Şoförüne aşık kadın...
"Kadın aşık olmaz... Kadın uygun adamı bulur... Uygun adamla beraber olur... Gençlik yıllarında okul basketbol takımının yakışıklı kaptanıdır bu adam... Sonraki yıllarda geleceği parlak bir genç... 30'lu yaşlardan sonra ise, paralı, pullu, rahatı yerinde ve konforlu bir adam... İster kel ister göbekli olsun farketmez... Siz hiç şoförüne aşık kadın gördünüz mü?.. Oysa sekreterine aşık yüz binlerce erkek örnek vardır..." Kadının aşık olamayacağını, kadın gibi cin bir zekanın aşk gibi çok masum bir şeye uygun olmadığını Fatih Aksoy söylüyor... Hani Aysu Kayacı'yla beraber olan yapımcı... Hani yıllarca televizyon programlarının altına imza atarken, kimsenin tınmadığı, Aysu Kayacı'yla birlikte olunca, kameraların sinema, lokanta, bar hatta kebabçı çıkışı yakalamaya çalıştıkları adam... Hani Emre Aşık'tan ayrılan Aysu Kayacı'yla birlikteyken, kameralara kızıp, "Söyleyecek bir şeyim yok arkadaşlar, bizi soytarıya çeviriyorsunuz" diye sinirlenen adam... - "Kadın aşık olmaz... Kadın uygun adamı arar... Siz hiç şoförüne aşık kadın gördünüz mü?.. Oysa sekreterine aşık yüzbinlerce erkek örnek vardır..." İddialı... İddialı olmanın ötesinde fazlaca maddeci bir söz... Öyle mi gerçekten?.. Ondan mı aslında hayattaki ilk kadın olan anneler hep oğullarına "Oğlum o kız sana uygun değil" derler?.. Onun için mi hep oğlanların aklı bir karış havadadır?.. Romantik ve uçarıdır?.. Bir türlü uygununu bulamaz... Yoksa aşk kadın zekasına hakaret edecek derecede masum bir şey midir?.. Yoksa kadın aşık olacak kadar masum değil midir?.. Hayatta aşk, erkeklerin romantik bir hülyasından mı ibarettir?.. Bunu söyleyen, aşkı bu derece mahkum eden Fatih Aksoy zaten bir daha aşık olmayacağını tescil etmekte değil midir?... Güzeller güzeli, genç sevgilisi Aysu Kayacı'nın da kendisine aşık olmadığını, sadece uygun duruma uygun bir adam seçtiğini söylemiş olmakta değil midir?.. Bu durum onu rahatsız etmemekte midir?.. Ne enteresandır... Önceki gece tesadüfen karşılaştığım Körfez restoranının sahibi Cem Salur'un, günlerdir gazetelere manşet olan eski eşi Nalan Hanım da aynı şeylerden söz etmiyor muydu?.. Zengin eşinin, 20 yaşındaki Ukraynalı hizmetçiyle aşk yaşadığını görüp, eski kocasıyla, 20 yaşındaki hizmetçi kızın kendi, çocuklarını yeni aile ortamında sinemaya götürdüklerini öğrendiğinde, sinemayı basıp çığlık atması bu durumu anlayamamasından değil miydi?.. - "Reha bey ayrıldığım kocamın ne yaptığı, kiminle beraber olduğu umurumda değil... Ancak benim çocuklarıma 20 yaşındaki Ukraynalı hizmetçi annelik yapamaz..." dediğinde, bir kadının hiçbir zaman düşmeyeceği bir uygunsuz durumu mu anlatmak istiyordu?.. Körfez Restoran'ın sahibi kocasının Ukraynalı hizmetçiyle çocukları beraber sinemaya götürecek derecede büyüyen aşkı, Fatih Aksoy'un anlattığı uygunsuz erkek aşkına bir örnek miydi?.. Nalan Hanım'ın şoförüyle bir aşk yaşaması tamamen ihtimal dışı mıydı?.. Aşk kadınların zekasıyla yaşamayacak kadar masum bir şey midir?.. Fatih Aksoy'un ima ettiği biçimde biraz da erkeklerde görülen salaklıkla karışık, aklı bir karış havada bir romantik budalalık hali midir?.. Ben aşık olduğumda kadın aşık olmamakta mıdır?.. Bu hülyaların ve rüyaların sona ermesi değil midir?.. Yoksa, Fatih Aksoy'un ve aslında çoğumuzun içinde bulunduğu çevrenin, para, güç, iktidar üçgeninde, çevresine uğramayarak budalaca buldukları bir salaklık mıdır aşk?.. Kadının uygunsuz aşkı olmaz mı?.. Uygunsuz aşka yakalanan sadece erkek midir?.. Yoksa yıllar içinde kadınlardan yediği ağır kazıklar mıdır Fatih Aksoy'u aşka karşı bu derece zalim yapan?.. Bilmiyorum... Bilemiyorum... Ama ben aşkı istiyorum... Zalimliği değil...
|