kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Otomobil
    Detaylı Arama
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    İşte İnsan
    Sinema
    20. YILA ÖZEL
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Lutfi Mete @ SABAH
 

ABD veya Moğol icazeti

Kâğıt üzerindeki verilere göre bu yıl görev süresi dolacak olan Genelkurmay Başkanı Özkök'ün yerine gelmesi beklenen Kara Kuvvetleri Komutanı Büyükanıt'ın 11 Aralık'ta ABD'ye yapacağı ziyaret bazı yayın organlarında birtakım ima ve göndermelerle mercek altına alındı. Mesela bir internet sitesi 'Farkında mısınız, Genelkurmay Başkanı Adayımız da ABD'ye gidiyor' başlığını atarken kimine masumca, kimine muzırca görünecek bir başlık kullanarak şöyle demeye getiriyor:
- Amerika'dan icazet alma geleneği sadece siyasilerimize özgü değildir.
Hatırlanacağı üzere Korkut Özal 'santrfor Erdoğan'ın bireysel antrenman hocası' havalarında Özkök'ün görev süresini uzatma tavsiyesinde bulunmuştu. Kendinden menkul kerametlerinden birini daha lütfeden hazret böylece 'kağıt üzerindeki askeri düzenekler' hakkında soru işaretleri üretmişti.
Büyükanıt Paşa'nın ABD ziyaretini kurcalayanlar Özal'ın bu keramet deneyi üzerine ortaya çıkan ince kargaşanın ayrıntılarına girmeye başladılar:
- Özal hem hükümete, hem de Amerika'ya yakın bir isim olarak bilindiğinden, Büyükanıt'ın devre dışı bırakılmasını Washington'un istediği yorumları da yapıldı. Ancak Büyükanıt, 11 Aralık'ta ABD'de olacak. 4 günlük ziyaret programıyla ABD'ye davet edilen Büyükanıt üst düzey temaslarda bulunacak ve neo-con (yeni muhafazakar) düşünce kuruluşu American Enterprise Institute'daki (AEI) konferansla görüşlerini dile getirecek. AEI'nın önde gelen ismi Michael Rubin de Büyükanıt onuruna bir akşam yemeği verecek. AEI'daki konferans önemli çünkü orada gerçekleşecek soru-cevap faslı Kara Kuvvetleri Komutanı'nın pek çok konudaki görüşünün öğrenilmesini sağlayacak.


İyi güzel de, acaba bu tür temasları ne kadar erdemli ve tutarlı biçimde sorguluyor ve değerlendirmeye çalışıyoruz?
Herkese aynı derecede kuşkucu yaklaşabiliyor muyuz? Sözgelimi dün seçim öncesinde veya sonrasında ABD'ye gittiği için filanca siyasetçiyi 'hariçten icazetli, uşak, vatan haini' gibi yaftalarla lanetlemişken, bugün dünya görüşü bize biraz daha yakın feşmekan siyasetçinin aynı tezgahtan geçişini çok daha yumuşak ifadelerle mi yansıtıyoruz?
Açıkçası böyle bağlantıları sorgulayan yayıncılık her zaman özgür ve bağımsız düşünce örneği olmayabilir.
Onuruna pek düşkün (?!) bir toplum olarak bu 'ikbal yolunda ABD eşiğini aşındırma' geleneğini, adamımıza ve o anki duruşumuza göre eleştiriyor, veya anlayışla karşılıyoruz. Giden siyasetçi veya bürokrat bizim eğilimimize yakınsa görmezden geliyor, onu yapamazsak yumuşatıyoruz:
- Ne yapalım, ABD dünyanın efendisi, ona sormadan bu işler olmuyor.
Yok eğer oraya giden siyasetçi veya bürokrat hoşlanmadığımız biriyse öküzün altındaki en gizli buzağıları bile görüp gösterebiliyoruz.
Aslında bu durum çok da yadırganacak bir dünya ve siyaset hali değildir.
Yüzlerce yıl önce Moğol dalgası bizi vurduğunda da aynısını yaşamıştık.
Anadolu Selçuklu Devleti bağımsızlığını yitirdikten sonra zayıf sultanlar ikide bir Moğol hükümdarının ayağına çağrılır, kimi gider, kimi de mazeret uydurup yerine bir adamını yollardı. Hele sultanların adamları -üst düzey idareci kesimi- birbirleriyle yarışarak Moğol merkezinden icazet koparmaya koşarlardı. Tabii bu 'ikincil ülkenin birincil adamı olma hevesi' Moğol'u büsbütün şımartırdı. Değil en büyük kağanları, sıradan kumandanları dahi parasız kaldıklarında askerleri ile Anadolu'ya şöyle bir uğrayıp ceplerini doldurarak dönerlerdi.
O zamanın ABD'si Moğol imparatorluğu idi.
O zamanın IMF'si de Moğol yağmacılık sistemi.
Bugün IMF 'orayı benim için özelleştir' diye emrettiğinde nasıl 'baş üstüne' diyorsak, Cengiz'in çocukları veya komutanları da 'yolla bana yüz bin altın' dediğinde akan sular duruyordu.
Biz de Osmanlı ile alemin efendisi iken her yerdeki ikincil iktidar heveslisinin kıblesiydik.
Dünya dedikleri fırıldak budur.
Dün ile bugün arasındaki fark esasta değil, ayrıntıdadır.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Şu feleğin işine bak   / 05-12-2005
 Susurluk Don Kişot'luğu   / 02-12-2005
 'Bağlanın ve bekleyin gelip sizi öldüreceğim'   / 01-12-2005
 Üstü de nifak, altı da   / 29-11-2005
 STK mı güçlü, atom mu?   / 28-11-2005
 Sezer'in ikiyüzlülüğe direnişi   / 25-11-2005
 TRT 'Yurttan Sesler' yazısı   / 24-11-2005
 İsviçre'den TC'ye 'sivil' goller   / 22-11-2005
 Olmayana ergi siyaseti   / 21-11-2005
 Erdoğan ne demek istedi?   / 18-11-2005
YILMAZ ÖZDİL
Atatürk buraya yumruk havaya
İddia şu:
"Atatürk...
ALİ KIRCA
Hakkâri'de beş mevsim...
Ülkemin her yerinde dört mevsim...
MELİHA OKUR
KDV en fazla üç puan inebilir
Siyasetçi ve bürokrat,...
ÖMER LÜTFİ METE
ABD veya Moğol icazeti
Kâğıt üzerindeki verilere göre bu...
FATİH ALTAYLI
En önemli konu başsız başladı
Türkiye'nin en kısa...
UMUR TALU
Aklımızın bir yeri
Geçenlerde küçük bir haber şöyle bir...
ERDAL ŞAFAK
Kadınsız demokrasi
Yüce Atatürk'ün öncülüğüyle...
'Asın bizi'
Yine Saddam davası yine şov... Konuşma hakkı verilmeyen avukatları...
'Biz Avrupalılar'ı da saldırıdan koruduk'
ABD Dışişleri Bakanı Rice, CIA'nın yasadışı tutuklamaları ve gizli...
Provası olsun
Provası olsun
F.Bahçe, bu yıl UEFA finalinin oynanacağı Philips Stadı'na, UEFA...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu