Direniş ruhu
Hayatları boyunca bir güç karşısında "direnme"yi hiç denememişlerden... Yahut çoktan unutmuşlardan, bir "direniş"i doğru, hakça anlatmalarını beklemeyin. "Direniş" bazen karakterdir, içseldir; "Bağımsızlık karakterimdir" denir ya, öyledir. Bazen öğrenilir. Bireyler, halklar, direnmeyi, yeni sorularla, yeni bilgilerle, patlayan öfkelerle, kemiğe dayanan bıçaklarla öğrenir. Bazen, öykünmedir; başkalarının cesaretleri cesaret verir; "imkansız" görünenin mümkün olduğunu gösterir. Ne olursa olsun, "terörün gözü dönmüşlüğü" içine de boca edilerek aşağılanmak istenen "direniş", tarih yapan, millet yapan, insan yapan başkaldırıdır.
*** Boyun eğme ile boyun eğdirme arasında mevki, mevzi tutanlar, makam yapanlar, servet yığanlar, siyaset oynayanlar, küresel düzen düzenler, "direniş"ten nefret eder. İçlerindeki direnebilecek "insan"ı öldürdükten sonra, hızla yakınlarındakilere, altlarındakilere yönelirler. Kendilerinden güçlü olana boyun eğe eğe iki büklüm olmuş omurgalarıyla seğirtir, başkalarının bel kemiklerini kırmak için yüklenirler. Korkuları cesaretlerini katletmişken, başkalarının da korkma ihtimali cüretlerini azdırır. Artık herhangi bir haksızlığa, adaletsizliğe karşı haykıramaz hale geldikleri, başkaldırılara düşman her güce taptıkları için, bir öfke, bir dik duruş, bir isyan, kısaca her "direniş" dengelerini bozar. O yüzden, ister kendi altlarında olsun, ister uzak ülkelerde, insanın dik duruş tutkusuna ilham verebilecek her direnişe kin kusarlar. Tüm medeni, demokrat, özgürlükçü cilaları, hatta kimi direniş, bağımsızlık türlerine saygılı makyajları, "direniş"in bir insan hasleti, asaleti ve cesareti olarak her an her yerde karşılarına çıkabilme ihtimali karşısında dökülür. Kendilerinin olamadıkları, terk ettikleri, gömdükleri o "insan"dan hayalet gibi ürkerler. Onları bir kanunun gölgesinde, bir ekonomik gücün yedeğinde, bir siyasi gücün yalakalığında, bir askeri gücün kıçında görürsünüz. "Irak direnişi"ni, işgalci halet-i ruhiyesiyle anlatırken de!
*** Onlara inat, vicdanların insaf ve adalet duyguları, yürek isyanları "direnişler"i beslemeye devam edecek. Orada da, burada da. Hele bakın; içinizde hiç kıpırtı yok mu!
|