Çamurla oynamayı seviyorum!

Geçen hafta salı günü yazdığım yazıyı okudum cumartesi günü. İçim karardı. Allah'ım ne kadar da sıkmışım kendimi. Tabii bu ruh halini geride bırakalı günler oldu. Şükürler olsun gerçek bir sistem adamıyım. Ruh halimi bir pop şarkıcısının imaj değiştirmesi edasıyla hoppadanak değiştirebilen bir insanım. Yani korkmayın, ağlak ağlak aşktan bahseden, hüzünlü bakışlı köşe insancıklarından olmayacağım. (Zaten Allah biliyor, bazen heves ediyorum onlar gibi olayım diye ama bir yerimden sırıtıyor bu takındığım hava!) Fatih Altaylı ile yaşadığım acı dolu orman deneyiminin ardından çamurla oynamayı özlemiş olduğumu fark ettim. Geçen cuma gelen teklife de balıklama atladım: Beykoz'da ilginç bir hobi kompleksi kurulmuş. Gidip tesisleri olay yerinde incelememi istediler.

EĞİTİM ŞART ARKADAŞLAR!
Gren Park isimli müthiş mekana Kavacık'tan yeni açılan yolu kullanarak Polonezköy yolunu takip edilerek gidiliyor. Yolda birkaç yüz kere "M.Şevket Paşa Köyü nerede kardeş?" diye sorduktan sonra, köyü bulunca da birkaç yüz kere "Gren Park nerede kardeş?" diye sorarak mekana 'kolayca' varıyorsunuz. Eğer yanınızda bir erkek varsa, genlerinden gelen bir arıza sonucu 'akut adres sormama anomalisi' olacağından kaybolmanız hiç de sıra dışı olmayacaktır. Gren Park gerçek bir hobi kompleksi. En çarpıcı özelliği yaz kış kayak yapmanıza imkan sağlayan yapay kayak pistine sahip olması. Özellikle yazın poponuz donmadan kaymayı öğrenmek çok eğlenceli olacağa benziyor. Ama ATV adı verilen dört tekerlekli arazi motosikleti ile turlamayı hiçbir şeye değişmem. Gren Park'ta üç ATV parkuru var. Üç ayrı uzunluk ve zorluk derecesinden oluşan parkta birinci parkur 45 dakika sürüyor ve ücreti 45 milyon. ATV'lere binmeden önce kısa bir eğitim alıyorsunuz. Ve gerisi size kalıyor. Bu cihazları kullanmak çok kolay. Ancak alışmak için 10-15 dakika ağaçların içine, çalıların arasına düşmeniz ve bu arada da arkadaşlarınızın sizinle ağır şekilde dalga geçmesi gerekiyor. Bu bölümü sağ salim atlatırsanız içinizdeki dişi dağ aslanı gürlemeye başlıyor. Kask, bel koruması gibi her türlü güvenlik önlemi mevcut.

MÜTHİŞ MANZARA VAR
Davetli olunca biliyorsunuz beleş oluyor. Beleş olunca da en uzun parkuru geçmek istiyorsunuz açıkgözlü bir Türk vatandaşı olarak. Bu yazıyı yazarken her tuş hareketinde kollarım ve ellerim öyle acıyor ki, kendimden ve beleşçiliğimden nefret ediyorum. Ormana girince temiz hava, müthiş bir sessizlik ve manzaralar ile aklınız başınızdan gitmiyor. Çünkü motorun sesi, pür dikkat yolu izlemeniz ve var gücünüzle kasislerde uçup gitmemek için kendinizi motora yapıştırmaktan nerede olduğunuzu anlamıyorsunuz. Ama kafile halinde ormanın derinliklerine ilerledikçe işin keyif katsayısı yükseliyor. Biliyorsunuz her salı, o hafta yaptığım bir şeyi büyük bir marifet gibi fotoğraflayıp sizlerle paylaşıyorum. Tabii ATV'de de öyle fotoğraflar çektirmem lazım ki şöyle mesajlar vereyim: "Şişmanım ama aktif, dinamik ve heyecanlıyım" "Şişmanım ama fena halde maceracı bir kişiliğe sahibim." "Şişmanım ama komik bir insanım."

İNEK DIŞKISI KOKTUM!
Bu mesajlar için de fotoğraflara yükleniyor insan tabi. Yolda bir su birikintisi vardı. Hızla üzerinden geçip fotoğraf çektirdim. Fotoğraf mükemmeldi. Maceracı kişiliğimi yansıtıyordu. Ama bahtsız bedevi kimliğimi de pantolonuma bulaşan çamurun kokusu yansıtıyordu: "Buram buram inek dışkısı kokuyordum." (Bu cümleyi okurken o üç harfli kelimeyi dışkının yerine koyup, her harfin hakkını vererek okumanızı tavsiye ederim.) Tüm tur boyunca da ben ve motorum koktuk. Çok eğlendim! Fena halde tavsiye ederim. Ama garip görünümlü balçık birikintilerinden uzak durun. ' Meraklısı için telefon:(0216) 342 86 11