Olimpik ideal öldü mü?
Avustralyalılar çok değil 4 yıl önce sırf Olimpik ideallere "gol olmasın" diye kendilerini sıkmışlardı. Halk kahramanı Cathy Freeman'in 400 metre şampiyonluğunda attıkları sevinç çığlıklarının desibeli 100 metre finali sonrasında Marion Jones için attıklarına eşitti. Onlar, hiç bilmedikleri ve kendi içlerinden iddiasız isimlerin katıldığı dallarda bile tribünleri boş bırakmadılar. Kimseler yuhalanmadı. Peki Atina'da ne oldu? Şimdi herkes alkışlıyor. Aferin diyoruz komşuya. İlk 1-2 gün yaşanan olumsuzluklar, ilerleyen günlerde bitti hakikaten de. Ama acaba Olimpiyat'ı "keşfetmekle" övünen Yunanlılar, Olimpizm idealine ne kadar bağlı kaldılar? Yani yüzmede kanlı-bıçaklı oldukları Amerikalı sporculardan bile alkışlarını eksik etmeyen Oziler'e yaklaşabildiler mi? Açılış Töreni'nde geçit töreninden sıkılıp, konuklarını alkışlamak yerine Meksika dalgası yaparak misafirperverlikten sınıfta kalmadılar mı? Ya da kendi sporcularının sahtekarlığını unutarak erkekler 200 metre finalinin başlamasını geciktirerek ellerine ne geçti? Boş tribünler önünde icra edilmeye çalışılan birtakım sporlar, kendilerini öksüz hissetmedi mi? Komşuyu mutlaka alkışlayalım. Ama olumsuz yönlerimizin de birbirine ne kadar benzediğini unutmayalım. Yunan tenisçi Elena Daniilidou, rakibi Anastasia Myskina'yı yuhalayan kendi seyircilerini hakeme şikayet ederken kimseler utanmadı mı? Bir yandan bunları yapan Yunanlılar bir yandan da vefa konusunda sınıfı geçtiler. 4.altını için podyuma çıkıp bronz madalya alan halterci Pyrrhos Dimas için madalya töreni sırasında yaklaşık 5 dakika süren aralıksız alkış, yine bizi hatırlattı bana. Tıpkı doping kontrolünden kaçabilmek için çocukların bile inanmayacağı zayıflıkta bir motosiklet kazası senaryosu yazan Kenteris ve Thanou gibi. Bir Japon meslektaşımız, ABD'de röportaj yaptığı Süreyya Ayhan'ın niçin Atina'da olmadığını sorduğunda anlattık. Japon gazeteci, "Tıpkı Yunanlılar gibi" dedi samimi bir şekilde. Neyse ki bizim olayda motosiklet kazası yoktu. Her Olimpiyat bitiminde, "Muhteşem" denir. Yunanistan'da yapılan 28.Olimpiyat Oyunları, sportif ve organizasyon anlamında iyi geçmiş olabilir. Ancak seyirciler ve Olimpik ideal açısından sınıfta kalmıştır. İşin acı tarafı galiba Olimpiyat Oyunları, Avustralya dışında nerede yapılırsa yapılsın böyle demek zorunda kalacağız. Paranın ön plana çıktığı günümüzde galiba Baron Pierre De Coubertin'in ortaya attığı idealleri kafasına takan kimse yok artık.
|