kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Gazi Ercel @ SABAH
 

Borçların sürdürülebilirliği

Zaman zaman gündeme düşen, kamu borçları ve bunların sürdürülebilirliği tartışmaları yeniden başladı. Bu kez tartışmaların odak noktasını, "bu borçları daha önce yeniden yapılandırsaydık daha iyi olurdu?" sorusu oluşturuyor. Biraz daha irdelediğinizde "acaba bu olanak hâlâ var mı?" sorusuna yanıt arandığını gözlüyorsunuz.
Türkiye'nin kamu borcu gerçekten yüksek. Milli gelire oranla yüzde 70'ler düzeyinde. Bu oran ne kadar düşük olursa finansal kriz riski azalıyor. Bize benzer ülkelerde yüzde 30 oranı kabul edilebilir en üst düzey olarak nitelendiriliyor.
Peki biz bu düzeye inebilir miyiz?
Tabii ki inebiliriz. Zamana ve yapacağımız fedakârlıklara bağlı. İki seçenek var.
Birincisi, borçlara ödenen reel faiz, büyüme hızı, faiz dışı fazla oranı ve borçların düzeyi arasında sağlıklı bir ilişki kurduğunuz takdirde bu gerçekleşebiliyor. Eğer reel faiz ve büyüme oranı arasındaki farkın, borcun milli gelire oranı ile çarpımından elde edilen oran, faiz dışı fazladan düşük ise borcunuz rakam olarak artsa da milli gelire oran olarak zaman içinde azalıyor.
Örneğin, reel faiz yüzde 10, büyüme hızı yüzde 5, borç/milli gelir oranı yüzde 70 ve faiz dışı fazla yüzde 6.5 ise, borcunuz o yıl sonunda yüzde 3 azalır. Ancak, borç düzeyini yüzde 70'lerden yüzde 40'lara indirmek için bu trendi en az 10 yıl sürdürmeniz gerekir. Daha hızlı indirmek isterseniz, ya reel faizi düşürmeniz, ya büyümeyi arttırmanız, ya da faiz dışı fazlayı yükseltmeniz şarttır. Bu sonuca erişmek için ne derecede fedakârlık yapılması gereğini varın siz düşünün.
İkinci yöntem, borcu ödememektir. "Kusura bakmayın, ödeyemiyorum" demeniz yeter. Bunun teknik adı moratoryumdur. Çok güç ve ağır sonuçları vardır. Hangi borcun dış, hangisinin ise iç borç olduğunu ayırt edemediğiniz bir ortamda bu işi yapmak teknik olarak da çok zordur. Buna uluslararası çevreler izin vermez. Sorumluluğu alacak politikacı bulmanız güçtür. Arjantin'den beter ederler. Kredibilite kavramını bir daha ağzınıza almazsınız.
Bunun dışında, zorunlu ya da isteğe bağlı olarak borçların yeniden yapılandırılması, vadelerinin uzatılması veya şartlarının iyileştirilmesi borcun düzeyini değiştirmez. Kamu borçlarının milli gelire oranı aynı kalır, düşmez. Sadece ödemeleriniz geçici olarak rahatlar.

Akılcı
yöntem
Dolayısıyla, borç düzeyini düşürmek yerine sürdürülebilirliğini sağlamak çok daha akılcı bir davranıştır .
Ancak, Türkiye için bu süre, aynı fedakarlık ve disiplin ile 10 ve hatta 20 yılı aşkın bir zamana ihtiyaç göstermektedir. Buna "popülizmin dayanılmaz cazibesini" inkâr etmeyen siyasileri de eklerseniz, işimizin ne derecede zor olduğunu bir kez daha anlarsınız.
Bu süre içinde hassas dengelerin özenle korunmaya çalışılması da işin bir başka yönü. Sağlanan dengede bir sekme olursa, yeni dengenin nasıl bir ortamda oluşacağını ve bunun tahribatını şimdiden hesaplamak güç.
Borçlar konusunda bu gerçekleri kabul ettiğimiz takdirde, bu kısır döngüden çıkmanın tek yolu, borçların ödenmesinde bir yardımcı bulmaktır .
Türkiye için bunun birincil seçeneği Avrupa Birliği'dir . Avrupa Birliği de bunu çok iyi bilmektedir.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Yabancı banka stratejimiz yok   / 02-03-2005
 Uzun vadeli tahviller   / 28-02-2005
 Büyüme ve istikrar   / 26-02-2005
 Merkez bankalarının iletişim politikaları   / 25-02-2005
 Stres testleri artıyor   / 23-02-2005
 Sosyal güvenlik açığına limit   / 21-02-2005
 Dört yıl önce, dört yıl sonra   / 19-02-2005
 Altyapı yatırımları ve IMF   / 18-02-2005
 En büyük yabancı sermaye   / 16-02-2005
 Yine dolar   / 14-02-2005
İLKER SARIER
Zararlı iptilalar
Reha Muhtar'ın sigarayı...
YAVUZ SEMERCİ
İşsizlik Fonu'ndaki paraya el koyun!
Lafı uzatmayacağım:...
Prof. Dr. AYDIN AYAYDIN
Türkiye sahte içki cenneti ölenler kimin...
GAZİ ERÇEL
Borçların sürdürülebilirliği
Zaman zaman gündeme düşen,...
ABDURRAHMAN YILDIRIM
Yeni sepet ve kurun hızlı inişi enflasyonda sürpriz...
'Ayrılık' tanığını ortadan kaldırdı
Tiyatro sanatçısı Suat Geyik kaldığı otelin çalışanı olan ve eşinin...
Yaşargil'den üç ders
Prof. Dr. Gazi Yaşargil üç hastayı ameliyat edecek. Canlı...
Bir kadeh de sahtenin şerefine
Bir kadeh de sahtenin şerefine
Atina'dan gelen Yani Yağmuryadis ile Erivan'dan gelen Süren Tatlı ise...
Başkan Parlak, bir dedektif gibi çalıştı
Başkan Parlak, bir dedektif gibi çalıştı
Rekabet Kurulu Başkanı Parlak, teknik takibi başlattığı halde kurul...
IMKB
E: 27.559 D:% 1,22
DOLAR
S: 1,273 D:% 0,000
EURO
S: 1,672 D:% 0,000
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu