kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Teknoloji
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Bayraktar Bayrakli @ SABAH
 

Oruçla ilgili hükümler (2)

Sefer Kelimesinin Anlamı Sefer kavramı, tan yerinin ağarması, parlamak.

"Bazı yüzler o gün mutluluktan parıldayacaktır" (Abese 80/38). Bu manası, daha çok psikolojik duygunun yüze yansımasıyla ortaya çıkan durumu ifade etmektedir, yamak manalarına gelmektedir. Diğer taraftan sefer kelimesinin yolculuk yapmak ve kitap manaları da vardır. Yukarıda verilen dört mananın özde birleştikleri görülmektedir.
Tanyerinin ağarması ile gece sefere çıkmış olmaktadır. Ayrıca, insanın yüzünün ışıldaması, parlaması, içindeki mutluluğun dışa vurması, ortaya çıkmasıdır. İnsanın içindeki mutluluğun yüzüne vurması, güneşin doğması gibidir. İnsanın kafasındaki bilgilerin doğup kâlemin ucuyla kağıda dökülmesi de aynı doğuşu düşündürmektedir. Kitap da, manaların doğduğu yerdir. Yolcu da, gittiği memlekette doğmakta ve yeni bir hayata başlamaktadır.
Kim, ne zaman seferolur? Eski alimler seferolmanın şartını mekân ve mesafeye bağlamışlardır. Deve yürüyüşüyle 90 kilometrelik bir mesafeye giden kimse, seferkabul edilmiştir.
Halbuki mesafe ve zaman, teknolojik açıdan izafilik (görecelik) arz eder. Teknolojinin gelişmesiyle 90 kilometrelik bir mesafe, çok kısa bir zamanda aşılabilir. Günümüzde 90 kilometreyi yarım saatte alan araçlar vardır. Seferolmanın evrensel bir ölçütü olmalı; nitekim Yüce Allah, Nisâ 101'de evrensel bir ölçü koymuştur. Buna göre seferğin ölçüsü, hayat tehlikesidir: "Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman, kafirlerin size kötülük etmesinden korkarsanız, namazı kısaltmanızda size bir günah yoktur. Şüphesiz kâfirler sizin düşmanınızdır."
Bir ibadeti kısaltmak veya kazaya bırakmak için, kâfirlerin kötülük etme tehlikesinin bulunması gerekir. Hayat tehlikesi bulunmayan bir yolculukta, sefersöz konusu olmaz. Mesela: Savaş halinde olan bir ülkede, evinden dışarı çıkmakla seferbaşlamış olur. Böyle bir yer ve durumda seferi olmak için 90 kilometrelik bir mesafeye gitmeyi şart koşmak doğru değildir. Çünkü orada her adımda hayat tehlikesi vardır. Demek ki, seferğin şartı hayat tehlikesinin veya meşakkatin bulunmasıdır. Yaya veya deve sırtında gidilen çölde, seferhükmünün ölçüsü mesafe değil, yolculuğun tehlikesi ve meşakkatidir. Hayat tehlikesinin ve meşakkatin olmadığı yerlerde, mesafenin önemi olmamalıdır.
Bu âyette temas edilmesi gereken kelimelerden biri de yutyani itâka kelimesidir. Yutkelimesi, tâkat ve tavk kökünden türemiştir. Fiil kalıbında alındığında "kuşatmak, tasma giydirmek, bir kimseye iş teklifinde bulunmak"; isim kalıbında alındığında ise "güç, kudret, enerji, gerdanlık ve halka" manalarına gelmektedir. Bakara 184'de geçen "Oruca zar zor dayananlar" yani dayanamayacak olanlar ifadesinden bu mana çıkmaktadır. Âyetin bu kısmına "Orucu zorlukla tutan" anlamını vermek gerekiyor. Elmalılı Hamdi Yazır, bu ifadenin manasını uzun bir şekilde tartışmış ve nihayet, "güç yetirememek" manasını tercih etmiştir. Biz ise "zorlukla güç yetirmek" manasını tercih ediyoruz. Bu ayette, hangi durumda oruç yerine fidye verileceği hususu ele alınmakta; bunun, oruca güç yetirememe olduğu bildirilmektedir. Demek ki, Allah gücünü dikkate alarak insana sorumluluk yüklemekte ve ibadetleri gücüne göre yerine getirmesini istemektedir.
