kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Lutfi Mete @ SABAH
 

Kerkük kavgasının boyutları

Kerkük'ün Türkiye ve bölge için gittikçe büyüyen bir açmaza dönüşeceği yolundaki kaygılarım her geçen gün yeni kışkırtıcı söylem veya eylemler yüzünden daha da derinleşiyor.
Barzani ve Talabani; ABD daha Irak'a saldırı hazırlığına girişmeden bu kentin kurulacak Kürt devletine başkent yapılabilmesi için aşiret liderleri gibi değil de devlet tecrübesi olan komitacılar gibi hareket etmesini bildiler.
Savaşla beraber ABD kuvvetlerine rehberlik (!) eden peşmergelerin Musul ve Kerkük'e girer girmez önce nüfus ve tapu dairelerine dalarak bu şehirlerin hafızalarını yok etmeleri şimdiki tablonun ortaya çıkacağını kör gözlere bile gösterecek kadar keskin gelişmelerdi. Ancak Ankara'nın gafleti düne kadar devam etti, şimdi Türkiye'nin düzeyini düşürme bahasına Barzani ve Talabani'nin sözlerine cevap yetiştirmeye çalışılmasına rağmen hala devam ediyor.
Nitekim bu gafletin doruk noktaya varması; Türkmenleri seçime katılmaya zorlamak ve böylece ortaya çıkan şimdiki tablonun geçerliliğini adeta peşinen onaylamaktı. Hele bu son dalaletin affı yoktur. Sırf 'Irak'ta seçim yaptırdım' diye caka satmak isteyen ABD'nin paşa gönlünü almak için bu sandıklı dalavereye katılmak, Barzani ve Talabani'nin ekmeğine yağ sürmekti. Şimdi hala bu iki nankörün sivri beyanlarına laf yetiştirmeye çalışmak da, onları yüceltmek ve Türkiye'yi alçaltmaktan başka işe yaramamaktadır. Bütün bunlar, her alanda olduğu gibi Irak için de Türkiye'nin herhangi bir politikasının bulunmadığını utanç verici bir biçimde ilan etmekle eşanlamlı davranışlardır.
Kerkük, bölgeyi olduğundan daha karmaşık çatışmalara sürükleyecek kadar korkutucu bir lokmadır. Bu lokma Kürt devleti için gerçekten çok büyüktür. Kerkük sadece Türkmen-Kürt gerginliğini kalıcı bir düşmanlığa dönüştürmekle kalmaz, Irak Sünni kitlesine karşı geçici işbirliği yaptıkları Şii Arapları da kendilerine ebedi hasım haline getirir.
Öte yandan Kerkük ve Türkmenlerle ilgili olarak Ankara'nın yararsız gevezelikleri fitnenin içimizdeki boyutunu kaşımaya devam etmektedir.
Bunun en belirgin örneğini, önceki akşam atv ana haber'de Ali Kırca'nın konuğu olan Mahzun Kırmızıgül'ün tavrında ve sözlerinde çok net biçimde gördük.
Ali Kırca tam da Barzani'nin son beyanatı ile ilgili haber arasında bu sanatçıya da görüşünü sormuştu. Orada Barzani bir kere daha büyük konuşuyor, hiçbir gücün kendisini Kerkük'ten vazgeçiremeyeceğini öne sürerek ABD'ye de meydan okuyordu. ABD adına cevap ertesi gün (dün) New York Times'te çıkan ve 'Kerkük için ABD Kürtlerle savaşabilir' diyen yazıyla gelecekti ama Ankara'nın tepkisi Gül'ün ağzından sıcağı sıcağına yetişmişti.
Mahzun Kırmızıgül nedense Barzani'nin sözlerinden çok Gül'ün tepkisinden rahatsız olmuş görünüyordu. Üstelik bir hayli diplomatik bir ağız da kullanarak Türkiye'ye vizyon çiziyordu:
-Biz büyük bir ülkeyiz. Sadece Kuzey Irak'taki Türkmenleri değil, oradaki Kürtleri de sahiplenmeliyiz. Ülkemizde bunca Kürt vatandaşımız var.
Kırmızıgül haksız mı?
Laf arasında 'Zazalar' diye başka bir etnik boyuta da vurgu yaparak kendi kökeni yönünde de kayıt düşüren Kırmızıgül çok kesin bir gerçekliğe dikkatimizi çekti:
-Beyler, Türkmenler adına Kerkük konusunda duyarlılık ifade ediyorsunuz ama buradaki Kürtleri niye unutuyorsunuz? Bizim ülkemizdeki Kürtler de, Barzani ve Talabani gibilerin Kerkük'e sahiplenmelerinden çok memnunlar. Bunu niye hiç hesaba katmıyorsunuz?
Kırmızıgül aynen böyle demiyor ama diplomatik dille ifade etmeye çalıştığı bu.
Kerkük duyarlılığı bakımından böyle bir sancı alanı daha var.
Esasen iktidar da, Doğu ve Güneydoğu'daki oylarının akıbetini düşünerek 'Kerkük bir Türkmen şehridir' demekten özenle kaçınıyor, bu merkezin Irak'ın bütün unsurlarının ortak varlığı sayılması gerektiğini vurguluyor. Fakat öyle görünüyor ki, bu özen bile Türkiye içindeki Kürtleri tatmin etmiyor.
Aslında bu durum Apo'yu da çok rahatsız ediyor ya.. Türkiye'deki Kürtlerin devlet kurmayı beceren Barzani ve Talabani'ye muhabbetlerini fena halde kıskanıyor..
Ve Ankara bu fitnenin iç ve dış boyutlarına karşı politika geliştirme ihtiyacını bile henüz kavrayabilmiş görünmüyor..
Varsa yoksa laf.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Ders kitaplarında Alevilik   / 08-02-2005
 'Küçük Amerika'ya özel haberler   / 07-02-2005
 Okul binalarına kişilik   / 04-02-2005
 Şahin talepler nasıl biter?   / 03-02-2005
 Kurultay karanlığındaki ayna   / 01-02-2005
 Tekelsizliğin tekeli   / 31-01-2005
 İsrail'le komşu olmak   / 28-01-2005
 Kerkük'te nereye kadar   / 27-01-2005
 Mumcu'yu anarken   / 25-01-2005
 AB'lerden bir yar gelir bizlere   / 24-01-2005
ERDAL ŞAFAK
Problem yok!
IMF'siz günler hayal edenler, şu sıralar...
ALİ KIRCA
"Kar"amsar olmadan!
Önceki gün bu köşede okuduğunuz...
UMUR TALU
Örnek vakalar
Örnek vaka 1: Başbakan'ın türban...
ÖMER LÜTFİ METE
Kerkük kavgasının boyutları
Kerkük'ün Türkiye ve bölge...
Savaşı biten akü önledi
Krizin Yunanistan cephesi tam 9 yıl sonra ortaya çıktı: Komandolara...
Bir sonraki buluşma Ramallah'ta
Bir İsrail Başbakanı, Filistin tarafına mı geçecek?... Bir İsrailli...
Şike De Var Mafya Da
Şike De Var Mafya Da
Federasyona mafya karışır, kulüp hakem seçerse futbolumuz...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu