kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Asli Aydintasbas @ SABAH
 

"İntiharı için koşullar oluşmuştu"

Yıllar boyu Suriye rejimiyle ilişkilerin göbeğinde yer alan bir yetkili, bu sözlerle açıklıyor İçişleri Bakanı Gazi Kenan'ın dün aniden intihar edişini.
Gerçekten de intihar, Soğuk Savaş döneminden kalma hikayeleri anımsatıyor.
Suikast de olsa, gerçek intihar da olsa, Gazi Kenan'ın ölümü Lübnan'la ilgili.
Çünkü yakın zamana kadar "Lübnan'ın Tanrısı" diye bilinen eski istihbarat başkanı, muhtemelen bu ay Birleşmiş Milletler tarafından Lübnan Başbakanı Refik Hariri'ye suikasttan "sorumlu" bulunacaktı. BM'de Alman Savcı Detlev Mehlis'in yürüttüğü soruşturmada tüm oklar Şam'a, Şam'da ise tüm parmaklar Lübnan'ın eski Tanrısı Gazi Kenan'a uzanıyordu.
Suriye rejiminin kendi "derin devleti" ne sahip çıkacağı ise kuşkuluydu.
İçişleri Bakanı'nın intiharından tam iki saat önce, Beşar Esad, ilk kez CNN'e (hem de İngilizce olarak) verdiği röportajda "Eğer bu işe dolaylı ya da doğrudan karışan Suriye vatandaşları varsa, onları vatan haini sayarız. Ya uluslararası bir mahkeme ya da burada hesap verirler" diyordu.
Suriye'nin genç liderinin CNN'de Christiane Amanpour'a yaptığı bu akıllıca demecinden iki saat sonra, Gazi Kenan ofisinde intihar etmiş olarak bulundu. "Zamansız" ölüm, hem uluslararası baskının yoğunlaştığı bir dönemde Beşar Esad'ın kellesini kurtardı, hem de rejim için, mükemmel bir "günah keçisi" oluşturdu.
Artık gönül rahatlığıyla "Benim Hariri suikastında sorumluluğum yok" diyecek olan genç Esad, diğer yandan da Gazi Kenan'ın cansız bedenine işaret ederek "Ama onu bilmem" diyebilecek.
Gerçekten de birkaç hafta önce ABD'li ve Türk kaynaklara dayanarak aktardığımız gibi, Suriye ciddi bir değişim ve istikrarsızlığın eşiğinde. ABD ve Fransa'nın başı çektiği Avrupalılar, BM soruşturmasını sonuna kadar götürmek kararlılığında. Hatta bölgede dolanan ABD'li yetkililer, BM soruşturmasının Esad rejimini "sarsılabileceğini" ima ederek "Beşar Esad sonrası" isimlerden bile söz etmeye başladı. Esad için "kendi rejimini bile kontrol edemeyecek kadar zayıf" analizini yapan ABD ve Fransa, çoktan genç liderin kellesini istemeye başlamıştı.
Ankara bile Suriye'deki hükümetle arasına "mesafe koymuş", geçen hafta Türkiye'yi ziyaret eden Suriye Başbakan Yardımcısı ne Tayyip Erdoğan ne Abdullah Gül'den randevu koparabilmiş; Beşar Esad'ın Erdoğan ailesiyle tatil yapma ya da Başbakan'la New York'ta buluşma talepleri "cevapsız" kalmıştı.
İşte böyle bir dönemde gelen ölüm, gerçekten intiharsa Esad için "bulunmaz nimet", suikast ise Suriye rejiminin Washington istikametinde attığı bir "gül" sayılabilir.
Çünkü Gazi Kenan, sıradan bir isim değil; Ortadoğu'da değişim rüzgarlarının estiği bir dönemde, Suriye rejiminin ayakta kalabilmek için kendi öz çocuklarını bile yemeye hazır olduğunun en somut göstergesi.
Suriye "derin devleti" nin baş adamlarından olan Kenan, rejimin tepesindeki herkes gibi, Latikiye kökenli Alevi bir aileden geliyordu. Azınlık olmasına karşı istihbaratta yükselmiş, diktatörlüğün kodamanlarından olmuştu. 20 yıl Lübnan'ı kontrol etti. Ülkesinde ufak çaplı temizlik ve reform isteyen Beşar Esad tarafından 2003'te görevden alındı; ancak sistemden elini çekmedi. Hariri öldürüldüğünde, Lübnan'daki Suriye güçleri hala ona biat ediyordu.
Gazi Kenan, Türkiye'nin de yakından tanıdığı bir isim. Lübnan genel valisi askeri muhaberat başkanı olarak "PKK dosyasından" sorumluydu. Seksenli yıllarda PKK'nın Bekaa'ya yerleşmesi, kamp kurması ve daha sonra Suriye içindeki varlığı hep Gazi Kenan'ın kontrolünde gelişti.
Bir Türk yetkiliye "Peki Öcalan'ı tanıyor muydu?" diye soruyorum. "Şaka yapıyorsun" gibisinden bir cevap geliyor. Gazi Kenan Suriye'de olduğu dönemde Öcalan'ın patronlarından. Hey gidi günler! Bir de kötüler ölmez derler. Demek ki, "intihar şartları ortaya çıkınca" kötüler de ölmeyi seçebiliyor.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Washington-Ankara hattı nasıl düzeldi?   / 11-10-2005
 Alınacak dersler   / 06-10-2005
 "Sabrımız taşıyor"   / 29-09-2005
 Suriye'de "rejim değişimi" senaryoları   / 27-09-2005
 Akreple dans etmek   / 22-09-2005
 Almanca dersler   / 20-09-2005
 AK Parti'de rahatsızlık had safhada   / 15-09-2005
 Orhan Pamuk mu dediniz?   / 13-09-2005
 Hukuk yoluyla mücadele   / 08-09-2005
 Ankara sessiz ama   / 06-09-2005
ASLI AYDINTAŞBAŞ
"İntiharı için koşullar oluşmuştu"
Yıllar boyu Suriye...
YAVUZ DONAT
AK Parti'nin "hissedilen" durumu
Televizyonlarda...
'Ne Dubai, ne Siirt sadece yalakalık'
Koç, 'Sakal-ı Şerif' olayında "Bakana aşırı yaranmaya" çalıştı...
Güle güle büyük usta
Şiirden, öyküye, senaryodan romana pek çok alanda eser veren Attila...
Etinden de, tüyünden de
Etinden de, tüyünden de
Karantina uygulanan Kızıksa'da, iki kazın tüylerini yolarken kameraya...
'İçime doğuyor şehit olacağım'
'İçime doğuyor şehit olacağım'
Tunceli'de PKK ile güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada şehit...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu