Marslılar ve şişmanlılar
Geçen cuma ilk seansta yani 10.30 sularında gidip 'War Of The Worlds' (Dünyalar Savaşı) filmini izledim. Böyle özel bir sinema şölenine uzak kalamazdım. Spielberg'in gönül dünyamda ayrı bir yeri vardır. Bilim kurgu filmlerini çok seviyorum. Film eleştirmenleri ne yazarsa yazsın ben filmi beğendim. Ancak 'beyazperde.com' sitesindeki sinema eleştirmenleri sayesinde filmin sonunu bilerek gittim sinemaya. Şimdi kalkıp, film eleştirmenliği filan yapmayacağım ama efektler karşısında zaman zaman da korkudan aklımı kaçıracak gibi oldum.
TOM CRUISE SAVRULUP DURUYORDU Filmde uzaylı arkadaşlar yerden çıkan ve gökdelen büyüklüğünde tripod adı verilen uzay gemileriyle dünyanın altını üstüne getiriyorlar. Bu arada zavallı Tom Cruise da bir o yana bir bu yana savrulup duruyor. Bir ara kendimi olay yerinde hissettim. Düşünün Taksim'de Nevizade'de arkadaşlarla takılıyoruz. Rakı, balık Allah ne verdiyse yiyip içip Allah'ımıza şükrediyoruz... Birdenbire, iyi saatte olsunlar, uzaylı kılığında bu tripodlarla ortaya çıkıveriyorlar. Tabii göbeğimizi hoplata hoplata kaçmak lazım. Bu sayede hesap ödemekten yırtıp koşmaya başladığımı hayal ediyorum. Tüm zayıf arkadaşlarım olay yerini terk edip Beşiktaş'a vardığında, ben uzaylı arkadaşla samimiyeti ilerletip, işi seviyeli bir beraberlik kıvamına getirebilirim. Düşünün şöyle geniş omuzlu, rütbesi yüksek, sigortası öğlen yemeği olan hatta kendi tripoduna sahip bir uzaylı dest-i izdivacıma talip olsa, fena mı olur?.. Eminim onların gezegeninde şişmanlık üzerine kurulu bir ırkçılık yoktur. Bayramlarda Mars'a kayınvalidemin elini öpmeye gideriz. Ben onlara türlü türlü yemekler yaparım. Mutlu mutlu geçinir gideriz... Hem zamanla iki tür arasında arabuluculuk bile yaparım.
ZAYIFLAR LOBİSİNİN İCRAATI Bu arada insan ırkını anlaşılmadık bir şekilde silmeye yemin etmiş uzaylıların gemilerinden kaçan kalabalıklar, sürekli kadraja giriyor. Ama nedense bu kaçan kalabalıklar arasında hiç şişman yok. Çünkü şişman arkadaşlarım koşup yorulmaktansa kaçınılmaz olanı sakin bir şekilde kabullenip, mantıklı bir şekilde evlerinde kalan yemekleri tüketmeyi tercih ederler. Hem kim bilir belki uzaylılar bizleri zayıfların zulmünden kurtarmaya gelmişlerdir. Bu arada yine filmin oyuncuları arasında şişman bulunmayışı Hollywood'un zayıflar lobisinin bir icraatı gibi geliyor bana. Sorarım hangi büyük filmde, 'büyük' oyunculara sağlam roller verildi? Sanki biz şişmanlar dünyayı kurtarma, kahraman olma ve filmin sonunda o filmde rol almış en yakışıklı insanların kalbini çalma özürlüymüşüz gibi görmezden geliniyoruz. Korku filmlerinde ilk ölenler zavallı çirkinler ve şişmanlar oluyor. İntikam filmlerinde küçükken şişman olan ve tüm okulun dalga geçtiği tipler nedense büyüdüklerinde intikam almak için iyi bir eğitim almak veya bir meslek sahibi olmak yerine ilk iş; zayıflıyorlar. Zayıflayıp, güzel giyinince intikam alabilecek donanıma otomatik olarak sahip olabiliyorsunuz.
BİR DERNEK KURULMALI Peki neden tüm uzaylılar aynı kiloda ve zarzayıflar?.. Ne yani şişman uzaylı olamaz mı?.. Filmlerde şişmanları en güzel temsil edenler ise politikacılar. Eski Amerikan başkanlarının çoğunun şişman olması göğsümüzü kabartan bir durum tabii ki... Amerika'da yaşadığım günlerde Gwyneth Paltrow'un başrolde oynadığı 'Shallow Hal' (Alçak adam) filmini izlemiştim. Geçenlerde Digiturk'de yine gösterdiler. Filmde bir adamın kadınların kilosunu değil, kişiliğini görmesini sağlayan bir hipnoz seansı sonrası çook şişman bir kadına aşık olması anlatılıyor. Komedi olduğu için de zavallı şişman kız şahsiyetinde tüm şişmanlarla sağlam bir şekilde dalga geçiyorlardı. Ya Türk dizileri... Şişmanlar hep dördüncü sınıf destek veya komik karakter. Mesela düşünün ülkemizin meşhur şişmanlarından biri olan ben, 'Bir Haziran Gecesi' dizisinin gelecek sezonki bölümlerinde Özcan Deniz'in yeni aşkı oluyorum ve Havin'in elinden Baran'ı çalıyorum... Vallahi Türkiye sallanır... Halk sokaklara dökülür. Hatta esnaf kepenk kapatma eylemi bile yapabilir. Sonsöz: Bence ülkemizde acilen şişmanları koruma ve imajlarını düzeltme derneği kurulmalı!
|