kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Asli Aydintasbas @ SABAH
 

Hazım meselesi

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Abdullah Öcalan'ın yeniden yargılanması yönündeki kararı, kamuoyunda beklenen infiali yaratmadı. Birkaç demeç, belli kişilerin açıklamaları dışında, Türk kamuoyu kararı 'hazmetmiş' gözüküyor.
Ne de olsa işin ucunda Avrupa Birliği var. "Nasılsa Öcalan 100 kere de yargılansa suçlu" deniyor. Hükümet, ya mahkemenin dosyayı yeniden açması ya da zaman içinde yeniden yargılamanın önünü açan düzenlemeyi yapma umudunda. Medya ve aydın çevreler, "Nasılsa 100 kere yargılasak da suçlu" mantığıyla böyle "ufak" bir pürüzün AB yolunu tıkamasına izin vermemek niyetinde. Hem hükümet hem de devlet erkanı, olayın "toplumu germesine fırsat verilmemesi" gerektiği görüşünde. Hukukçular, AİHM kararlarına uymanın "hukukun üstünlüğü" prensibi açısından Türkiye'nin pazarlık edemeyeceği somut bir veri olduğunu hatırlatıp duruyor.
Kısacası Türkiye, yakın zaman içinde Öcalan'ı yeniden yargılayabileceğinin sinyallerini veriyor. Ve ne pahasına olursa olsun, bunu hazmetmek, zor.
Dört gündür Öcalan'ın yeniden yargılamanın sakıncası olmadığı yolundaki argümanları kafamda tekrar tekrar sıralıyorum. Kendimi ikna etmek amacıyla. Ama nafile. Bu hazmı zor olmanın yanında stratejik anlamda ağır bedeli olabilecek bir karar.
Devletleri ayakta tutan, prestijleridir. "Güçlü devletler," gerektiğinde "ulusal çıkarlar" söz konusu olunca, ne BM kararı ne de uluslararası sözleşme dinlerler. Kuzey Kore ve İran'dan söz ettiğimi sanmayın. ABD, Rusya, Fransa, İsrail gibi ülkeler, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nden tutun da BM kararlarına kadar her gün sayısız uluslararası kararı çiğnemekte ya da muhalefet etmektedir. Ronald Reagan 8 yıl boyunca Deniz Sözleşmesini ve Bill Clinton Uluslararası Ceza Mahkemesi anlaşmalarını imzalamadığında, kimse çıkıp bu konuda hesap sormamıştır. Aynı şekilde Kıbrıs'taki 35 bin Türk askeri de BM onayıyla değil, BM'ye rağmen oradadır. Kısacası "uluslararası hukuk" en başta zayıf ve fakirlere anlatılan bir masal...
Bugün içinse, iki yıl önce Türk hukuku tarafından alınan Öcalan kararının hiçe sayılması, hem kamuoyu, hem de devlet geleneği açısından sarsıcı olacaktır. Öncelikle bu kararın kamuoyunda yaratacağı "güven bunalımı" sorunu var.
Henüz toplum olarak, Avrupa Birliği'nin "ulusal egemenlik" yerine bize sunduğu "ortak egemenlik" kavramının ne olduğunu, bunun bize ne faydası olduğunu anlayabilmiş değiliz. Böyle bir zamanda gelen AİHM kararı, her şeyden önce kamuoyunda Avrupa'nın Türkiye'yi terör ve terörle mücadele konusunda yıllardır yalnız bıraktığı tezini güçlendirecektir. Sahi Öcalan bir terör örgütünü yönetmiş midir? Evet. Masum insanların ölümüne neden olmuş mudur? Evet. Bu durumda AİHM'nin yeniden yargılanmasını istemesi, kamu vicdanında Avrupa'nın "teröre desteği" olarak algılanmayacak mıdır? Avrupalı liderlerin düşünmesi gereken, bu kararın yalnız Türkiye'ye değil, Batı dünyasının içinde bulunduğu "küresel terörle mücadele" açısından nasıl bir mesaj verdiğidir.
Bir diğer sorun da, AİHM kararının sorumsuzluk ölçüsünde "keyfi" oluşudur. Sahi, mahkemenin ilk safhalarında askeri yargıç oluşu ya da Öcalan'ın beş değil sekiz gün sonra hakim önüne çıkarılmış oluşu neyi değiştirmiştir? Hani mahkemede farklı bir karar çıkacak olsa, Öcalan'ın masumiyeti gibi bir durum olsa, belki yeniden yargılamanın anlamı olabilirdi. Ama aynı kararı tekrar alacak bir mahkemeyi yeniden göreve çağırmak, ancak "sorumsuz" sayılabilecek bir taleptir.
Ama pardon, bunları düşünüp söylemek, Türkiye'nin çağdaş, müreffeh, Batılı ve demokratik bir Avrupa ülkesi olmasına karşı çıkmak sayılıyor. O zaman en iyisi susalım.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Bayar ve Mumcu DP'de   / 12-05-2005
 Demokrasi komisyona havale   / 05-05-2005
 İsrail'e giderken   / 01-05-2005
 Diyarbakır'dan İncirlik'e   / 21-04-2005
 Avrupa bizi parçalıyor   / 19-04-2005
 Patrikler Başbakan'la uçsaydı?   / 11-04-2005
 Washington ve hükümetin tavuk-yumurta açmazı   / 07-04-2005
 Papa, ben ve Papamobil   / 05-04-2005
 'Aşırı milliyetçilik' kırmızı belgede   / 31-03-2005
 Kopenhag hutbesi   / 29-03-2005
MUHARREM SARIKAYA
"Ondan bir şey olmaz..."
Merkez sol ve sağ siyasette son...
ASLI AYDINTAŞBAŞ
Hazım meselesi
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin...
YAVUZ DONAT
Kırat'ın sağlık raporu
Partisinden dört milletvekilinin...
Genç Mustafa Kemal'ler ATA'sının yolunda
Türkiye'nin 71 üniversitesinden 500 genç, Atatürk'ün Milli...
New York Times'ta 'bir dost' skandalı!
New York Times Türkiye muhabiri Susan Sachs, gazetenin iki...
Siyanür davası eski savcıya zehir oldu
Siyanür davası eski savcıya zehir oldu
Yargıtay mahkemenin "Cezayı idare ödemeli" kararını, "Delilsiz dava...
Sanal âlemdeki 'âlem' yakalattı
Sanal âlemdeki 'âlem' yakalattı
Üniversitede esrar içerken fotoğrafı çekilen İrem Okan, internet...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu