kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Otomobil
    Detaylı Arama
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Prof. Dr. Aydin Ayaydin @ SABAH
 

Yeni bankacılık kanunu neler getirecek?

Türkiye, piyasa ekonomisine diğer ülkelerden oldukça geç başladığı bilinen bir gerçek. Gerek yasal düzenlemelerin ve gerekse piyasa ekonomisinin temel kurumlarının oluşmasının başladığı tarih 1980'li yılların ilk yarısını işaret etmekte. Ülkemizde finansal sektörde bankalar hala çok yüksek paya sahip olduklarından bankalar kanunu özel bir önem taşıyor. Yakın dönemde bankacılık sistemini çok hor kullandık. Bunun en önemli göstergeleri yüksek enflasyon, dolarizasyon, banka aktiflerinin hazine kağıdı ağırlıklı olması, banka sahibi olmaması gerekenlere banka izni verilmesi, sahiplik- kredi ilişkisinin riskleri büyütmesi, denetime ilişkin kararların alınamaması, sağlıksız yapılanmaya göz yumulması ve ekonomide yaşanan istikrarsızlıklar banka sisteminin sorunlarının taşınamaz hale geldiği dönemlerde dahi bankaların çok yüksek kârlılıkla çalıştığı yanılgısı içinde zararı büyüten yanlış kararların da verilmiş olması.

Kanunla sorunlar çözülmüyor
Sorunların daha fazla ertelenmesinin mümkün olmadığı 1990'lı yılların sonuna doğru açıkça görüldü. Bu çerçevede banka sisteminin yeniden yapılandırılmasına yönelik çok önemli kararlar alındı. Bankalar kanununda kapsamlı bir değişiklik yapıldı. Ne varki sonradan da anlaşıldığı gibi kanun değiştirmek sorunun çözümüne çok fazla katkı sağlamadı. Nitekim 1999 yılından sonra bankalar kanununun kısmen veya kapsamlı olarak 8 kez değişikliğe uğramıştır. Bankacılıkta en önemli karar, mali yapısı düzelemeyecek durumda olan bankaların sistem dışına çıkarılması oldu. 2001 yılında yaşanan krizin de etkisiyle durumu daha da bozulan mevduat bankaları Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna (TMSF) devredildi. Sorunlu bankaların ekonomiye faturası oldukça yüksekti. Sorunlu bankaların en sorunlusu kuşkusuz İmar Bankası olmuştur. Çünkü İmar Bankası'nda yaşanan, hem Türkiye'de hem de dünyada bu güne kadar yaşanan olaylardan çok farklıdır.

İmar Bankası için çıkarılan yasa
Dolayısıyla bu bankada yaşananların Türkiye'de banka sistemine mal edilmesi yanlıştır. İmar Bankası olayı banka sistemine ve bankalar kanununa damgasını vurmuş, bu gidişle bir süre daha etkilemeye devam edecektir. Kriz döneminde bankacılık kesiminde yaşanan bu olaylarda sapla saman birbirine karışmıştır. Ekonomik krizin etkilerinden likidite krizi yaşayan bazı bankalarda ne yazık ki aynı kefeye konulmuştur. Ayrıca İmar Bankası için çıkarıldığı tartışılan 5020 sayılı kanunun da Anayasa'ya ne kadar uygun olduğu tartışılmalıdır. 1 Kasım 2005 tarihinde yürürlüğe giren Bankacılık Kanunu bu etkinin derin izlerini taşımaktadır. Bankacılık Kanunu'nun gerekçesinde Avrupa Birliğine (AB) uyumun hedeflendiği belirtilmektedir. Geçmişte Meclis'in çalışma koşulları ve zaman kısıtı nedeniyle maddeleri iç içe geçen kanun şimdi daha düzgün hale getirilmiştir. Bu da olumludur. Daha önce yönetmeliklere bırakılan bazı düzenlemeler kanuna alınmıştır. Bankacılık sisteminin sorunları BDDK'yı da etkilemiş, BDDK'nın yoruma dayalı kararları ağır bir denetim ve sorgulamaya tabi tutulmuştur. Bu doğru bir yaklaşım değildir. Çünkü BDDK kurulduğunda dağ gibi sorunları da kucağında bulmuştur. Aslında bankacılık kanununun bir çok alanda BDDK'yı yetkili kılması ve alt düzenlemelerin BDDK tarafından yapılmasına imkan verilmesi gerekirdi.

BDDK'nın bağımsızlığı sağlanmalı
Konu BDDK'den açılmışken BDDK'nın yapısına ilişkin getirilen değişikliklerden söz etmek istiyorum. Bana göre BDDK son dönemde yapılan reformları en önemlisidir. Banka faaliyetlerinin denetlenmesinin bağımsız bir kuruma bırakılması, etkinliğin ve denetim sonuçlarının doğru kararlara dönüşmesini sağlayacaktır. Ancak sektörde geçmişten gelen sorunlar gün yüzüne BDDK'nın yeni kurulduğu bir dönemde çıkınca fatura BDDK'ya kesilmeye çalışılıyor. Budoğru değildir. Tersine BDDK sorunların çözümünde iyi niyetli bir gayret içindedir. Bankacılık sisteminin sağlıklı çalışması ve denetimin etkin yapılması için BDDK'nın bağımsız olması ve etkin çalışması sağlanmalıdır. Bunu yapmanın yolu basittir. Uluslararası benzer kuruluşların çalışma esasları ve yapılanmaları örnek alınmalıdır. Bankacılık Kanunu, bankaların faaliyetlerinin tanımlanması, özkaynak tanımı, risk sınırları, risk yönetimi gibi alanlarda uluslar arası standartlara önemli ölçüde yaklaşmıştır. Burada dikkat edilmesi gereken önemli konu, uyumun sektörde ve ekonomide sıkıntı yaratılmaksızın geçiş yapılmasıdır.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 İtalyanlar'ın çıkarması ne amaç taşıyor?   / 26-11-2005
 Egeli sanayiciler çimento kartelini TBMM gündemine taşıdı   / 25-11-2005
 Korkut Özal AK Parti'nin sözcüsü mü?   / 24-11-2005
 BJK'nın ağırlığına yakışmıyor   / 22-11-2005
 Bu pazar seçim olsa sonuç ne olur?   / 20-11-2005
 Baykal'ın da gündeminde çimento karteli vardı   / 19-11-2005
 Kurul mu, kurum mu?   / 18-11-2005
 İMKB detaylı savunma için ek süre istedi   / 17-11-2005
 Özel güvenlik sistemi masaya yartırılmalı   / 15-11-2005
 Prof.Dr.Göksel Kalaycı nasıl öldürülür?   / 12-11-2005
GAZİ ERÇEL
Merkez Bankası'nın zor kazanılan bağımsızlığı
Önce bir...
Prof. Dr. AYDIN AYAYDIN
Yeni bankacılık kanunu neler getirecek?
Türkiye, piyasa...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu