Çuvaldızı kendimize
2012 Avrupa Şampiyonası'nı düzenleme oylamasında geçtiğimiz hafta büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştık. Seçim için ele alınan hiç bir kriterde ilk üç dışında olmadığımız gerçeği, haksızlığa uğradığımızın kanıtıydı. Stadyum, ulaşım, güvenlik. Tüm kriterlerde iyiydik. Cumartesi gününden bu güne yaşadıklarımız ise bir kez daha gösterdi ki biz aslında en önemli kritere sahip değiliz. Biz sporu bilmiyoruz, sporu özümsememişiz. Biz sporu sevmiyoruz. Biz yalnız ama yalnız yenmeyi seviyoruz. Belli ki toplumsal ezilmişliğimizi bu şekilde törpülemeye çalışıyoruz. Kendi ayıbını örtmeye çalışan kulüp veya federasyon yetkilisi, amigo yorumcular tarafından iyice ajite edilerek stadyumlara dolduruluyor "Başka yolu yok" diye de bağırıyoruz. İşte gördük başka yolu da varmış! 2012 için Türkiye'yi ilk üçe sokmayanlara şu son dört günde yaptıklarımızla müthiş bir koz vermiş olduk. İşin en vahim tarafı da fanatik davranışlara devletin de uçak körüğünden başlayarak ortak olması. İnanın bu tablo her platformda önümüze konulacak. Biletli seyirciyi coplatarak dışarı attırtan bir vali ve emniyet müdürüne sahip şehirde maç sonrası koridor kavgasında sporcunun hastanelik olması aslında şaşırtıcı olmamalı. Maç sonrası bir yorumcu "Galip sayılır bu yolda mağlup" dedi. Ben de son 4 gündür yaşananları, yazılanları, yapılanları düşününce, katılma hakkını kazansaydık bile, "Mağlup sayılır bu yolda galip" diye yazacaktım. Teknik anlamda bakarsak; ilk maçın hatalarını kapatmak için müthiş mücadele ortaya koyduk ancak başaramadık. Bunlar futbolun içerisinde olan şeyler. Alpay'ın hatası, Hakan'ın yaşı, Terim'in 11 tercihi, tüm bunlar tartışılır, hata varsa düzeltilir, ders alınır. Ama kitlelerin duygularını yarattığımız bu ortam üzerimizde her zaman kara leke olarak kalır. Bir an için arkanıza yaslanın ve düşünün 2002 deki büyük başarının arkasından federasyonu, medyası, sporcusu ile yaşadıklarımız, yaptıklarımızla karnemiz nasıl? 3 yılda 3. antrenörle devam etmemiz, gençleri bir türlü monte edemememiz, Hakan Şükür polemiği ile geçen günlerimiz, şike skandallarımız, önce mafya sonra da iktidar gölgesinde federasyon seçimlerimiz, hakem spekülasyonlarımız, iki takım taraftarını bir araya getiremememiz, anlı şanlı başkanlarımızın sokak ağzıyla dalaşları... Bu listeyi uzatmak mümkün. Tüm bunları düzeltmeden lütfen bir şampiyonaya gitmeyelim. Gitmeyelim ki başarısızlıkların, hataların üzeri örtünmesin. Seyircimizin de çok para ödeyenine, promosyon olarak gelenine bakmayıp, Alpay'ın 20 saniyede yaptığı penaltıyı spor içinde bireysel hata olarak algılayabilecek ve onu ipe çekmeyecek ama maç sonrası rakibine giriştiği için yine onu affetmeyecek bir seviyeye gelmesine çalışalım. Fatih Terim iğneyi hakeme batırıyor ama önce hep birlikte çuvaldızı kendimize batıralım. Neyi doğru yaptık ki!
|