kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Umur Talu @ SABAH
Tel:
0537 660 71 21
Fax:
0212 280 05 51
 

Ne şans ama!

Bir vaka, bir sürü "şanssızlık"ın ortaya çıkmasına vesile oldu.
Her birini, tabii seçerek, tabii daha şiddetle, bir cepheye yazılarak söyleyebilirsiniz; ancak, hepsini birden söylemek için başka zaviye gerekir.


Türkiye'nin şanssızlığı;
Koskoca Cumhuriyet'in savunulmasının, şöyle ya da böyle durumu yarın yargıda kesinleşecek bir rektörün savunulmasına indirgenmesidir.
"Rektör zaten Ermeni kökenli" diyebilen AKP'li bir zatın "Türkiye Büyük Millet Meclisi" üyesi olabilmesi, orada kalabilmesi, kim bilir kimler tarafından da alkışlanabilmesidir.
"Rektör Ermeni kökenli" diyen AKP'liyi kınayan kimilerinin, gerçekten Ermeni kökenli birisinin "Türklüğe hakaret ettiği"ni peşinen kabul edebilmesidir.
Rektör'ü de hapse attıran aynı savcının, bir süre önce Van Barosu'ndaki tüm avukatları kastederek "Bunlar PKK'lı" diye bilmesidir.
Türkiye'nin şanssızlığı; Şimdi "yargının bağımlılığı"ndan dem vurabilen onca rektörün, onca hukukçu rektörün, hoşlanmadıkları insan ve görüşlerin mahkumiyetlerinde bu ihtimali hiç dillendirmemiş olmalarıdır.
Milli Eğitim Bakanı kardeşi sıfatıyla, aynı üniversitede bir şahsın, ne kadar etkili olduğunu örnekleriyle anlatabilmesidir.
Akademik özgürlük ve özerklik aşıkları, bağımsızlık, güçlerden uzaklık tutkunları gibi bir hava atan onca rektörün, Van'a gider gitmez "askeri garnizon" ziyaret etmeleridir.
Türkiye'nin şanssızlığı;
Bugün rektör, yarın bir başkası; hoşlanmadığı insanları "tekbir" ile linç etmek için içi kaynayıp duran vatandaşlarının epeyce olması, bunun milliyetçi, solcu, demokrat gibi başka versiyonlarının da bulunmasıdır.
Bir insanın kesinleşmeyen suçunu onun kökeniyle sabitleyenler olduğu gibi, masumiyetini de soyuna sopuna, "Atatürk'le yakınlığı" na dayandırarak kanıtlamak isteyenlerin bolluğudur.
Bir başbakanın yanı başındaki kişiye dair "bilim hırsızlığı" suçunu, olayın doğru mu yanlış mı, böyle bir şeyin ahlaki mi ahlaksızlık mı olduğuna hiç değinmeden, sırf "hamili kart yakınımdır" diye masum göstermeye çalışmasıdır.
"Bilim, kitap, eser hırsızlığı"ndan "karşı görüşteki"ni mahkum edebilenlerin, yıllarca kendi kamplarındaki benzer isimleri koruyup kollamasıdır.
Türkiye'nin şanssızlığı; aslında, herkesin kendi hırsızını neredeyse överken karşı taraftakini daha hırsızlığı kanıtlanmadan bile hırsız sayabilmesidir.
Türkiye'nin şanssızlığı;
YÖK Başkanı'nın kendini tutamayıp "Menderes de üniversite ile kavgalıydı" diyebilmesidir.
Seferberlik halindeki hiçbir rektörün "İşte bu ayıp oldu" diyememesidir.
Bunu ayıplayan, kınayan "ötekiler"in, kendilerine yakın iktidarların, korkup sindikleri darbelerin üniversitelere ve her şeye, iktidar gücü ve şımarıklığıyla müdahale etmesini ne Menderes zamanında, ne sonra, ne de bugün aynı kararlılıkla ayıplayamamasıdır.
Türkiye'nin şanssızlığı;
Türkiye ve üniversite tarihi, görüşlerinden, kitaplarından ötürü hırpalanan, kazınan onca akademisyen, öğrenci varken, kılını kıpırdatmayarak akademik kariyerde yükselenlerin demokratlık taslayabilmesidir.
Her kanattan herkes Van Üniversitesi'ni, Rektör'ün tutuklanmasını konuşurken, aynı yerde 500 öğrencinin nasıl ceza aldığını, kimilerinin eğitim hayatına neden son verildiğini hiç mi hiç konuşmamasıdır.
Türkiye'nin şanssızlığı; iktidar ve rejim kavgalarının çoğunun, basbayağı "kötü ruh"la yürütülmesi, ama çok ulvi imiş gibi bir görüntü verilmesidir.
Türkiye'nin şanssızlığı; mevzuların sürüklendiği gergin ama tıkız, cazgır ama namert, lafta demokrat ama samimiyetsiz, sözde cumhuriyetçi ama despotik, adaleti kendine yontan cepheleşmelerde sıkışması...
Bu şanssız şansı tekrar tekrar yeniden yaratmasıdır!

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 İlkem, kendime yontmak...   / 23-10-2005
 Terazinin kefeleri   / 21-10-2005
 Çok iyi bir karar!   / 20-10-2005
 Aşkın kanunu!   / 19-10-2005
 İnfialim var!   / 18-10-2005
 Saygı kıtlığı   / 17-10-2005
 Kankanı söyle...   / 16-10-2005
 Mesele, adalet duygusu   / 14-10-2005
 Her şeye düşman!   / 13-10-2005
 Coşku ile kuşku   / 12-10-2005
ÖMER LÜTFİ METE
Van Gölü'nde bin başlı canavar
Bütün girinti ve...
UMUR TALU
Ne şans ama!
Bir vaka, bir sürü "şanssızlık"ın...
ERGUN BABAHAN
Urfa'da zaman tüneli
SABAH okumakla bir köyün, bir...
ERDAL ŞAFAK
KKTC ve KIKFD aynı kefeye mi?
Biri Kıbrıs'ın kuzeyinde...
MEHMET ALTAN
Diyarbakır'dan...
Bir zaman öncesine kadar uçaktan...
Kalkıştan 5 dakika sonra çakıldı
Doğu Afrika ülkesi Nijerya'da bir toplantıya giden ordu ve hükümet...
Filmlerdeki korsanlık Afrika'da hortladı
Doğu Afrika ülkesi Somali'nin kıyıları son aylarda Hollywood...
Zirveye ortak geldi
Zirveye ortak geldi
Ligin tepesinde artık Fenerbahçe de var. Malatya'dan 3 puanı Mehmet...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu