kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 
Yaşadıklarımız bize ders olmalıdır
Başbakan'ın çalışma arkadaşları
ŞAKA

Yaşadıklarımız bize ders olmalıdır

İdam sehpasına götürülen Temel'e "Son bir diyeceğin var " diye sormuşlar.
- Bu bana ders olsun, demiş.
Toplumsal ve siyasal yaşamımızı sonu olmayan bir Temel fıkraları dizisine çevirmemek için, hem her olaydan ders almalı, hem de kavram kargaşasından kurtulmaya çalışmalıyız.
Örneğin Yavuz Donat'ın söyleşileri ile, hem Demirel'den hem de Evren'den "Derin Devlet"in ne olduğunu öğrendik.
Ortaya çıkan tablo şöyle: Derin Devlet hep var. Bütün mesele, Derin Devlet'in siyasete müdahale edip, "Devlet" olmamasına bağlı. Siyasetçiler bu hüneri gösterebildikleri zaman, sivil demokrasi aksamıyor.
Ama burası aynı zamanda bir Ortadoğu ülkesi. Yani siyasetçiler hata yapmasa da, şu ya da bu nedenle (Bu neden dış konjonktür de olabilir) birileri Derin Devlet kadrolarını cuntacılığa itebiliyor. Neticede "İttihatçılık" veya "Baasçılık" da bu coğrafyanın ürünleri. Günümüzde bu ürünler bir anda "Cumhuriyet Muhafızı" kadroları ortaya çıkartabiliyor.
Kimi ülkede "Din elden gidiyor" gerekçesi ile, kiminde de "Laiklik elden gidiyor" denilerek, demokrasi gündem dışına itilebiliyor. Bu gerekçeleri, "Ülke bölünüyor" veya "Vatan toprakları yabancılara peşkeş çekiliyor" benzeri cümlelerle sonsuza kadar artırabiliriz. Şimdi üyesi olmak yolunda adımlar attığımız Avrupa Birliği, Türkiye'nin siyasi coğrafyasından kaynaklanan bu kaderi değiştirmek yolundaki en kapsamlı ve en radikal projedir.
Ancak bu yolda da bazı kavramları yerli yerine oturtmamız gerekiyor.
Örneğin "Milliyetçilik", Avrupa Birliği üyesi ülkelerde de temel değerler arasında.
Bir Avrupa ülkesinin bayrağı yakıldığında, oralardaki toplum da tepki gösteriyor.
Burada önemli olan milliyetçiliği "Şovenizme" veya "Irkçılığa" dönüştürmemektir. Milliyetçilik, çoğunluğun, kendisi gibi olmayanları aşağılamasına veya onları baskı altına almasına dönüştüğü zaman, bu kabul edilemiyor. Örneğin Miloşeviç'in Sırp milliyetçiliği, bir "İnsanlık Suçu" olarak algılanıyor.
"İnanç Özgürlüğü" de böyle bir olgu.
Devlet de toplum da, inançlara ve ibadete saygılı olmak zorunda.
Ama inançları bir siyasal söylemin aracı haline getirirseniz, iç ve dış politikanızı "Din" temeli üzerine oturtursanız ve sizinle aynı dinden veya mezhepten olmayan insanları ve toplumları "Ötekiler" veya "Kafirler" gibi görürseniz, bu "Siyasi Bağnazlık" kapsamına giriyor.
İçine girmeye çalıştığımız "Büyük demokrasi ve özgürlük projesi"nde, askeri müdahale ne tür bir hukuk dışılıksa, düşüncelerin şiddet kullanılarak ifade edilmesi de aynı ölçüde hukuk dışı.
"Terörizm", sadece silahlı çetelerin eylem koyması değil bu anlamda. "Devlet Terörü" gibi "Çoğunluk Terörü" de aynı derecede kabul edilemez olgular. Bu anlamda "Hukuksuz devlet, örgütlenmiş şiddettir" denilebilir.
Bunun gibi "Bürokrasi" her devlette ve her örgütlenme biçiminde var.
Ama "Bürokratik Oligarşi", demokrasinin anti-tezi oluyor. Ya da bürokratik mekanizmanın yozlaşması sonunda ortaya çıkan "Kırtasiyecilik", bürokrasiyi bir hizmet değil, bir eziyet aracına dönüştürüyor.
Hukukun üstün olmadığı ülkelere yabancı sermaye gelmediği gibi, buralarda yerli sermaye de kurumsallaşamıyor. "Rüşvet" ve "Adamını Bul" gibi olgular, sonunda siyaseti de yozlaştırıyor. "Türkiye'de malın, Karadeniz'de gemin, Romanya'da karın olmasın" benzeri tekerlemeler toplum belleğine yerleşiyor.
Özetle, yaşadıklarımız bize artık ders olmalıdır.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 "Derin Devlet" bir anda nasıl "Devlet" oluverir..   / 04-04-2005
 Erken seçim istemek "İhanet" olabilir mi?   / 03-04-2005
 Manda yuva yapmış söğüt dalına.. Neden olmasın?   / 02-04-2005
 Sezer ve Erdoğan'a "Nisan Balığı" denemeleri   / 01-04-2005
 Soros mu, yoksa Bill Gates mi daha tehlikeli?   / 31-03-2005
 Sahte rakının da sahtesi olur mu demeyin..   / 30-03-2005
 Adam seçmek karpuz seçmekten tabii ki daha zordur   / 29-03-2005
 Yabancı mı olduk şimdi birbirimize?   / 28-03-2005
 Bazı diyaloglar, monolog kadar tek taraflıdır   / 27-03-2005
 Kırgızistan'ın istikrarı bizi doğrudan ilgilendiriyor   / 26-03-2005
REHA MUHTAR
Kadın donuyla meşhur gazeteci....
Bizim gazetecilik...
ALTAN TANRIKULU
Only for you
Bir hafta Mısır'daydım.. Eşimle güzel bir...
MEHMET BARLAS
Yaşadıklarımız bize ders olmalıdır
İdam sehpasına...
MAHMUT ÖVÜR
Antep İstanbul hattı
İstanbul ile Gaziantep arasındaki...
REFİK DURBAŞ
Mahalle sağlık ocakları
Yıllardır başta SSK hastaneleri...
SAVAŞ AY
Kenti kirleten her şey!..
Uğruna ölünecek şeyleri bulup...
HINCAL ULUÇ
Bu filmi seyreden Kavgam'ı da okur!..
"Bugüne kadar tüm...
EMRE AKÖZ
Kasap başbakan
Süleyman Demirel, Yavuz...
Yüzde 90 Fener şampiyon
Yüzde 90 Fener şampiyon
Ligde geride kalan 10 sezonda son 8 haftaya lider giren takımlar, 9...
Napoli çalımı!
Napoli çalımı!
Yıldırım, Bıçakcı'nın başkanlar zirvesine Napoli'de olduğunu söyleyip...
Anavatan için dönüyor
ANAP'ın vitrinini tümüyle yenileyen Mumcu, parti yönetimine ABD'den...
Gül'den İKÖ'ye 1 milyon $ bağış
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Suudi...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu