| |
Elmanın içine kurt düştü
Bu ayın 22'sinde Ankara'da bir tören var... Toplumsal Saydamlık Hareketi Derneği tarafından, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok'a ödül verilecek. Tören, Yargıtay'da olacak. Nuri Ok ödülü aldıktan sonra bir konuşma yapacak. Konuşmanın ilk bölümü "nezaket sözleri." "Ödül için teşekkür." İkinci bölümü ise "güncele dair" olacak. Yani "son gelişmeler."
Dün Nuri Ok'a sorduk: - 22 Temmuz Cuma günü saat 11'de neler söyleyeceksiniz? Başsavcı "o gün Yargıtay'daki törene bekliyorum" yanıtını verdi. - O tarihte Ankara'da olmayabiliriz... Bugünden söyleseniz.
Nuri Ok: - Son gelişmelerin üzerinde duracağım... Hakim ve Savcılar Yasası ile ilgili değişiklik... Yargıtay bildirisi... Yargının siyasallaşmaması... Bu konularda düşüncelerimi söyleyeceğim.
- Sayın Ok... Son günlerde yargı ile hükümet ilişkileri neden alevlendi? - Temel bir konu var... Hakimlerin mesleğe kabulü, terfii, özlük işleri hakimlerden oluşan bir kurula bırakılmalı.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok "ben bunu bugün söylüyor değilim" diye devam etti: - Çok daha önce söyledim... Hem de defalarca... Avrupa'da böyle... Bizde de böyle olmalı.
Sohbet sırasında söz Anayasa'dan açıldı. Nuri Ok şunları söyledi: - Anayasamız, kuvvetler ayrılığı prensibini "işbölümü ve yardımlaşma olarak" kabul ediyor... Bu ılımlı bir kuvvetler ayrılığı ilkesi... Sonunda da iş, siyaset kurumunun yargı üzerindeki vesayetine kadar gidiyor. - Yani Anayasa'dan kaynaklanan bir "açık" söz konusu. - Evet.
Başsavcı Nuri Ok: - Siyaset ve yargı birbirinden farklı kavramlar... Yönetimleri de ayrı olmalı... Hukuk siyasallaşmamalı...
"Genelde" hükümetin yargıyı siyasallaştırma şeklinde bir politikası yok. "Özelde" de Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in bu yönde bir çabası söz konusu değil. Öyleyse "sorun" nereden çıkıyor. Konu neden "alevleniyor?"
Gördüğümüz kadarıyla "işin gerisinde" başka şeyler var. Örneğin "siyasi tansiyonun yükselmesi." Örneğin "son 2.5 yıllık atamaların" yarattığı tedirginlik.
Yargı ile hükümet arasındaki bu son "olay" bir kez daha gösteriyor ki... Ankara'da bir "güven sorunu" var. "Hükümet ile kurumlar arasında" yaşanan güvensizlik. Kimse bunu yüksek sesle söylemiyor. Ama güven sorunu, elmanın içindeki kurt gibi "Ankara'yı kemiriyor."
"Bir hususu daha" ekleyelim. Hükümetin bir konuda TBMM'ye sunduğu yasa tasarısı ile, TBMM'den çıkan yasa arasında "ciddi farklılıklar" oluyor. Yargıyı ayağa kaldıran konulardan biri de bu. Yani hükümet ile AKP grubu arasında da "uyum sorunu" mevcut. Hükümet bunu görüyor ama "seslendiremiyor."
Siyasi iktidar genel atmosferdeki gerilimi giderici adımlar atmadıkça... Ve bürokratik atamalarda "onlardan-bizden" görüntüsünü sona erdirmedikçe... Ankara'da sular durulacağa benzemiyor. "Bugün için" durulsa bile... "İp" yarın yine geriliverecek.
Bakalım 22 Temmuz'da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok neler söyleyecek?
|