan'ın 'bizden' olduğunu zaten görüşme günü farkına vardım. Biraz erken görüşmemiz gerekiyordu. Buna karşın o çoktan uyanıp, kuaföre gitmişti bile. Ve saçını uzatma aşamasında olduğu için zavallı kuaförünün elinden ancak bu kadarı geliyordu. Zaten albüm zamanı köklü bir imaj çalışması yapılacaktı. Ve herkes ona "Allahım bir fotomodel daha albüm yaptı, şuna biraz çamur atalım" edasıyla yaklaşacaktı. Dolayısı ile onu çok sıkmadım. Bir an önce çekim yerine gittik. Artık bu insanların çekim başlayınca başkalaşım geçirip fotomodel kılığına girmelerine alıştım. Ebru Destan da bir anda çekim başlayınca, başkalaştı.
NE KADAR KOLAY DÖNÜYOR Özellikle fotoğraf çektirmeyi bilen insanlarla çekim yapmayı seviyorum. Ebru da onlardandı. Yarattığımız sinerji ile Türkçe müzik çalan radyo kanallarından birini açtık ve fotoğraflar çektik. Çekim sonrası Daihatsu'nun bu en küçük üyesi Cuore'nin direksiyonuna geçti ve günlük hayatında cip kullanan Destan'ın ilk reaksiyonu "Bu otomobil ne kadar kolay dönüyor ve ne kadar kolay park ediliyor" oldu. Tabii ben de gol atmış insan edasıyla bu otomobilin avantajlarını anlattım. Cuore'nin az benzin yaktığını ve boyutlarının şehir kullanımına çok uygun olduğunu bir bir anlattım. Hele otomatik şanzımanın tam da şehir streslerine karşı hazırlanmış olduğunu ballandıra ballandıra dile getirdim: "100 km.'de sadece 4.6 litre benzin tüketen bu otomobil, 36 litrelik benzin deposu ile de dikkat çekiyor." Bir bilgi de siz okurlarım için; şu anda kampanyada 16 milyar liraya satılan Daihatsu Cuore'nin en yüklü versiyonu 21 milyar liradan satılıyor... Sözün özü: Gel de beni kurtar gönül!
|
|
|
|
|
|
|
|
|