Sorumlulukların güce göre dağıtılması gerektiği, Kur'ân'ın getirdiği en önemli ilkelerden biridir. Bu ilke, eğitimde ve özellikle hukukta işler hale geldiği zaman, eğitim ve hukuk modern hale gelmiş demektir. Siyasi erki elinde bulunduranlar, kanun yaparken halkın gücünü dikkate almalıdır. Eğitimciler, altından kalkamayacakları konuları öğrencilere yüklememelidir.
Kısaca diyebiliriz ki güç ile ibadet, paralel yürümektedir. İbadet bir sorumluluk olduğundan, insanın gücü esas alınmış ve gücünü aşan işlerden insan sorumlu tutulmamıştır. Yüce Allah ibadetleri keyfi olarak değil, kulunun gücüne göre emrediyor. Bakara 184'te Yüce Allah, orucun belli günlerde tutulacağını bildiriyor; hastalık, sefer ve zar-zor güç yetmesi gibi durumlarda ise, farklı alternatifler sunuyor. Böylece insanın içinde bulunduğu şartları dikkate aldığını gösteriyor. Kulun içinde bulunduğu şartları dikkate alarak hükümler koyması, Kur'ân'ın ne kadar gerçekçi ve evrensel olduğunu ispatlamaktadır.
Bakara 183. âyette farz kılınan bir ibadetin, yine Bakara 184. âyette hangi şartlarda terk edilebileceği veya başka bir ibadetle nasıl telafi edilebileceği bildirilmektedir. Mesela; aşırı hararetli bir ocak başında çalışan işçinin, oruç tutması çok zordur. İşte bu âyette, böyle şartlarda çalışan kimsenin, oruç yerine fidye verebileceği ruhsatı verilmektedir. Diğer bir örneği verecek olursak, gebe olan veya emziren bir kadın orucunu tutmaz, fidyesini verir. Emzirmesini bitirdikten sonra orucunu tutabilir.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Oruçla ilgili hükümler (1)   / 06-10-2005
REHA MUHTAR
Kaya, Hülya'ya hâlâ karım diyorsa...
Şöhretin en kötü...
EMRE AKÖZ
AB karşıtlarının taktikleri
Özellikle futbol...
MEHMET BARLAS
"Estetize şiddet" mi "Çağdaş ilkellik" mi?
Digiturk'ün...
İLKER SARIER
Tut şunun ucunu kapatalım abi!
AB ile müzakerelerin...
MAHMUT ÖVÜR
Sarı Köşk nasıl kurtuldu?
Gazetecilikte haber takibi...
SAVAŞ AY
Bir İstanbul masalı..
Beyoğlu Belediye Başkanı A....
HINCAL ULUÇ
Marmara'yı kirletmek serbest!..
(Köşemizin...
BAYRAKTAR BAYRAKLI
Oruçla ilgili hükümler (2)
Sefer Kelimesinin...
Boynumuzun borcu
Boynumuzun borcu
Türk futbolunu Avrupa'da başarıyla temsil eden iki yıldız Nihat ve...
Danimarka kaybetmez
Danimarka kaybetmez
Löw, "Danimarka-Yunanistan maçının berabere bitmesi Türkiye için...
Belge bilmeceye döndü
Baykal "bekçiye bırakılmış" derken, DYP'liler belgenin geldiğini...
Bağış'tan Türk ailelere taktik
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Dış Politika Danışmanı ve AK Parti...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu