kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 
"İktidar buldumcuğu" olmanın sonu yoktur ki!
Verheugen da "zina" konusuna takılmış
Zenginin malı...

"İktidar buldumcuğu" olmanın sonu yoktur ki!

Basının "1. Güç" olduğuna inananlardan değiliz.
Medya sermayelerinin çoğunlukla bir yerlerinden devlete bağımlı oldukları şu dönemde, basını 1. güç olarak görenlerin de, bu konuda fazla ısrarcı olabildiklerini sanmıyoruz.
Yani şu anda "İktidar" Türkiye'deki en büyük güç.
Ama "Tek Güç" asla değil. İktidarın gücünü öncelikle, devlet içindeki fiili ve hukuki kuvvetler ayrılığının oluşturduğu yapı dengeliyor.
Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti'nin kendine özgü sosyo-politik yapısından kaynaklanan hassas dengeler var.
Bütün bunların yanında ve bazen üzerinde, global güç dengeleri ve hatta fiili durumlar, iktidarın tek başına tartışmasız "En güçlü" olmasını imkansız kılıyor.
Bu söylediklerimizin somut örneklerle kanıtlanmasına fazla gerek yok.
Ekonomiden IMF'nin denetimini kaldırmayı göze alabilir misiniz mesela?
Veya Başbakan, TBMM Başkanı ve Dışişleri Bakanı, eşleriyle birlikte Çankaya'daki bir davete yahut bir kışladaki askeri törene katılabiliyorlar mı?
Ya da, sade yürütmenin değil yargının kararları da, sonunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde yeniden yargılanmıyor mu?
Demek ki burada sınırlı güç alanının büyüsüne kapılıp, "İktidar Buldumcuğu" olmanın bir anlamı yok.
Başta da söylediğimiz gibi, bu satırların yazarı, basının gücünü abartanlardan değil.
Bir iktidar yıpranıp gidince, yerine gazeteciler değil, başka politikacılar gelir. Siyaset basının ne rakibi, ne de alternatifidir. Siyaset toplumsal yaşamın önemli bir öğesi olarak, basını haberlerle besleyen, yorumlara kaynak olan, bir meslek dalıdır.
Bu gerçeklerin ışığında, bugünkü iktidarın basına da yansıyan eleştirileri ve uyarıları ciddiye alması gerektiğini söylemek istiyoruz.
Her eleştiriyi "İdeolojik Yaklaşım" veya "Siyasi Rant Arayışı" gibi algılayıp, bunlara karşı "Halk böyle istiyor" ya da "Seçmen böyle düşünüyor" gibi tepkiler göstermek, siyasi akla ters düşmektedir.
Çünkü eleştiriler, ancak bir Çankaya Vetosu veya bir Genelkurmay Açıklaması içinde şekillendiği zaman bir ülkenin iktidarı tarafından ciddiye alınırsa, o ülkedeki demokratik katılımı sağlayan sivil mekanizmalar yalama olur.
Bir ülkedeki yanlışlar, ancak dış ülkelerin tepkileri ya da kazaların yarattığı felaketler sonunda iktidar tarafından dikkate alınırsa, sonunda o iktidara destek veren seçmenler de kendilerinin bir "Konu Mankeni"nden öteye ağırlıklarının olmadığını anlarlar.
Neticede 28 Şubat post-modern darbesinin acı yükünü sadece Tayyip Erdoğan ve ona yakın muhafazakâr kadrolar taşımadı. Liberal demokrasiye destek veren kadrolar da yasaklandı, andıçlandı, susturuldu.
Eğer seçmen 2002'nin 3 Kasım seçimlerinde, mevcut partileri tümden eleyip AK Parti'yi iktidara getirdiyse, bunların eskilerden farklı olacakları beklentisi içinde yaptı bunu.
Ama bazen cemaatçiliğe de dayanan dar kadroculuk, kendi yandaşlarından başka kimsenin sözüne değer vermemek, hafif pasta paylaşımı eğilimleri ve olmayacak konularda su yüzüne vuran ideolojik yaklaşım, ne yazık ki bugünkü iktidardan da topluma yansımakta.
Bir siyasi hareketin kalıcılığı, mümkün olduğunca geniş toplum kesim ve eğilimlerini değerlendirip, yanına alabildiği oranda mümkündür.
Belirli dar çevreye, inanç beraberliğine ve sadece kabilelerde görülen türde vefa anlayışına dayalı siyaset kalıcı olabilseydi, Tayyip Erdoğan'ın da, Abdullah Gül'ün de, Bülent Arınç'ın da, hâlâ Necmettin Erbakan "Hoca"nın yanında bulunmaları gerekmez miydi?

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Verheugen'a teşekkür etmeliyiz   / 09-09-2004
 Çokeşlilik erkeklere göre zina değildir   / 08-09-2004
 İdeolojik kehanetlerin antidotu "zaman"dır   / 07-09-2004
 "Din felsefesi", inançlara derinlik katar!   / 06-09-2004
 Tarihi anlamak, ona kızmaktan daha akılcıdır   / 05-09-2004
 Yatak odaları da kamusal alana çekiliyor   / 04-09-2004
 Kadın köşe yazarları erkekleri ürküttü mü?   / 03-09-2004
 Bazıları susunca daha yararlı olurlar   / 02-09-2004
 Ankaralılar gerçeği görmeye mi başladılar?   / 01-09-2004
 Osmanlı İmparatorluğu Atina'da kaç madalya alırdı?   / 31-08-2004
MEHMET BARLAS
"İktidar buldumcuğu" olmanın sonu yoktur ki!
Basının...
SAVAŞ AY
Ya benim röportajlar MGK gündemine gelirse!...
Haksızlık...
EMRE AKÖZ
Çocuk yetiştirmeyi en iyi 'çocuğu olanlar' mı...
Devrime başkan onayı
Devrime başkan onayı
Federasyon Başkanı Bıçakçı, Dünya Kupası üçüncüsü kadrodan yalnız...
6 yıl daha varım
6 yıl daha varım
Çekler'e attığı 2 golle Hollanda'yı ayağa kaldıran Fenerli yıldız,...
Komiser 4 tehlike saydı
İşkence: Sistematik olarak sürdüğü söylendi. Kontrol edeceğiz, doğru...
CHP 81 yaşına sancılı girdi
Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) 81'inci yaşını kutladı. Kuruluş...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.