kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Otomobil
    Detaylı Arama
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Pazar Sabah
    İşte İnsan
    Sinema
    20. YILA ÖZEL
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
SÜLEYMAN DEMİREL DOKUZUNCU CUMHURBAŞKANI SABAH İÇİN YAZDI
Dünya ile kucaklaşma dönemi

1980-2000 dönemi karma ekonomiden pazar ekonomisine geçiş dönemidir. Gümrük duvarları arkasında kaynak tüketen sanayi desteklemeleri bu dönemde sona ermiştir....

1980-2000 dönemi; karma ekonomiden, pazar ekonomisine geçiş dönemidir. "dünya ile kucaklaşma" dönemidir. Dünya'da; demokrasi, insan hakları, pazar ekonomisi sloganı ile açılan ve adına 'küreselleşme' denilen çağın simgesidir. Gümrük duvarları arkasında, kaynak tüketen sanayi desteklemeleri dönemi kapanmıştır. Bütün ümit 'demokrasi, insan hakları ve pazar ekonomisine iyi sarılmak'tadır. Birleşmiş Milletler tarafından Johannesburg'da eylül başında tertiplenecek olan, 'sürdürülebilir kalkınma ve yoksullukla mücadele' toplantısı, global sorunlardan önemli bir konuyu ele alacaktır. New York'ta toplanan 'ekonomik forum' ve Porto Allegro'da toplanan 'Sosyal Forum'; dünyada süregelen bir tartışmaya yeni boyutlar getirmiştir. 'Büyüme mi, bölüşme mi?' sorusu, tartışılmaya devam ediyor. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan, bir demecinde şunları söylemektedir: "Fakirler, küreselleşmenin kurbanı değildir. Problem; bunların küresel pazara dahil olmamış; çok kere, onların dışında kalmış olmalarındadır." 'London School of Economics' mensuplarından Robert Wade, "Son 20 sene zarfında küresel gelir eşitsizliği yaygın hale gelmiştir. Küreselleşmenin savunulması kafi değildir. Uluslar arası kuruluşların dünya ekonomisi ile daha çok bütünleşmesine gerek vardır" demektedir.

