kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Rahsan Gulsan @ SABAH
 

Alesta, tremola...Yallah...

Geçen cumartesi, XL isimli yelkenli tekne ile İstanbul Yelken Kulübü'nün yarışına katıldım. Yarış iptal oldu, ama yine de hakkımızla yarıştık...

Cumartesi sabahı saat 10.30... Dağınıklığı ve unutkanlığı ile meşhur ben, yine bir Rahşan Gülşan klasiğine imza atmış durumdayım. İstanbul Yelken Kulübü'nün düzenlediği Medya Yelken Cup yarışına katılmak üzere buluşma mekanını arıyorum. Ancak yanımda ne bir adres var ne de bir telefon. Kalamış Marina ne kadar büyük bir yermiş! Ben orta halli bir otopark büyüklüğündedir diye beklerken, sanki bir anda Haydarpaşa Limanı'na düştüm. Bir saatlik yürüyüşün ardından Yelken Kulübü'nün yerini buldum ve yarışa katılacağım teknenin sahibi Haluk Bey'le tanıştım... (Birazdan senli benli olacağız merak etmeyin!)

İŞİM YER FIRÇALAMAK!
Teknenin önüne gelince düşüp bayılıyordum. Teknenin adı 'XL' idi. Küçük çapta bir şok geçirdim tabii. Tekne hayallerimden biraz küçüktü. Oysa ben mayomu getirmiştim. Genç ve yakışıklı yelkenci arkadaşlar doğa ile boğuşup dururlarken ben kolamı yudumlayıp güvertede keyif yapacaktım. Ancak tekne, adının aksine 'Medium'du... Haluk, Tarkan, Mehmet, Çağlar ve Çetin ile ben kıpırdayacak yer bırakmamıştık. Teknede ilk işim yerleri fırçalamaktı... Efendim? Ben evimde temizlik yapmayalı 6 ay oldu. Tozdan görünmeyen bazı eşyaları el yordamıyla buluyorum... Ama ünlü bir yazar olunca, çaresiz 'her devrin kadınıyım' havasına girmekten başka çıkar bir yol kalmıyor. Lakin erkek nüfusunun ezici çoğunlukta olduğu bu minik toplulukta gün hiç eğlenceli geçmeyebilir! Kalamış Marina geride kalırken henüz yelken basmıyoruz. Yelkenin açılması gerçekten çok keyifli. İnsanın içini muzip bir heyecan kaplıyor. Bir süre Moda kıyılarında dolaştıktan sonra telsizden gelen anonsla startı aldık. Start anı çok heyecanlı idi. Birbirine çarpacak kadar yaklaşan tekneler, bağıran kaptanlar ve koşturup duran zavallı tayfalar... Tayfa deyince, hepsi gönüllü ve kariyerleri hayli sağlam insanlardan bahsediyoruz. Ben yarış öncesi biraz fazla konuşup 2 bin 850 tane soru sorunca ekipten ilk ihtarımı aldım: "Birazdan ful konsantre olacağız!" yani Türkçe'si; "Kapa çeneni yoksa seni denize atarız..." Beni teknede trapezci olarak görevlendirdiler. Tam "Hayır, eğer ben yelken direğine çıkarsam bu, karizmatik teknenizin sonu olabilir" diyecektim ki; trapezci'nin teknede yelken bir o tarafa bir bu tarafa döndürüldüğünde, (Yani Tremola adı verilen denizcilik terimi) (Bakın hemen olayın entelektüel boyutuna girdim) teknenin bir tarafından diğer tarafına zıplayıp dengeyi sağlayacağım. Eğer bu cihaz bir transatlantik olsaydı, bunu yapmak çok kolaydı. Ancak tepenizden yelkenin tahtası geçerken, bit kadar bir alanda dizlerinizin üzerinde "Sağdan sola, soldan sağa salla bayrağı düşman üstüne" yapmak, benim gibi 1.78 boyunda, eti dolgun bir kadın için hiç de kolay değil! Ancak tabii serde 'her şeyi yapabilirim, kendime yeterim, doğa ile başa çıkabilirim' takıntısı var. Her 'tremola' komutuyla kendimi 'haydaa' diye diğer tarafa atıyorum. Ama artık dizlerimi acıdan hissetmiyorum. Her 'haydaa' komutunda yeni bir yerimi, teknenin başka bir aygıtına çarpıyorum. Hayır ben morartıya alışığım ama teknenin her malzemesi o kadar değerli ki! Alimallah maaşı bu ay 'XL' teknesinin restorasyonuna ve psikolojik tedavisine harcayabilirim. Neyse ki rotamız değişince 'balon' adı verilen ve en önde açılıp rüzgarla şişen yelken devreye girdi de rahat bir nefes aldım. Tarkan arkadaşımız balon ile boğuşup ruhunu teslim ederken, biz de sandviçlerimizi yiyip geyik yapıyorduk. Zaten bu yelken olayı, erkeklerin hafta sonu sevgililerinden, eşlerinden kaçıp bir arada geyik yapmak için ürettikleri bir kavram bence.

YETER, OYNAMIYORUM!

Seyahatin yarısına gelmiştik. Güneş tepemizde idi. Ben bırakın mayomu giymeyi, ayağımı denize bile sokamamıştım. Ama teknedeki herkesin sırlarını biliyordum. İnsana denizde bir konuşkanlık geliyor ki sormayın! Eğer söyledikleriniz erkek cinsiyetine zarar veriyorsa kaptan hemen 'tremola' diye bağırıyor. 'Haydaa' zıplıyorum. Tam nefes alıp manzaraya bakacağım 'tremolaaaa'... Teknenin burnuna gidip 'titanik' yapıcam, 'tremolaaaa'.. Ayy bi dakka ellerime krem sürücem! 'tremolaaa'.... Yeter bee oynamıyorum. Tremola, tremola oldum nane molla! Allahtan imdadıma rüzgar yetişti. Yani rüzgar durdu. Öylesine denizin ortasında kalakaldık. Maltepe Camii'si bir yere kımıldamıyor. Bir saat geçiyor hâlâ karşımızda Camii. Acaba yüce rabbim bir şeyler mi söylemeye çalışıyor? Allah'ım şu tekneden bir ineyim hayırlısıyla, vallahi bir daha restoranlarda hesap gelince bahşiş vermemek için cep telefonu ile konuşuyor numarası yapmıycam! Bir de tartıya çıkarken ayağımın birini yere basıp hile yapmayacağım... Sahilde otomobiller görüyoruz. İnsanlar bir yerlere gidiyor. Ama biz bir saattir Maltepe Camii'nin mimarisi üzerine entelektüel bir konuşma yapıyoruz. Yarış komitesi de sıcaktan uyudu herhalde rüzgar durunca... Neyse ki Haluk son sözü söylüyor ve yelkenler indiriliyor... Artık motorumuz çalışıyor. Yok bu doğa olayları bana göre değil... Ben teknede jakuzi olmayınca bunalıma giriyorum...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Esen'in başına gelen!   / 15-09-2005
 Psikolojimi bozdun Metin!   / 13-09-2005
 O benim popom değil!   / 08-09-2005
 Çadırda dondum, geri döndüm!   / 06-09-2005
 Tatlıses: Fotoroman çekelim Rahşan Hanım   / 01-09-2005
 İyi ki terk edilmiş!   / 30-08-2005
 Anahtar kelime PAZARLIK   / 18-08-2005
 Issız ada... Ben ve tabii ki...   / 04-08-2005
 Neyim varsa döktüm ortaya   / 02-08-2005
 Bir türkü rica etsem döverler mi acaba?   / 28-07-2005
RAHŞAN GÜLŞAN
Alesta, tremola...Yallah...
Geçen cumartesi, XL isimli...
HAKAN & UTKU
Son dakika diyalogları
(Son Beşiktaş-Fenerbahçe maçında...
SEDA KAYA GÜLER
Kedi ile köpek niye anlaşamaz?
Önceleri merak ederdim...
AYŞE TÜTER
Lezzet Güneşi
Kikirdekli çorba
Kuru soğanı ince...
Kahvaltı yapmayanlar kilo almaya mahkum!
Kahvaltı yapmayanlar kilo almaya mahkum!
Türkiye, taze sebze ve meyve açısından çok zengin; fakat bundan tam...
Bir yılda 200 programa çıktı
Bir yılda 200 programa çıktı
Roman şarkıcı Şakşuka Tarık, son bir yılda yaklaşık 200 televizyon...
Hızlı aşıklar!
Hızlı aşıklar!
Bir dönemin unutulmaz mankenleri arasında yer alan Deniz Genç ile...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.