Don't dare to do it!..
Ben Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi üyelerinin etnisitelerine bakıp, analizler yaptığımda "Türkiye'nin Avrupa ile aşkı için canlarını verenler" dudak bükmüşlerdi.. "Yoksa sen Avrupa aşkımıza katılmıyor musun" gibisinden.. Biliyorsunuz bizim globalleşmiş globaller, Avrupa ile eşzamanlı hapşırır.. Kürt meselesi.. Efendim Avrupa ulus devleti aştı artık.. Lütfen fosil kalıp, direnmeyin.. Kıbrıs.. Çok rica ederim.. 30 yıldır nasıl aynı kaldığınızın farkındasınız siz de?.. Fosillik değil mi bu ama? Yabancı yatırımcıyla özelleştirme, güzelleştirme: Tüh tüh tüh.. Yoksa yine mi karşısınız? Siz bu kafayla olsa olsa Avustralya'da kanguru olursunuz.. Hah hah hah..
Fazlası var eksiği yok.. Avrupa'nın bir kararına itiraz etmeye kalkanı, mindere yeni çıkmış, tıfıla benzetiyorlardı alimallah.. "Yoksa, borsanın dibi görüp, doların patlamasını mı istiyorsun? Neee.. Utanmıyor musun memlekette kriz yaratmaya?" Avrupa'ya sual edenin, Yüce Divan'da vatana ihanetten yargılanması hani neredeyse an meselesiydi.. Dün Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin büyük dairesi son kararı verdi: Ne diyor Avrupa'nın yüksek mahkemesinin en büyük dairesi: "Türkiye'de aşırı siyasi hareketlerin varlığı ve bu hareketlerin kendi dini sembolleri ve dini kurallara dayalı bir toplum dayatma isteği gözardı edilemez.."
Söyleyin ne yapacağız şimdi? Yoksa beraber hapşırdığımız, uğruna can verdiğimiz Avrupa'ya karşı mı çıkmayı aklınızdan geçiriyorsunuz? Sakın yapmayın! Hani İngilizlerin söylediği gibi Don't dare to do it!.. O zaman size şöyle söylerler olacakları.. Bir, döviz patlar.. İki, borsa çöker.. Üç, döviz rezervleri boşalır.. Dört, yabancı sermaye ürker, korkar ve kaçar.. Beş, yeni gelecekler, arazi şartlarına uyar.. Altı ekonomik kriz kapıyı çalar.. Yedi işsizlik patlar.. Sekiz yoksulluk artar.. Dokuz Türkiye 30 yıl geriye gider.. On ve son: Anlayacağınız ölür gideriz.. Bunların hepsini sayıp söylemediler mi?..
Bir de; Siz bu türban yasağına karşı çıkarsanız.. Türbanla, başörtüsü aynı şey değil diyen Avrupa mahkemesini hiçe sayarsanız.. Devlet adına imzaladığınız anlaşmaları, çöpe atıyorsunuz demektir ki.. Kıbrıs'ta, Annan Planı'na "Evet" diyen Türkiye.. Ermeni soykırımını tartışmaya ve incelemeye açan Türkiye.. Kürt sorununu kabul edip, televizyondan Kürtçe yayın yapan Türkiye.. Hele hele.. Resmi dairelerde Atatürk'ün resimlerinin indirilmesini, Avrupa uğruna tartışan Türkiye.. Sırf türban yüzünden Avrupa'dan dışlanmış olur ki.. O zaman adama sorarlar: Acaba, yukarıdaki konular türban meselesinden daha mı az önemlidir? Mesela Atatürk'ün resimleri.. Ya da Kıbrıs'ın Türkleri.. Yoksa sizin için tek konu türban mıdır?
Neyse üzüntüm o değil.. Bizim Nazlı Ilıcak geçenlerde televizyonda şık bir türban takmıştı.. Olan o türbana oldu.. Nazlı Hanım'ın da Lozan'ında okuduğu Avrupa, "Hop" dedi. "Türban bir başörtüsü değil.. Siyasi İslam'ın sembolü" Aşağı türüksen sakal... Yukarı tükürsen bıyık... Aşağı tükürsen türban... Yukarı tükürsen Avrupa... Ben de merak ediyorum... Kıbrıs'ın Türkleri mi?.. Atatürk'ün resimleri mi? Yoksa illaki türbanlı üniversite mi?.. Hangisi... Hangisi daha önemli?..
|