ULUS DEVLET'İN YAPACAĞI İŞLER
Küreselleşme karşısında, Ulus-Devlet ne yapmalıdır? Ulus-Devlet'in yapacağı başlıca şeyler şunlardır:
1) Özel sektörü, ekonomik büyümenin temel motoru haline getirmek.
2) Enflasyon oranını düşük tutmak.
3) Fiyat istikrarı sağlamak.
4) Devlet bürokrasisini küçültmek.
5) Bütçe fazlası sağlamasa bile, olabildiğince dengeli bir bütçe yürütmek.
6) Kotalardan ve tekellerden kurtulmak.
7) İhracatı arttırmak.
8) Kamu iktisadi teşebbüslerini özelleştirmek.
9) Sermaye piyasalarını serbestleştirmek.
10) Para birimini konvertibl yapmak.
11) Ülke içindeki rekabeti olabildiğince arttırmak üzere, ekonomiyi devlet düzenlemelerinden arındırmak.
12) Kamusal yolsuzlukları sübvansiyonları ve rüşveti olabildiğince azaltmak.
13) Bankacılık ve telekomünikasyon sistemlerini özel mülkiyete ve rekabete açmak. Ulus-Devletleri'nin bağımsızlık ve egemenlik kavramlarının, dayanışma, barış içinde beraber yaşama işbirliğiyle birlikte nasıl anlamları gerektiği, bir evrime tabi olmuştur. Avrupa'da AB, Kuzey Amerika'da Nafta, Latin Amerika'da Mercosur, Uzakdoğu'da Aseian, Apec gibi, bölgesel işbirliği kuruluşları da faaliyet halindedir. Dünya Ticaret Örgütü (WTO), OECD, KEİ, İCÖ (İslam Konferansı Örgütü) gibi benzeri kuruluşlar da buna eklenecektir. Görülüyor ki, 21. Yüzyıl'ın başında, insanlar, gerek barışı koruma, gerek küreyi koruma, gerek ise, yoksulluğa karşı mücadele etmek için, önemli gayretlerin içine girmişlerdir. "Küreselleşme" budur. Dünya ülkeleri, sınır tanımayan sorunların bilincine ve farkına varmışlardır. Dünya nüfusu, asrın başında, 2 milyar iken, sonunda 6 milyara yaklaşmıştır. İnsanoğlu, yerküre için en büyük tehdittir! Yerküreyi tüketebilir ve her şeyin sonu olur. Yerküre, bu kadar insanı, daha şimdiden besleyememektedir. Bütün sorunların kökünde nüfus artışı vardır. Göç, şehirlerin kalabalıklaşması, hatta terör, hep hızlı nüfus artışının neticeleridir.Dünya, bir "yoksulluk sorunu" ile karşı karşıyadır. Yetmiş ülkenin, adam başına GSMH'si 20 yıl evvelden daha azdır! Bir milyar insan, günde bir dolardan daha az kazanca sahiptir. Dünya nüfusunun yarısı ise iki dolardan aşağı gelire sahiptir. Dünya nüfusunun önemli bir kısmı, eğitimden ve sağlık hizmetlerinden mahrumdur. 1 milyar insan içecek temiz sudan, 2 milyar insan da ticari elektrikten mahrumdur. Terör, uyuşturucu, kaçakçılık, bulaşıcı hastalıklar insanların müşterek sorunları arasındadır. Çağımız, bilgi ve enformasyon çağıdır. Doğrudur! Yalnız; "Daha çok refah, daha köklü barış ve daha kalıcı ve sürekli istikrar çağı" nasıl olacaktır? 'Herkes için refah' Nasıl sağlanacaktır? Esas sorun budur! Türkiye, henüz, çağın gidişatına, gerektiği gibi uyamamıştır! Hala; devletçiliğin, merkeziyetçiliğin, kırtasiyeciliğin ve çok ağır işleyen karar mekanizmasının baskısı altındadır. "Daha iyi işleyen bir Devlet...Daha iyi işleyen bir ekonomi... Daha iyi işleyen bir demokrasi." Her ülkenin olduğu gibi, Türkiye'nin ihtiyacıdır. Türkiye, ne kadar kısa zamanda Devlet'i, ticaretin, finansın ve sanayiinin içinden çıkarır bu işleri, müteşebbislere bırakırsa ve Dünya ile ne kadar çok işbirliği içine girerse ve her alanda rekabeti başarırsa, o kadar çabuk kalkınacaktır! Ve, bütün bunları, "hür, demokratik sistem içinde" yapmalıdır! Şimdi, Dünya ile birlikte yeni bir çağa girdik. Bunun gerisinde kalamayız!.. Uygar Dünya'ya ulaşmaktan vazgeçmeyiz! Onunla beraber koşmaktan yılamayız! 21. yüzyılın başında, Devlet'in görevleri değişmiştir. Devlet; güvenlik, adaletin dağıtılması, eğitim, sağlık, çevre ve sosyal sorunlar ile uğraşmalı; üretim ve kalkınma hizmetlerini, girişimciye bırakmalıdır. Bunun için, insan sermayesine daha çok yatırım gerekmektedir. Güven ve istikrar, diğer faktörlerin tümünden önde gelmektedir. İyi idare ve ekonomik rasyonelite, çağın yeni talepleridir. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üye olma hevesi, sadece ekonomik sebeplere dayanamaz. Türkiye, Avrupa ve Avrupalı gibi olmalı idi. Bu da uzun yılların özlemiydi. Ve Avrupa'nın şekillenmesinde Türkiye bunun dışında kalmamalı idi. Avrupa Birliği'nde zamanla, "mallar sermaye, hizmetler ve insanlar" serbestçe dolaşacaktı... Türkiye, Avrupa Birliği'ne tam üye olacaktır! Yabancı sermayeden ve teknolojiden daha çok faydalanacak, daha çok alacak ve daha çok satacaktır. Bütün bunların başında; kendimize güvenmeye ve yüksek morale ihtiyacımız vardır!..

1 2 3 4 5
 
DİĞER EV EŞYALARI HABERLERİ
 AB'ye girmeden evlerine girdik
 Paşabahçe dünya ikincisi
 Yeni atmosferimiz kendine güven
 Beyaz eşyada liderliğe oynuyoruz
 İkiz kardeşler yine gözde
 Artık konsept ihraç ediyoruz
 Eşyalar akıllandı
 Onların savaşı bizi sevindiriyor
 Avrupa'nın üretim üssü olduk
 Ev tekstilinde 4. büyük ihracatçı ülke Türkiye
 Halının tanımını değiştirdi
 Sünger fabrikasından uzay teknolojisine ulaştık
 'Porselen' kırılma noktasına geldi
 Artık kentli olduk, şimdi tasarım ve kalite dönemi
 Şeytanın yabasından altın kaplamalı çatala
 Sokak arasından dev mobilya mağazalarına
 Şehirlerimiz 'gaz'a geldi kombi pazarı büyüdü
 Mağazada 570 adet markanın 28 bin ürününü satıyoruz
 Türk insanı evine düşkün olunca IKEA'nın gelişi hızlandı
 Her aile evi için 59 YTL harcıyor
 Hedef dünya markası olmak
 20 yılda en büyük birikim 'tecrübe' oldu
 Her 100 televizyondan 90'ı yurtdışına satılıyor
 Ev sanayiyi sırtladı
 Gümrük Birliği rekabeti artırdı sektörün ihracatı patladı
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu