kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
  » Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ya İzmir beni yutarsa!
Askerdeyken 'aydınlandı'
Said Nursi gibi, o da materyalizmle savaştı
Ege halkı ilgisiz, gönlü bize kapalı

Ya İzmir beni yutarsa!

Askerden dönünce bir süre daha Edirne'de çalışan Fethullah Gülen Hoca, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından İzmir'e atanmıştı. Ancak bu büyük kent onu tedirgin ediyordu. Bu dönemde başına gelen bazı olaylar Gülen’i derinden etkilemişti. Örneğin Edirne’deyken bir idam mahkûmuna son dakikalarında eşlik etmesini hayatı boyunca aklından çıkaramadı.

Dün şöyle dedik: "Edirne, Fethullah Gülen için sadece imamlık ve vaizlik açısından değil, 'halkla ilişkiler' açısından da bir 'staj' dönemi oldu." Burada 'halkla ilişkiler' derken elbette cemaatle olan ilişkilerini kastediyorum. Fethullah Hoca sadece camiye gelenlerin neye, nasıl tepki gösterdiklerini anlamakla kalmıyordu... Aynı zamanda kitleyi camiye nasıl çekeceğinin de yöntemlerini kavrıyordu. Mesela yine Hüseyin Top Hoca'nın anılarından öğrendiğimize göre, titiz, temiz ve düzen sever kişiliğinin yansıması olarak vaaz ve sohbetlerinin konusunu caminin girişindeki bir panoya yazıyordu: "Bugün adaletten, yarın hukuktan bahsedeceğiz" gibi...

RUHANİ LİDERLİK EN ZOR İŞ
Fethullah Gülen'in anlatımına göre yine Edirne döneminde olan bir olay onu derinden etkilemişti. Günün birinde mahkemeden çağrılmıştı. Bir idam kararı infaz edilecekti. Bunun için "ruhani reislik" yapması istenmişti. Yani mahkhayata veda etmek zorunda olduğu anda eşlik edecekti. Fethullah Hoca o sırada genç bir imamdı. Ayrıca hassas bir ruhu vardı. Normal şartlarda bu görevi yerine getirmesi çok zordu. Ancak Hoca mahkemeden çağrılınca (Her Türkiye vatandaşı gibi!) korkmuştu. Acaba niye çağırıyorlar? Yoksa bir yanlışımı mı gördüler? Ne var ki konunun bambaşka bir şey olduğu ortaya çıkınca Hoca ferahlamış ve teklifi kabul edivermişti.

MEHMET'İ HİÇ UNUTAMADI
Bir gece Hoca camiden alınıp cezaevine götürüldü. Hücreye girdi. Rasim adlı mahkelleri etrafa saldırmaması için bağlıydı. Hoca bu görevi istemeden ama uygun bir biçimde yerine getirdi. Daha sonra Hoca'yı bir kere daha aynı görev için çağırmışlardı. İlkini yaptığı için ikincisini reddedememişti. Bu kez mahkadı Mehmet'ti. Temiz bir yüzü vardı. Hoca'yı görür görmez ayaklarının bağı çözülmüştü Mehmet'in. Kasılıp kalmıştı,. Adeta felç olmuştu. Mehmet'e durumu anlatmıştı hoca. "Artık Allah'a kavuşuyorsun. Ona giden yolların haricindekiler kapalı" demişti. "Aptes almak ister misin" diye sormuştu. Evet, alacaktı Mehmet. Ama bir türlü ayaklarını yıkayamıyordu. 'Amentü'yü okurken sesi titriyordu. Biraz okuyor ama gerisini getiremiyordu. "Beni Adli Tıp'a verin" diye yalvarıyor, vakit kazanmaya çalışıyordu.

ARTIK KADINA YER YOK!
"İşte o anda hayatın ne kadar değerli olduğunu çok daha iyi anladım" diyecekti Gülen daha sonra. Temiz yüzlü idam mahkçok etkilenmişti: "İdama giden sanki o değil de bendim..." Bir çobanı öldürdüğü için idam edilen... Cezanın nedeni bir yaftaya yazılıp boynuna asılan Mehmet'i uzun yıllar sonra her hatırlayışında gözleri dolacaktır. Bu arada 27 Mayıs 1960 darbesi olmuştu. Darbe yönetimi Demokrat Parti'yi destekleyenlerin, özellikle İslami kesimin üstüne gidiyordu. 'Muhbir vatandaş' da durumdan vazife çıkarmıştı: Millet sevmediklerini ihbar ediyordu. Vaazları sırasında Nur risalelerinden faydalanan Fethullah Hoca da ihbar edilmişti. Gözaltına alındı. Sorguya çekildi. Bu arada bir olay daha olmuştu. Emniyette merdiven boşluğuna itilmiş, çıkan itiş kakışta kaşı yarılmıştı. Nihayet savcının karşısına çıkarıldı. Savcı camide Hoca'nın vaazlarını dinleyen bir kişiydi. Bir yanlışını görmemişti. Serbest bırakıldı. Arkadaşlarının yanına döndüğünde Fethullah Hoca bir gözünü bezle kapamıştı. Fethullah Gülen camiye çekilmişti ama evlilik önerileri devam ediyordu. Mesela bir keresinde Hüseyin Top Hoca'nın isteğini kıramamış ve birlikte, kızını Fethullah Hoca'ya vermek isteyen varlıklı bir aileyi bayramda ziyaret etmişlerdi. Gülen o kadar sıkılmış, o kadar utanmıştı ki buram buram terlemiş ve gözünü yerden kaldırmamıştı. Ve o gün kadınlarla ilişki kurmamaya ve kendini dini hizmete adamayı kesinlikle kafasına koymuştu.

Emre AKÖZ-Nevzat ATAL


1 2 3 4 5
 
DİĞER GÜNDEM HABERLERİ
 Kıyametin Ertesi Günü
 Phuket adası değil, hayalet kasabası!
 Eğitim sistemimiz sınıfı geçemedi
 Öğretmenler müfredatı tartıştı
 Eğitim-Sen Başkanı'nın üç yıl hapsi istendi
 Tarlaya düşen füzeyi protesto davası başladı
 Ağa zulmüne savcılık el koydu
 İki Türk'ten daha haber alınamıyor
 Van'daki taramaya Meclis el koydu
ERDAL ŞAFAK
Sıra kime geldi?
Viktor Yuşçenko, Kiev'de...
ÖMER LÜTFİ METE
Ey şanlı TC, devletsen yalanla!
ABD'de (Sacramento)...
UMUR TALU
Patronun oyunu
Onlarca yıl "önce safrayı, yani işçiyi...
'Mavi devrim' alarmı
Ukrayna'da başkanlık seçimini muhalif lider Yuşçenko farklı kazandı.
O delikte değil bir evde ele geçirildim
Devrik Irak lideri Saddam, avukatına "çukurda ABD askerlerince...
Aslana çek bir Arjantin
Aslana çek bir Arjantin
Galatasaray Başkanvekili, 10 numara arayışında öncelikli hedeflerinin...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu