|
|
|
|
Reina'ya giden oyuncu olamaz'
Dizilerin başarılı oyuncusu Ayşe Tolga, bu işe çok emek verdiği halde yeteri kadar fark edilmemekten şikayetçi. Tolga, birçok işin özellikle medyatik isimlere verilmesini eleştiriyor.
Güzel sanatlarda seramik eğitiminin ardında Şahika Tekand'ın stüdyosunda 'metod oyunculuk' eğitimi alan ve Al Pacino, Robert de Niro gibi metod oyunculuğu uygulayan isimleri kendine örnek alan Ayşe Tolga, güzelliğine ve becerisine rağmen yeterince fark edilmemekten dertli. 'Şehnaz Tango', 'Çifte Bela', 'Ah Bir Zengin Olsam', 'Aşkın Dağlarda Gezer' ve 'Ayrılsak da Beraberiz'in güzel oyuncusu artık kendini daha çok göstermeye kararlı...
* Metod oyunculuğundan bahsediyorsunuz, nedir bu? Koşan adam rolü için birisi suratınıza ter efekti yapar, koşudan gelmiş gibi olursunuz. Metod oyuncusu ise 1-2 kilometre koşar. Gidip rolü için akıl hastalarının arasında yaşar. Dustin Hoffman, Al Pacino gibi isimler mesela. Bu, "ben rol için her şeyi yaparım" değil, ölen bir adamı oynamak için ölmek üzere olan hastaların yanında yaşamaktır. Burada önemli olan kendi içindeki katili ortaya çıkartmaktır.
* Oynadığınız son dizi 'Ayrılsak da Beraberiz' haberiniz bile olmadan bitirildi. Bu bir oyuncuyu nasıl etkiliyor? Türkiye şartlarında buna alışmak zorundayız. Bizler maaşlı eleman gibi sağlam dayanaklara sahip değiliz. Ama beni bir şeyin psikolojik olarak etkileyeceğini sanmıyorum. Gösteri devam etmeli yani. Ben babam çok hastayken oyun için sahneye çıktım. Sefaletten sürünen bir oyuncu olsan bile, zengin kadını rahatlıkla oynayabilmelisin. Bizde bu tarzı uygulayan en iyi isim kuşkusuz Haluk Bilginer'dir.
BU İŞE UYGUNUM * Sanat dünyasına giren insanların genelde elinden tutan ya da o kapıyı açan birisi olur. Sizin için böyle biri var mı? Hayır, benim elimden kimse tutmadı. Ben tesadüfen başladım, kendi çabalarımla girdim bu işlere. İlk oynadığım dizi Şehnaz Tango için prodüksiyon şirketine kendim gidip başvurdum. Daha setin ilk gününde Perran Kutman'ın Perihan Abla imajını, Erdal Özyağcılar'ın ise Bizimkiler'deki Şükrü karakterini üzerinden atamama korkuları vardı. Korkusu olmayan bir tek bendim. Benim işimle ilgili çok garip bir kendime güvenim var. Biliyorum ki, ben bu işe uygun birisiyim.
* Kendinize güveninizden ve eğitiminizden bahsediyorsunuz. Bulunduğunuz yeri beğeniyor musunuz? Medyatik bir duruşum yok, ama benim için 'çok iyi oyuncu' diyorlar. Ama bazı roller medyatik oyunculara veriliyor. Star olduğu için rollerin verilmesi beni üzüyor. Yurtdışında olsam beni çoktan keşfederlerdi. Medya ayağı da işin bir parçası ama ben eforu bunun için değil, işim için harcamayı tercih ediyorum. Benim bu zamana kadar kötü, başarısız olmuş bir işim yok. Mesela bu anlamda Meltem Cumbul'u iyi bir örnek gösterebilirim. Hem kendini çok iyi pazarlayan hem de iyi oyuncu. Hem de şanslıdır. Bir de bu işin güzellik tarafı vardır. Kamera önünde olan insan güzel olmalıdır, bu gerçek. Ama güzelliğin içini doldurmak gereklidir.
OYUNCU GİBİ YAŞAMALI * Oyuncu nasıl yaşamalı? Bu çok belli. Oyuncu gibi yaşamalı. Tiyatrona, sinemana gideceksin, okuyacaksın. Laila'da, Renia'da her gece eller havaya modunda olursa, tüm yazı Bodrum'da geçirirse olmaz böyle. Bunun bünyeye bir zararı olmaz ama oyuncuya zararı olur. Kendini doldurmalı. Yani ne yaptığı belli olmalı. Ben mankenlik de yapayım, ama şurada da oynayayım, şu magazin programını da sunayım gibi yaşamamalı. Öyle olmaz. Bu işe kafanı patlatmalısın. Yoksa yapılan iş seyirciye geçmez, seyirciye geçmeyince reyting almaz, o zaman da ikinci bir şans verilmez o mankenlere. Hülya Avşar bir sürü farklı şeyler yapıyor ama aynı zamanda oyuncu gibi yaşıyor. Bu iş gerçekten yürek işi. Üstelik meslek nankör; sen ona değer vermezsen, o da seni bir kenara atar.
* Oyuncu gibi yaşamayanları setlerde dışlıyor musunuz siz de? Kendinden farklı olanı dışlamak kadar kötü bir şey yok. Ben hayatta hepimizin bir olduğunu düşünüyorum. Bu çok ilkelce, çocukça bir şey. Ama paylaşabileceğim bir şey yoksa arkadaşlık edemem.
BÜLENT İPEK MAGAZİN
|
|
|
|
|
|
|
|
|