kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Lutfi Mete @ SABAH
 

Kalan bağlar bizimdir

Nicedir iyi yetiştirilmiş 'dahili ve harici bedhah'ların çabaları ve sorumluların sınırsız gaflet, dalalet ve ihanetleri sayesinde önce Osmanlı'ya, sonra Türkiye'ye düşman edilmek istenen Kürt kardeşlerimizin pek çoğu süreçten etkilenmiştir. Başımızı kumdan çıkarırsak görürüz ki, bugün artık kendilerine apayrı bir geçmiş bulan ve apayrı bir gelecek arayan Kürt vatandaşlarımızın sayısı ağır bir sorun teşkil edecek orana varmış bulunmaktadır.
Gerçekleri karnımızdan homurdanmak kadar kaşımak da zararlı, hatta tehlikeli olabilir. Ancak doğru bilginin paylaşılması, saklı tutulmasından mutlaka daha az sakıncalıdır. Yeter ki, gerçekleri, haksız tepkilere mazeret kılmayalım.
Sürdürülebilir 'bir arada yaşama' hali için doğru teşhis şart! Bu da berrak olmayı, açık bilgilerle tartışabilmeyi gerektirir.
Öncelikle de meselenin tanımında uzlaşmalıyız: Önemli miktarda Kürt kökenli vatandaşımız, geri kalanlarla sonsuza kadar 'bir arada yaşama' arzusunu yitirmiştir. Yine önemli miktarda Kürt kökenli vatandaşımız bu arzu açısından kuşku içindedir. Muhakkak ki büyük bir kesim de ister kendisini çok farklı hissetsin, ister hissetmesin 'bir arada yaşama' arzusunu korumakta, hatta aksini hiç düşünmemektedir.
Tanımda dahi somut bilgi eksikliği ile karşı karşıyayız. Hangi şartlarda ne kadar Kürt kardeşimizin 'bir arada yaşama' arzusunu koruduğu, ne kadarının da kaybettiği meçhul. Dolayısıyla doğru tanımda uzlaşsak bile, onu tamamlayacak bilgilerin eksikliği yüzünden çözüm geliştirmek çok zor. Mümkün olduğunca sağlıklı tahminler yaparak mutlak ayrılıkçı unsurların oranından yola çıkıp doğru sorular sorarak yolumuzu belirlememiz gerekecektir.
Ayrılıkçı duygulara kapılmış vatandaşlarda tekrar 'bir arada yaşama' arzusu oluşturmak ve güçlendirmek için ne yapılabilir? Aklın yolu bir:
- Kopan bağların yeniden kurulmasını, kalan bağların da güçlenmesini ve koparılamaz hale getirilmesini sağlamak.
Kopanları onarmak uzun soluklu çabalar gerektirir. Ancak yine de hiç mesafe alama ihtimali vardır. Zira yapay veya doğal, haklı veya haksız, Kürt vatandaşlarımızın önemli bir kısmının beyninde ve yüreğinde 'başka bir tarih' mayalandırılmıştır. Artık Osmanlı, Selçuklu, Göktürk gibi toplumun siyasi hafızasını oluşturan katmanlar, iyisi ve kötüsü ilepek çok Kürt vatandaşımıza hiçbir şey anlatmamakta, hatta önemli bir kısmına fena halde batmaktadır. Dolayısıyla 'ortak tarih bilinci' gibi dayanaklardan söz etmek ve bunu 'bir arada yaşama' arzusu için değerlendirilecek bir bağ saymak, en azından yakın ve orta vadeler için mantık dışıdır.
Sarılacağımız dayanaklar geçerliliğini koruyan somut ve soyut bağlardır. Bunların da sınırlı olduğu açık. Pek çok profesyonel bölücünün dava edindiği 'uluslaşma' hedefi yüzünden köpürtülen 'kültür farklılığı' iddiası işlerlik kazanmış ve ayrılıkçı saplantıların ek bir kalemi olmuştur.
Somut anlamda ortak diyebileceğimiz bağ artık 'bağlama'dan ibaret gibidir. Ancak soyut ama çok güçlü bir bağ olarak İslam'da buluşmuşluk sürmektedir.
Ne var ki, şu şartlar altında 'bir arada yaşama' açısından en güçlü kenetleyici bağ olmasına rağmen İslam'dan yararlanmak mevcut siyasi ve bürokratik kadroların çap ve yetenek sınırlarını aşmaktadır. Zira 12 Eylül sonrası darbecilerin bölücülüğe çare olarak bir ara İslam'dan yararlanma biçimi göstermiştir ki içtenlik ve derinlik yoksunu deneyler anlamsızdır. Orada din satarken, beride başörtüsüne savaş açan 'kurmay zeka' herhalde ancak böyle fetret dönemlerinde görülebilir.
Öte yandan Erdoğan hareketi gibi oluşumların da bu ayrılıkçı rüzgara karşı İslam kardeşliğinden yararlanmaya yetmediğini yine tecrübeyle görmüş bulunuyoruz. (Nedenleri ayrı ve uzun bahis.) Şimdilik devlet ve millet adamı kıtlığından ötürü eldeki en güçlü ortak bağ olan İslam'dan yararlanamıyoruz ama elbet bir başaran gelecektir.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Oyun yutuculuğun dünü-bugünü   / 08-09-2005
 Telekom ve itiraf gibi düzeltme   / 06-09-2005
 Kandil'in ruhuna eziyet   / 02-09-2005
 'Ankara Kıbrıs numaramızı yuttu'   / 01-09-2005
 Hatay'dan Kazan'a 'boşgörü'   / 30-08-2005
 Yoksulluğun stratejik istismarı   / 29-08-2005
 Kuzey Irak ve pembe çizgi   / 26-08-2005
 Milli Güvensizlik Kavşağı'nda bölücüye 'pozitif' ayrımcılık   / 25-08-2005
 Tabanı Erdoğan'a küsüyor mu?   / 23-08-2005
 Köln'de Mini Haçlı Seferi   / 22-08-2005
YILMAZ ÖZDİL
Sizin maket kaç oda bir salon kardeş?
Delirmek işten...
ÖMER LÜTFİ METE
Kalan bağlar bizimdir
Nicedir iyi yetiştirilmiş...
UMUR TALU
Kötü bir şey mi!
Devletiyle, sivil toplum örgütüyle 50...
FATİH ALTAYLI
Bu kafada tüccar batar
Türkiye'nin kara delikleri kolay...
ERDAL ŞAFAK
Rüşvet devrimleri satın alınca...
Yuşçenko ve Lula...
'Turuncu bahar' erken bitti
Ukrayna'da halk devrimiyle gelen iktidardan 3 önemli isim yönetimdeki...
'Türkiye konusunda yanlış yaparsak kriz yaşarız'
AB dönem başkanı İngiltere'nin Dışişleri Bakanı Jack Straw, Herald...
Bize beklemek düşüyor
Bize beklemek düşüyor
Ukrayna deplasmanından galip dönen Millilerimiz'in 2006 Dünya Kupası...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu