Türban testinde Erdoğan ve Mumcu
Dünkü Hürriyet'e demeç veren Erkan Mumcu'nun başbakan Erdoğan'a yönelttiği 'YÖK'ü kaldıralım' çağrısı iki taraf için de zorlu bir sınav oluşturacak YÖK'e yönelik bir hareketin doğrudan türbanla da bağlantısı olacağı için bu çağrı laiklik ticaretiyle ülke birliğine zarar verenler için doğal bir fırsattır. Ancak daha anlamlı olan, çağrının -türban meselesiyle de bağlantılı- siyasi boyutta değişik ihtimal kapılarını tıklatmasıdır. Mumcu ne diyor? -Bu olayın görünen yanına takılıp kalmamamız gerek. Nitekim muhalefetten Genelkurmay İkinci Başkanı'na kadar herkes Erzurum'daki olayla ilgili tepkilerini dile getirdi. Ama sorun orta yerde duruyor. Başbakan'ın buradaki tutumunun çözümden yana olduğu konusunda kuşkum var. Ama yine de itham etmek yerine kendisine yardımcı olabilecek bir tutumu benimsiyorum. Ben diyorum ki, boşuna tartışmayalım, çözüm var ve Anavatan, çözüm için hazır. Eğer Başbakan anayasa değiştirecek mutlak sayı bulamayışı nedeniyle referandumdan söz ediyorsa 356 sandalye Ak Parti'nin var, bizim 13 sandalyemiz var; toplamı 369 eder. Bu da anayasayı değiştirecek mutlak sayı demektir. Gelin anayasayı değiştirelim, tartışmaya son verelim. Başbakandan randevu isteyeceğini de söyleyen Mumcu'nun bu çağrısı kendisi açısından bir kumar mı, yoksa iyi hesaplanmış bir manevra mı? Hamleyi anlamlandıracak olan Erdoğan'ın tavrıdır. Eğer başbakan bu çağrıyı benimser, böylece YÖK kaldırılır, beraberinde başörtü meselesi de makul bir çözüme kavuşursa Mumcu hayırlı bir işte kilidi açan anahtar olup büyük bir millet hizmeti görür ama siyaseten onunla kalır, başlıca rakibini ihya eder ve kumarı kaybeder. Zira böyle bir çözümde aslan payı iktidara düşeceği için Erdoğan bugüne kadarki toplam iktidar yıpranmışlığını telafi eder, gelecek seçimden de tek başına iktidar olarak çıkabilir. Acaba Mumcu bu riski neden alıyor? Siyasette kumarı sevdiği veya Anavatan'ı ayağa kaldırabilmek için ancak böylesine riskli hamlelerin işe yarayabileceğine inandığı için mi? Yoksa iki yıl birlikte çalıştığı ve herhalde epeyce yakından tanıma fırsatı bulduğu Erdoğan'ın böyle bir çağrıyı kabul etmeyeceğinden emin olduğu için mi? Bunu bilemiyor, kendisine de sormak istemiyorum. Zira böyle sorular karşısında siyasetçi ya susmak veya yalan söylemek durumunda kalabilir. Onun veya başka bir liderin niyetini mahfuz tutma hakkına duyduğum zorunlu saygı böyle bir açıklama talep etmeme ve beklememe engel. Ancak aynı demecinde Mumcu 'Erdoğan'ın başörtü meselesinde çözümünden yana olup olmadığından kuşkuluyum' diyerek bu sorunun cevabını bir ölçüde vermiş değil midir? Kesin ve nihai cevabı görmek için ise çok uzun süre beklememiz gerekeceğini sanmıyorum. Erdoğan'ın çağrıya kayıtsız kalıp kalmayacağını nasılsa yakında göreceğiz. Laiklik tüccarlarına karşı biraz kararlılık ve cesaret, şimdilik çok güçlü görmediği bir rakip olarak Mumcu'ya karşı da yeterli özgüven gerektiren bu YÖK'süz kurtuluş önerisini başbakan nasıl değerlendirecek? Acaba Mumcu'nun iktidar partisinden ayrıldığı günlerdeki öfkesiyle tepki mi gösterecek: -Dün benim bakanım olan, üstelik bazı adamlarımı da götüren kişili muhatap alır mıyım, aklı sıra bana tuzak kuruyor, defolsun gitsin! Yoksa faydacı yanı ağır basacağı için Mumcu'yu randevu verip öneriyi müzakere ederek sonuç almaya mı çalışacak? Umarım siyasetin cilvelerine karşı bağışıklık kazanmaya başlamış olması gereken Erdoğan, Mumcu'nun kuşkusunu haksız çıkarır ve başörtüsü meselesi için Anayasa değişikliği önerisini ciddiye alır. Esasen Mumcu Sabah'taki sohbette de; bakanlar kurulu toplantısında da aynı öneriyi getirdiğini söylemiş, başbakanla arasındaki konuşmayı aktarmıştı: -Başörtü meselesini gerçekten çözmek istiyorsak Anayasa değişikliği yapıp YÖK'ü kaldıralım. -Yapamayız, sayımız yetmez. -CHP'de bize destek verecekler var. -Öyle söylerler ama sonra cayarlar. -Ben size bizim dışımızdan on milletvekilinin desteğini garanti ediyorum. Erdoğan o zaman kendi bakanı olarak Mumcu'nun bu teminatını geçerli bulmamakta mazur görülebilir. Ancak şimdi ortada bir başka parti liderinin 13 rakamlı kesin bir taahhüdü var. Başbakan bu imkanı değerlendirmediği takdirde muhakkak ki Mumcu'ya çok etkin bir muhalefet kozu ve çok yıpratıcı bir silah bağışlamış olacaktır. YÖK'ü yoklaştıracak bu çözüm çağrısı bir bakıma Erdoğan ve Mumcu için 'özgüven' testi niteliğinde.
|