Daha az borçlanmanın sonucu tek haneli reel faiz
Son bir kaç gündür Hazine ikinci el piyasa faizleri yüzde 14'ün altına indi. Son yapılan ihalede de faiz yine yüzde 14'ün altında çıktı. Bu oranlar tarihi düşük düzeyleri gösteriyor. Oranların son günlerdeki gerilemesinde küresel likidite ve risk alma iştahının yanısıra stopajsız bono alma isteği de etkili oluyor. Ama bundan önce de faizlerin genel yönü düşüşü gösteriyordu. Sadece nominal faizler değil, reel faizler de öyle. Bitişikteki tabloda Hazine'nin ihaleler yoluyla iç borçlanmaya ağırlık verdiği 1984 sonrası veriler yer alıyor.
Faizlerde düşüş Tablodan dikkati çektiği gibi, kamu kesimi borçlanma gereği Türkiye'de uzun yıllar yüksek düzeylerde seyrettikten sonra son üç yıldır hızla geriledi ve bu yıl itibariyle neredeyse sıfırlandı. 2005 yılı borçlanma gereğinin yüzde 0.9 düzeyine inmesi bekleniyor. Bunun da ötesinde, gelecek yıl kamu borçlanma gereği eksi yüzde 0.7 düzeyine gerileyecek. Yani kamu kesimi net bazda borçlanmayacak, net borç ödeyecek konuma gelecek. Bunun faizler üzerindeki etkisi ise çok açık. Hemen bitişikte yer alan reel faizler de, enflasyonun ardından tek haneli rakamlara gerilemiş durumda. Bu yıl için iskontolu ihalelerde gerçekleşecek faizin ortalaması yüzde 15.9 olarak tahmin edilmiş. Yüzde 8'lik tüketici fiyat enflasyonundan arındırıldığında yüzde 6.7'lik bir reel faize denk geliyor. Bu yıl yüzde 15.3 olacak ortalama faizin gelecek yıl yüzde 12'ye ineceği ve enflasyonun yüzde 5'e ineceği varsayıldığında reel faiz yüzde 6.6'ya düşüyor. Enflasyondaki yukarı yönlü şaşma ise reel faizi yüzde 6 civarına, hatta altına indirebilir. Reel faizin bu durumu, geçen yıla göre yarı yarıya gerilemeyi işaret ediyor. Bunun yanında reel faiz, 2000 yılı hariç 1990 sonrasının en düşük düzeyine de geri dönmüş oldu.
Borçlarda düşüş İç borç stokunun milli gelire oranı da yüzde 70 düzeyinden yüzde 50'nin altına doğru geriliyor. Gelecek yıl kamu borçlanma gereğinin eksiye geçmesiyle borç stokundaki azalma daha da hızlanabilir. Tabii reel faizlerdeki düşüşler de stoku azaltıcı etki yapıyor. Kamu net borç stokunun milli gelire oranı ise bu yıl için yüzde 59.5 düzeyinde beklenirken, gelecek yıl için de yüzde 56.5 düzeyi hedefleniyor.
Özelleştirme geliri Bu yıl gerçekleştirilen büyük özelleştirmelerin boyutu 20 milyar dolara vardı. Bunun parası bu yıldan itibaren gelecek ve sonraki yıllar kademeli şekilde Hazine'nin kasasına girecek. Eğer bu para iç borç stokunu azaltmakta kullanılırsa kamunun borçlanma gereği ile borç stoku daha düşecek. Diğer koşullar aynı kalmak şartıyla tabii faiz oranları da bu duruma düşüşle cevap verebilir.
Yüzde 6.5'un önemi Hükümetin mali disiplini sıkı tutması sonucu enflasyon ve büyümeden sonra üçüncü ana sorunda da son üç yıldır ciddi iyileşmeler sağlandı. Gerçi henüz iç borçlanmanın vadesi kısa, yaklaşık üçte biri döviz üzerinden ama geçmişe göre bir hayli mesafe katettiğimiz, Hazine ihaleleri ile hop oturup hop kalktığımız günleri geride bıraktığımız, borçları çok daha kolay çevirdiğimiz bir gerçek. Yüzde 6.5 faiz dışı fazlanın elbette ekonomiye bir maliyeti var. Ama kamu kesiminde mali disiplinin en büyük yararlarından birini, iç borç sorununun çözümünde katetdiğimiz yol ortaya koyuyor.
Sonuç "Sonuçlara dikkat eden tehlikelerden uzak olur" Hazreti Ali
|