Ben de bir babayım
Bir çoğunuzun anne, baba olduğu... olacağı gibi. Henüz olmayanların da, bir okulda "gözü dönmüş terör"ün kıstırdığı çocukların, bir de "gözü dönmüş kurtarma" ile katledilmesine duyduğu öfkeyi aynen hissedebilen bir baba. Kurtulurken bile hayatlarını esir alan bir travmanın, fiziki, manevi yaraların etkisinde kıvranan çocuklar için içi titreyebilen... İtiraf edelim, o çocuklar için içi titrerken, asıl kendi çocukları için de endişelenen bir baba. İşte çoğunuzla birlikte şunu söylüyorum: "Hiçbir dava, hiçbir neden, çocukların rehin alınmasını, onlar üstünden siyasi, ideolojik, dini, milli mücadele yapılmasını, onların ölümün rehinesi kılınmasını, onların bombalarla sarılmasını, aç bırakılmasını ve kolayca öldürülmesini, ölüme atılmasını haklı gösteremez."
Dünyanın canlı ayında izlediği bir "terör" olayında... Ne binlerce çocuğun öldüğü Çeçenistan'ı bilen, ne Kafkasya insanlarını düşünen, ne Rusya ile ilgilenmiş herhangi bir insan bile, en iyi bildiği şeyleri, bir okulu, çocukları okula götüren velileri, anneleri, babaları, masum çocukları gördü. Ve insan olarak hepimizin en iyi bildiği şeyi duydu: Korku ve öfke. Gazete başlıkları, televizyon spotları, devlet yetkililerinin demeçleri, sıradan insan tepkileri, boğazda halka halka, "çocuklar"da düğümlendi. Ama bu, aynı zamanda, hepimizin, çoğumuzun, dünyanın, özellikle medeni dünyanın iki yüzlülüğünün de sırıttığı yerdir. En samimi, en baba, en anne, en insan olduğumuz anda bile.
11 Eylül 2001'de uçakların ikiz kulelere çarpışını izlerken, 3 bin insanın orada katledilmesine tanık olurken ve hep bir ağızdan "artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" derken, ardından "dünya çapında terörle savaş" ile iki ülkenin bombalanıp işgaline tanık olurken... O tek bir günde... Dünyada 35 bin çocuk açlıktan ölmüştü! Ertesi gün, daha sonraki gün, dün ve bugün de. Kitle imha silahlarına sahip olduğu gerekçesiyle bombalanan, işgal edilen Irak'ta, Birleşmiş Milletler rakamlarına göre, 1991 sonrasındaki ambargo nedeniyle... Ayda 5 bin çocuk ölmüştü! Dünyada 3 milyondan fazla çocuk AIDS'liydi, bunların 2 milyon 800 bini Kara Afrika'daydı ve The Eçonomist dergisine göre... Oralarda her gün AIDS'ten 9 bin kişi ölüyordu ve çoğu çocuktu! UNICEF'e göre, şu dünyada her bir dakikada, bir anne veya anne adayı, doğum veya gebelik sırasında ölüyordu! Hastalık, yetersiz beslenme, teşhis ve tedavi imkansızlığı yüzünden yılda 500 bin kadın ölüyordu! Ölüyor ama eşitsiz ölüyordu, çünkü, Afrika'da ölüm riski 13'de 1 iken, gelişmiş ülkelerde 4100'de 1 idi ve bu son 1 de muhtemelen, gelişmiş ülkelerin en yoksulları, göçmenleriydi.
Ve sadece yoksul ve sadece siyah, sarı ama bizden farklı ve sadece gözümüzden, canlı yayından, duygularımızdan uzak oldukları için... Piyasaların, haris ilaç şirketlerinin, borçların peşindeki IMF'lerin, dünya gıda potansiyelini tarumar eden büyük firmaların... Biz babaların, annelerin "kıymet vermediği" binlerce, binlerce çocuk ölüyordu. İnsanlığın açmazı, çıkmaz sokağı belki de bu: Terörü lanetleyebilirken, o gündelik sıradan katliam üstüne hiçbir fikir, hiçbir duygu, hiçbir öfke geliştirememek! Birinin olağanüstü kötülüğünde birleşirken, diğerlerini doğal, olağan sayabilmek!
|