kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Yavuz Baydar @ SABAH
Tel:
0212 354 35 08
Fax:
0212 354 36 84
 
AB ve gazetecilik...
Köpekbalıkları...
Mona Lisa'nın yeri
Kazak ve Kırgız

AB ve gazetecilik...

Uyarı aldık: AB sürecinde en büyük sorumluluk, aday ülkenin basınında. Açıklıyoruz.

Geçen hafta Türkiye, ülkelerini AB'ye taşımış bazı Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin baş müzakerecilerini ağırladı. Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Romanya'nın AB tarafından kucaklanmasını sağlayan bu ilginç şahsiyetler Türkiye'ye tecrübelerini aktardılar.
Anlattıkları sadece hükümeti, siyasileri ve bürokrasiyi hedef almıyordu.
Mesaj adreslerinden biri bize, basına ve görsel medyaya yönelikti.
Macaristan'ın eski başmüzakerecisi Ferenc Balasz, ısrarla, "ülkelerin AB'ye tam üyeliğine giden süreçte en hayati rol basına düşmektedir" diye tekrarladı, durdu.
Büyüklüğüyle, basın da dahil her alandaki sorunlarıyla, derin sosyal tartışmaları ve uyuşmazlık noktalarıyla "özel" olan Türkiye'nin, 3 Ekim öncesi ve sonrası süreçte "değişimi yönetme kabiliyeti", başarıyı veya başarısızlığı belirleyecek.
Halkımızın AB ile ilgili olarak zihni karmakarışık.
Okurlardan gelen yorum içerikli yakınmalar, bunu açıkça gösteriyor.
AB sürecine destek azalıyor.
Peki, halkımızın zihni karışık da, basınınki berrak mı?
Hayır.
Ciddi bir sorunla karşı karşıyayız.
Bir ikilem söz konusu biz gazeteciler için: AB tam üyeliği bir devlet ve hükümet hedefi ise, yani AB normlarına bir gün topyekûn erişme amaçlanıyorsa, bizler gazeteciliği hangi eksene oturtmalıyız?
AB sürecine koşut olarak sürekli ve hızla yenilenen, her yaşam alanına ilişkin kapsamlı yasal mevzuatın, öngörülen "toplumsal değişim" ile uyumunu gözetirken, haber değeri taşıyan gelişmeleri hangi temel perspektiften, hangi temel önkabullerle izleyeceğiz?

SORU
SORABİLMEK
Bu soru, AB konusunda zayıf bir bilgi ve sığ bir anlayışa sahip olan basınımızda arada sırada sorulsa bile net yanıtını bulamıyor.
Bu soru doğru sorulamadığı veya yanıtı netleşmediği için, örneğin 6 Mart'taki şiddet olaylarının haberleştirilmesinde "tereddüt" ve gecikmeler yaşandı.
Bu soru doğru sorulamadığı için, toplumsal dokuda enfeksiyona yol açan kaba milliyetçilik dalgalarıyla AB sürecinin ilişkisi sağlam kurulamıyor.
Türkiye'nin kendini anlaması, insanlarının daha doğru ve akılcı karar vermesi için gerekli olan alanlarda (yoksulluk, Güneydoğu, haklar ve özgürlükler, istihdam, Ermenistan ve Irak'la ilişkiler gibi) sürekli ve derinlikli bir habercilik eksikliği görülüyor.
Biz gazeteciler, en önemli özelliği hoşgörü, uzlaşma ve kültürel çeşitlilik olan "AB ruhu"nu, içselleştirmekten vazgeçtim, bu konuda bilgi ihtiyacı duyan okur ve izleyici yığınlarına tanıtma noktasından hâlâ çok uzaktayız.
Eksik, yüzeysel ve çarpık bilgilerin yüklendiği insanların, AB'ye karşı çıkma haklarını, yanlış zemin üzerinde kullanmalarının sebebi bu.
AB'ye karşı çıkma, AB'ye kuşku duyma, AB'de de var olan bir eğilim. Olabilir. Ama akılcı olmalı.
AB tartışması böyle yapılacaksa, basın bunun ortamını hazırlamalı.

SORUMLULUK
BİZDE
Son olaylarda görüldüğü gibi, ifade özgürlüğünü barışçı yollardan yapanlara reva görülen şiddeti, alışkanlıkla, bir norm gibi görür ve gösterirsek; kanun gücünün doğru kullanılmasını talep etmezsek; Öcalan davasına dair tartışmaları sansasyona dönüştürmezsek; AB'nin ruhundan güç alan eleştiri ve gözetim mekanizmalarını demokrasiye aykırı bir eksenden "görürsek"; Türkiye'ye ait her konuyu serinkanlılıkla ele almayı sağlayamazsak, kırılgan demokrasimiz çok zorlanacak.
İşte Macaristan eski Başmüzakerecisi Balasz'ın kastettiği de bu...
Müzakere süreci daha başlamadı bile. Eğer biz tez elden, bu sürecin toplumu yıllarca nasıl sınavlardan geçireceğini, nasıl çelik sinir gerektirdiğini, sürekli kavga etmeden tartışabilmenin erdemini basın olarak anlama zaafını sürdürürsek, ödenecek bedelde en büyük sorumluluk da yine bize ait olacak.
Öyle ya da böyle, gazeteciler olarak bir karar vermemiz gerekiyor.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 İnfialin öncüleri kim?   / 11-04-2005
 Eksiklik ve abartma   / 04-04-2005
 Sağlık haberine 'evet'   / 28-03-2005
 Penguenler ve iletişim   / 21-03-2005
 YTL'de yanlış hesap   / 14-03-2005
 Haberler, kaynaklar   / 07-03-2005
 Talat söylememiş   / 28-02-2005
 'Gasp' haberleri kafaları karıştırdı   / 21-02-2005
 Rektör kardeşliği   / 14-02-2005
 Sezer hükümette mi?   / 07-02-2005
MEHMET BARLAS
Çin İmparatoru'na gitmesi gereken mesajlar
Daha önce de...
İLKER SARIER
Altın kaşık
Askerde ilk öğrettikleri şey neydi: Komutan...
MAHMUT ÖVÜR
Galatasaraylılar ezeli rakibine cevap...
REFİK DURBAŞ
Türk Telekom'dan açıklama...
SABAH Posta...
SAVAŞ AY
Başbakan'a amfibik yağcılık nelere mal...
EMRE AKÖZ
Çok önemli bir buluş: PPM
TV reytingleri doğru ölçülüyor...
YAVUZ BAYDAR
AB ve gazetecilik...
Uyarı aldık: AB sürecinde en büyük...
Kartal kondu Fener söndü
Kartal kondu Fener söndü
Kadıköy'de öyle bir zafer kazandı ki Beşiktaş, 36 yıl önce insanlığın...
Sil baştan
Sil baştan
Fenerbahçe 10 kişilik Beşiktaş'tan sahasında 4 gol yiyince, Süper...
Erdoğan: Kriz Yunan uçaklarından çıkıyor
Başbakan Tayyip Erdoğan, Yunan Kathimerini gazetesine, Ege hava...
Molivyatis sağlığı için ayrılıyor
Kardak krizi sırasında Ankara'da bulunan ve Dışişleri Bakanı Abdullah...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu