 |  |
 |
|
Şemdinli'de bombayı kim patlattı!
Dün Muharrem Sarıkaya'nın yazısını okurken, okuduklarıma inanamadım.
Sarıkaya'nın anlattıklarını özetle aktarıyorum: " Mehmet Ağar DYP Genel Merkezi'ndeki makamında otururken telefon çalar. Sekreteri, Şemdinli'den bir polisin aradığını belirtir ve telefonu aktarır. Telefondaki polis memuru Şemdinli'de ateş altında kaldıklarını anlatmaktadır. Arkadan da çatışma sesleri duyulmaktadır. Polis memuru ölmek üzere olduklarını, şehit düşmeleri halinde cenazelerine Ağar'ın sahip çıkmasını istemektedir. Mehmet Ağar 'Hemen ilgilileri arayıp yardım gönderilmesini sağlayacağım' der." Bu okuduklarıma inanamadım. Şemdinli'de ateş altında bir polis DYP Genel Merkezi'ni arayıp yardım istiyor. Şemdinli Emniyeti'ni değil, Emniyet Genel Müdürlüğü'nü değil, Jandarma Komutanlığı'nı değil, DYP Genel Merkezi'ni arayıp yardım istiyor.
İşin daha da garibi Şemdinli'de polislere yönelik böyle bir saldırı olduğu yolunda bir rapor da yok.
Şemdinli'de gerçekten olanlar ise daha da garip. Birileri gelip eski bir PKK'lıya ait olduğu iddia edilen bir dükkanı bombalıyor. İddialara göre bu işi yapıp kaçanlar karakola sığınıyor.
Bu durum üzerine kentte küçük çaplı bir isyan meydana geliyor. Bombalama işini gerçekleştirenler otomobillerini bırakıp kaçıyor ve galeyana gelen halkın tahrip ettiği otomobilde başka bombalar ve Keleş'ler bulunuyor.
Ve hepsinden daha vahim ve garip olarak, Jandarma'dan da, Emniyet'ten de Şemdinli'de olanlar hakkında tek bir açıklama gelmiyor.
Ne ahalinin iddialarına karşı bir açıklama, ne de eylemi yapanlarla ilgili bir bulguya dair bir açıklama.
Görünen o ki, birileri Türkiye'nin gidişatından hoşnutsuz. Bir kargaşa ortamı başlatılmak isteniyor.
Ve "sessizlik" bunu isteyenlerin ekmeğine yağ sürüyor.
Provokatör veya değil, bu işin sorumluları bulunmaz ise Güneydoğu'da gerilim tırmanır.
Not: Son dönemde Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da Şemdinli'deki benzeri pek çok olay ardı ardına patlamaya başladı. Birileri fitili ateşledi, fitile basıp söndürmezsek, sonunda bombayı patlatacak.
|
