kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
İlker Sarier @ SABAH
Fax:
0212 354 34 69
 

"İç görü" ve Ernest Hirş

Hirsch, Nazi Almanyası'ndan kaçıp Türkiye'ye gelmiş, önce İstanbul Hukuk'ta, sonra da Ankara Hukuk'ta büyük akademik hizmetlerde bulunmuş ünlü Ticaret hukuku hocasıdır. Kendisine TC vatandaşlığı verilirken hüviyetine ismi Ernest Hirş olarak yazılmıştır.
Gerçi, Tahliye ile Beraat'in birbirine karıştırıldığı, mübaşirin yargıç muavini sanıldığı, Zanlı'nın Hükümlü muamelesi gördüğü bir ülkede, Hirsch gibi birinden söz etmek belki biraz kaçıklığa girecek ama ne yapalım.
Bizdeki en yaygın saplantı, elde ettiğimiz veya edemediğimiz her türlü imkan, kariyer, güç, varlık, hatta yeteneği kendimize kolayca hak görmemiz.
Her türlü ticari ahlaksızlığı yapmış adam, Boğaz'daki yalıyı kendine hak görür. Hatta karısı da öyle düşünür.
Halbuki, "hak ettiğini" düşünmek veya hak etmediğine inanmak bir " görü" meselesi. İç görü, kişinin kendi vicdanında, kendi tomografisini çekebilmek yürekliliğidir.
Türkler, "dış görü" ve "gen görü" ustasıdırlar. Çünkü başkalarını yargılamak, genelde atıp tutmak kolaydır... Mesele Prof. Dr. Ernest Hirsch kadar derin bir "iç görü" ye sahip olabilmekte...
Genç hukukçu Hirsch, Almanya'da doçentlik sınavına hazırlanmıştır. Büyük bir jürinin önüne çıkar. Jüri üyeleri birbirinden ağır sorular yöneltirler. Hepsini cevaplandırır. En son jüri üyesi, Hirsch'e, İsviçre ticaret hukuku ile ilgili kazık bir soru yöneltir. Hirsch çuvallar fakat kem küm de etmez, İsviçre hukukunu çalışmadığını söyler.
Soruyu soran jüri üyesi düşüncesini şöyle açıklar:
Ben sizin bir Alman hukukçusu değil, bir hukukçu olacağınızı düşünmekteyim.
Hirsch mahçup olur, doçentliği kazanamayacağını düşünür. Fakat jüri doçentlik unvanını kendisine vermekten kaçınmaz.
Hirsch, yıllar sonra bu olayı şöyle analiz eder "O sınavdan sonra bana doçentliğin verilmesi adildi ama hakkım değildi."
Peki ne demek, adildi ama hak değildi, demek.
Benim fikrim şu:
Adalet, kollektif, göreli bir kavram. Hak ise "kişisel" bir kavram.
Olumlu bir yükselişi veya olumsuz bir davranışı hak etmişsinizdir veya etmemişsinizdir. Bu, içinde bulunulan özel şartlarla ilgilidir.
Ama, size adil davranılıp davranılmadığı, başkalarına nasıl davranıldığı ile bağıntılıdır.
O jüri, Hirsch kadar bilgiye sahip başka adaylara doçentlik verirken, Hirsch'e de vermişse bu adil bir davranıştır. Hirsch'in bunu haketmediğini düşünmesi ise bir "iç görü" meselesidir.
Sözlüden kaçıp sinemaya gitmiş bir grup öğrencinin hepsine birden "sıfır" not verilmesi adil bir davranıştır. Hem kendi içinde adildir hem de bu kural her zaman herkese uygulanıyorsa adildir. Ama öğrenciler böyle bir cezayı hak etmemiş olabilirler.
Mesela, Türkiye'nin AB'ye alınması meselesi. Türkiye böyle bir ortaklığı hak etmemiş veya çoktan hak etmiş olabilir. Bu tartışılır. Fakat Çekler, Lehler veya Yunanlılar AB'ye alınmışsa, Türkiye'nin alınmaması adil olmayacaktır.
Bizim, kendi sürecimizi derin bir "iç görü" ile dürüstçe tartışmamız başka şey, AB'den adil olmasını beklemek başka şeydir.
Bu "iç görü" kavramı çok fazla konuşulmaya değer bir kavram.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Ağar'ın tansiyonu   / 20-05-2005
 AİHM yolları taştan   / 16-05-2005
 İnsan ve inek   / 15-05-2005
 Başbakan ve rektör   / 13-05-2005
 Bordomavililer çıldırmış olmalı   / 11-05-2005
 Mizah duygusu   / 09-05-2005
 Bürokratik kafa!   / 08-05-2005
 Mertlik sınavı   / 06-05-2005
 Uyku analizi   / 04-05-2005
 Kadın-Erkek   / 02-05-2005
REHA MUHTAR
Cehennemde makul bedel
Tövbe......
MEHMET BARLAS
Ne bahar kaldı, ne de yaz geldi
Yaz mevsimini denizde...
İLKER SARIER
"İç görü" ve Ernest Hirş
Hirsch, Nazi Almanyası'ndan...
MAHMUT ÖVÜR
Fatih sevgisi bu mu?
Kadıköy mendireğine Fatih...
NEBİL ÖZGENTÜRK
Eğlenmek yasaktır!
Kapı ve sütun komşum Savaş...
REFİK DURBAŞ
Hatırlanmayan yargı kararı...
26 Nisan 2004 tarihli...
SAVAŞ AY
Son Beyoğlu yazısı ve genelev...
HINCAL ULUÇ
Kadın üzerine bir Pazar masalı..
Ben masal diyeyim ama,...
EMRE AKÖZ
Kansere karşı nano-denizaltı
Boya firması DYO'nun...
Pamuk ipliğinde
Pamuk ipliğinde
Bu geceki F.Bahçe-G.Saray derbisi hem şampiyonu hem de Şampiyonlar...
Kupa maça gelmiyor
Kupa maça gelmiyor
F.Bahçe'nin başvurusuna rağmen Futbol Federasyonu "Şampiyon net...
'AB'nin sadık ortağı olmak istiyoruz'
Başbakan Erdoğan 'Hangi Avrupa'yı İstiyoruz' başlıklı yazısında...
'Hz. Ayşe bizden ileri'
Suriye first leydisi Esma Esad'ın özel konuğu olarak Uluslararası...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu