kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
  » Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Üç gün sonra gideceğim

Latife artık Mustafa Kemal'in sekreteriydi. Yabancı diplomatlara gönderilen mektupların tercüme işlerini yürütüyordu. Günlerini köşkte çalışarak geçiriyorlardı.

Gökyüzünde bulutlar mor bir renk almaya başlamıştı, denizin gelgit sonucu yükselmesi ile oturdukları sıraya ılık bir rüzgar esintisi geliyor, küçük dalgacıkların sesi duyuluyordu. Aralarındaki konuşma şöyleydi:
Gazi şimdiye kadar en çok yararlandığı şeyleri konu ediyordu. Örneğin Fransızca veya İngilizce bilmesi mi daha yararlı olmuştu? Ne olursa olsun tam bu günlerde müttefiklerle yapılan müzakerelerin sürdürülmesinde İngilizce ve Fransızca dillerini çok iyi bilen bir sekreterin bulunmamasının eksikliğinin hissedildiğini ifade ediyordu. Bu sekreterin İzmir'de oturan biri olmasını ve ona yalnız birkaç günlüğüne ihtiyacı olduğunu söyleyen Gazi, konuşmasında gelecek hafta artık ya Çankaya'ya veya Bursa'ya gideceğinin kesin bilinmesi gerektiğini söylüyordu. Kız ise şöyle cevap veriyordu:
- Rica ederim; burada İzmir'de ise size memnuniyetle yardım ederim. Mustafa Kemal ona teşekkür etti.
- Çok naziksiniz, o zaman yarından itibaren beraber çalışabiliriz. Böyle bir durum herhalde bana çok yardımcı olacaktır.

BİR ÇOCUK GİBİ...
O öğleden sonradan başlayarak her gün beraber oldular. Latife, Mustafa Kemal'in yanında çalıştı. İngiliz diplomatlarına gönderilen mektupların ve diğer yazışmaların tercüme işlerini yürüttü. Tüm gizli durumları öğrendi. Yalnız Kemal'in düşündüğü planları öğrenemedi. Her konu hakkında bir görüş sahibi oldu. Hiçbir zaman görüşünü de gizlemedi. İntizamı seviyor ve emir verme olanağı olmadığı zaman aldığı emri amir gibi ileriye ulaştırmaktan hoşlanıyordu. Gazi mümkün olduğu kadar bayan sekreterinin yanında kalmasını arzu ediyordu. Çünkü konuştuğu zaman sesini işitiyor, ayrıca gözlerinin, duru sıcak bakışları karşısında gittikçe artan bir duygu ile onu kucaklamak isteğini duyuyordu. Bir gün, aşağıda bahçede otururlarken, Mustafa Kemal Latife'ye mektup dikte ettiriyordu. Hava kararmış, kalın bulutlar düzensiz olarak göğü kaplamış, deniz adeta bulutlarla birleşmiş gibi bir renk almıştı. İşte böyle bir günde Kemal, kızın önünde durdu, biraz sıkılarak, acemi yavaş ve içten bir yaklaşımla ve şimdi çoktan anlamını ve gücünü kaybetmiş serzenişli sözlerle şöyle konuşmaya başladı. Kendisini gerçekten bu evde bir esir gibi hissettiğini söyledi. Şunu yapmak istiyor yapamıyor, istediği gibi yaşamını sürdüremiyor, Latife ise ortalıkta görünmüyor, perde gerisinde anlaşılmayan bir biçimde onu yönetiyor ve gizli emirler veriyordu. Fakat açıkça şunları söyleyemiyordu. Burada bu evde bulunduğundan beri kendini iyi hissetmiyor, bazen koruma altında olan çocuk gibi hisse kendini kaptırıyor, bu durum kişisel özgür yaşamını engelliyordu. Bütün bu görüşünü, ona söylerse Latife ne diyebilirdi acaba? Sesinde öyle haklı olduğunu belirten bir ton yoktu, serzenişli sözler tebessüme dönüştü ve bu sözler yavaş yavaş teşekküre dönüştüler.

ELLERİ BİRLEŞTİ
Latife'nin önünde durdu sessizce onu seyretti. İkisi de ellerinin birbiri üzerine ne zaman geldiğinin farkına bile varmadılar. Ama ellerinin birleşik olduğunu görünce irkildiler, etli beyaz olan el sıranın üzerinden havaya doğru kalktı. Kemikli esmer el ise havadan sıra tarafına doğru indi. Latife gülümseyerek sordu.
- Kötü mü oldu?
- Hayır.
- Koruyuculuğu kaldırayım mı?
- Hayır. Yavaş tempoda yağmur başlamıştı. Yağmur damlaları hafif bir ses çıkararak, seyrek yapraklar üzerinden aşağı birbiri ardından sessizce düşüyordu. Birkaç yağmur damlası ikisinin yüzlerine ve açık olan dudaklarının arasına bile düşmüştü ama onlar bunun farkında değildiler. Uzun bir sessizlikten sonra Gazi söze başladı.
- Üç gün sonra gideceğim.
Bu sırada duyulmayan bir göğüs geçirme mi yoksa bir ses mi çıktı, bilinmiyor. Sıranın üst tarafından gelen bu hafif sesin ne olduğunu anlamak mümkün değildi. Kemal söylediklerini kesin sözlerle tekrar etti:
- Üç gün sonra gideceğim Latife.
Kız iç çekerek merakla sordu.
- Nereye?
- Bursa'ya.

1 2 3 4 5
 
DİĞER GÜNDEM HABERLERİ
 6 aylık takipten sonra soruşturma başlatıldı
 Öğrenci affı Meclis'e geldi
 Türkeş'in ölümünde suikast iddiası
 'Zehirli gaz' değil sarmısak kokusu
 Uzanlar'a 'hücre evi' suçlaması
 Kiraladığınız ev 'sabıkalı' çıkabilir
 Cezaevine dönüş yolu kapandı
 İSKİ'de 'gölge müşteri' dönemi
ERDAL ŞAFAK
Dışa açılım
Son zamanlarda bir ayağı dışarıda olan...
UMUR TALU
Üniversitenin kafası
Başbakan ile "zaplayan"...
ÖMER LÜTFİ METE
Aydının en derin ihaneti
Son yıllarda yeni...
'Burayı cehenneme çeviririz'
İran devriminin yıldönümünde konuşan Cumhurbaşkanı Hatemi, rest...
'Türk düşmanı değilim'
AB anayasasını hazırlayan, Türkiye'nin üyeliğine kesinlikle karşı...
Fener'in nesi var?
Fener'in nesi var?
Real Zaragoza'nın hocası Munoz: "İki Avrupa Kupamız var. F.Bahçe'nin...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu