AB ayağı tamam artık diğer ayakları güçlendirme zamanı
Dün finansal piyasalar tıpkı 17 Aralık'ta olduğu gibi, oldukça dalgalı bir gün yaşadı. AB ile müzakerelerin başlaması konusunda yaşanan tıkanıklık özellikle döviz kurunu ve faizi yükseltirken borsayı düşürdü. Akşam saatlerine doğru ABD'nin devreye girmesiyle olayın çözüme doğru gitmesi üzerine piyasalar yeniden toparlandı. Yatırım araçları kaybettiklerini bir anlamda yeniden geri kazandı. Fiyatlar son günlerde baskı altında kaldığı için, müzakerelerin başlamasıyla şimdi kısmen rahatlama olabilir. Piyasalar bundan olumlu etkilenebilir. Bu durum piyasaların kısa vadeli eğilimi. Ama artık AB etkisini rafa kaldırmanın zamanı. En azından bir süreliğine.
İyi haber zor Çünkü, müzakerelerle birlikte artık hayatın zorlukları başlıyor. Müzakerelerin başlangıcı bu kadar zor olursa devamında yaşanabilecekleri, varın siz düşünün. Müzakere edilecek başlık sayısının iki katı kadar Hükümetlerarası Kurul'un toplanması ve oybirliği ile karar vermesi gerekecek. 35 ana başlıkta müzakere edileceğine göre bu yaşadığımız sürecin veya "işkencenin" 70 kez daha yaşanması anlamına gelebilir. Bugün Avusturya'nın çıkardığı zorluğu yarın başka bir ülke çıkartabilir. Teorik olarak her bir müzakere başlığının açılması ve kapanmasında 25 üyeden herhangi biri Türkiye'nin önüne takoz koyabilir. Kaldı ki, yeni yıldan itibaren, yanımızda olan dönem başkanı İngiltere'nin yerini karşımızdaki Avusturya alacak. Almanya'da ise Türkiye destekçisi başbakan Schroder'in yerine köstekçi Merkel gelecek. Yani, AB ile müzakerelerden bundan sonra iyi haber beklemek artık zor. Buna karşılık kötü haber gelme olasılığı daha yüksek. Bu süreçte piyasaları ve ekonomiyi korkutacak şey ise "Müzakerelerin resmen askıya alınması."
Programa dönüş Böyle bir gerçekleşme olmadıktan sonra, ekonomi ve piyasalar diğer faktörlerin etkisinde bir seyir izleyebilir. Dikkatler artık ekonomiyi ve piyasaları bugünkü durumuna getiren diğer ayaklara çevrilecek. Bunun başında IMF ile yürütülen ekonomik programın sürdürülmesi geliyor. Burada yeni bir güçlendirme yapmaya ihtiyaç var. Hükümetin sosyal güvenlik reformunu çıkartması belirleyici olacak. Faiz dışı fazlanın yüzde 6.5 olarak tutturulması ve özelleştirme gelirlerinin kamu borç stokunu azaltmakta kullanılması olumlu trendin devamı için gerekli.
Dış paranın yönü Ekonomiyi taşıyan ayaklardan biri de uluslararası likidite. Şimdiye kadar ABD'nin ölçülü ve şaşırtıcı olmayan faiz artışları gelişmekte olan ülkelere yönelik para akışını tersine çevirmiş değil. Bundan sonra da artmaya devam edecek olan ABD faizlerinin hangi düzeyde dünyadaki faiz oranlarını artıracağı ve paranın yönünü değiştirip değiştirmeyeceği önem taşıyacak ve dikkatle izlenecek.
Özelleştirme etkisi Gerçekleştirilen her yeni özelleştirme ve her büyük özel sektör şirketinin yabancı ortak alması veya yabancıya satışı, mali piyasalarda olumlu etki yaratmaya devam edecek. Ama özelleştirme ve satışlarda geri adım atılırsa, iptaller olursa, tersi etkiler gündeme gelecek.
Hükümetin elinde olan AB beklentisi veya heyecanı artık realize edildi. Uzun vadeli ve doğrudan yabancı sermayeyi çekici etkisi elbette sürecek ama kısa vadede piyasaları ve ekonomiyi domine etme gücü kaybolacak. AB'den artık benzer krizlerin yaşanması ve müzakerelerin askıya alınması gibi, olumsuz haberler bekleyebileceğiz. Heyecan yaratıcı, beklenti oluşturucu haberler gelmeyecek. Ekonomiyi ve piyasaları bugünlere getiren dört ana ayaktan biri devreden çıkıyor. İyileşmelerin devamı için hükümetin şimdi diğer üç ayağı güçlendirmesi gerekiyor. Dışarıdan gelecek para konusunda insiyatifi çok az ama erken seçimi gündeme getirerek siyasi istikrarı bozmaması ve IMF ile yürütülen programı güçlendirmesi hükümetin elinde.
Sonuç "Rüzgâr yoksa küreklere yüklen" Latin Atasözü
|