kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
  » Pazar Sabah
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Paris varoş isyanını çıkartanlar özgürlükçü mü, çapulcu mu?
Paris varoş isyanını çıkartanlar özgürlükçü mü, çapulcu mu?

Fransa'ya göç edenlerin çoğunluğu bunu daha iyi ekonomik koşullar için yapmışlardı. Ancak bunların bir kısmı entegrasyonda zorlanınca kimlik bunalımına düştüler.

Fransız Devrimi'ni hazırlayan 18. yüzyıl düşünce iklimi içinde oluşan Fransız toplum modeli, siyasal olarak eşit birey-yurttaşlara dayanır. Bunların kamusal alandaki görünürlükleri siyaset aracılığıyla olur. Kişisel özgürlükler ise tamamen özel alanda yer alır. Yani insanlar kamusal alanda bir tek birey-yurttaş kimliğiyle görünebilirler. Geriye kalan tüm etnik, dinsel, kültürel vb kimlikler özel alana aittirler. Bir siyasete bürünerek görünür kılınmaları mümkün değildir. Fransa'ya göç edenlerin ezici çoğunluğu, bunu daha iyi ekonomik koşullar sağlamak için yapmışlardır, ancak özellikle Kuzey Afrika ve Sahra-altı Afrika'dan gelenler büyük toplumla entegrasyona girmekte zorlandıkları için, onların gençleri görünürlük ve kimlik bunalımına düşmüşlerdir. Bu durumda, son banliyö ayaklanmalarının da gösterdiği üzere, anlamsız ve amaçsız şiddet, görünür olmanın yolu olarak kullanılmıştır. Bu arada, Freud, Durkheim, Girard gibi yazarların gösterdikleri üzere, şiddet insanın olağan bir özelliğidir. Bunun farkına varan modern toplum, onu yasaklamak yerine kanalize etmeye uğraşır (okul veya spor rekabetleri gibi). Ancak banliyö gençlerinin doğal şiddetini kanalize edecek köken cemaatleri bir yandan çok zayıflamış, bir yandan da radikal dinci örgütler karşısında çok gerilemiş durumdadır. Radikal dinci örgütlerin yükselişinin nedeni ise, banliyönün yeni göçmen halkının kendini ifade etmek için dinden başka hiçbir kanala sahip olmamasıdır. Geleneksel önderler (aile, kanaat önderleri) kural koymaktan aciz olunca, gençlerin şiddeti genelleşmekte ve suça yönelmektedir. Bunun yanı sıra banliyölerde büyük bir heterojenlik oluşmuş durumdadır. Çeşitli kökenlerden gelen insanların çok sayıda kültürü, hayat tarzı, bakış açısı bir arada bulunmaktadır. Ayrıca klasik işçi sınıfı da yok olmuştur. Böylece zaman içinde başaranlar (uzman işçi, memur, okumuş) entegre olarak daha iyi mahallelere gitmekte, geride en başarısızlar kalmaktadır. Bu bir cins orman kanunu, gençler tarafından toplumun kendilerine karşı ayırımcılığı olarak algılanmaktadır.

İKİ KÜLTÜRE DE AİT DEĞİLLER
Bu durum toplumsal çözülmeye neden olmaktadır, bunun sonucu da gençlerin çeteleşmesi biçiminde oluşmaktadır. Gençler, yeniyetmelik ve gençlik dönemlerinde özdeşleşecekleri normları bulamamaktadırlar, bu yüzden kendilerini arzularının yönlendirmesine teslim etmektedirler. Bu kuralsızlık hali tutkuları serbest bırakmakta, böylece yasaklar da anlamını yitirmektedir. Sonuçta bu durum bir sosyalleşme krizine yol açarak, gençlerin kendilerini denetleme yeteneklerini iptal etmektedir. Aile ve cemaat denetimi yokluğu, çocukların okul dışında kalmalarının getirdiği üst kültür denetiminin yokluğu, vatan bilinci yerine mahalle bilincinin öne çıkmasının getirdiği büyük topluma ait olmanın oluşturacağı denetimin yokluğu, gençlerin Fransa'nın içindeyken Fransa'nın dışında kalmalarına yol açmaktadır. Böylece okul aracılığıyla topluma, aile aracılığıyla geleneksel kültüre ait olma olanağını ıskalayan gençler, iki kültüre de ait olmayan mikro-toplum ve mikro-kültürler oluşturmaktadırlar. Kuralsızlık ve toplumsal çözülme ile aidiyetsizlik, yalnızca tutkuları değil, çıkarları da "vahşi kapitalizm" biçiminde serbest bırakmaktadır. Suç, bu ortamlarda tüketim toplumuna ulaşmanın ana yoludur. Suçtan gelen para, ailelere ve radikal örgütlere sus payı verilmesine ve onların da bu suça ortak olmalarına yol açmaktadır. Bu arada kültürün medya aracılığıyla uluslararasılaşması ve kitleselleşmesi, kitle tüketim kültürünü egemen kılmaktadır. Banliyö gençleri, artık yalnızca haz peşinde koşmakta, büyük ideolojiler sona erdiği için, toplumu kendilerine bu hazları sağlamaktan kaçınmakla suçlamakta, bunu ayırımcılık olarak algılayarak ona hınç duymaktadırlar. Bu arada, aileler Fransız kültürüne ve toplumuna entegre olamayacak kadar kendi ülkelerinden getirdikleri kültüre saplanıp kalmış olduklarından, bu hıncı desteklemekte ve kökleştirmektedirler. Aslında göçmenler itilmemekte, onlar kendilerine bir cins kucak açmış toplumu itmektedirler, çünkü onunla bütünleşecek alt yapıya sahip değillerdir.

İŞSİZLİK SİGORTASI YETİYOR
Bu arada kitle kültürü biz'i iptal edip ben'i öne çıkartırken, farklılıkları ve kimlikleri abartarak, onları alınır satılır mallar haline getirmektedir (örneğin ezan okuyan saatler). Bu da gençlerin entegrasyonunun önünde bir engel daha olmaktadır. Clichy-sous-Bois isyanının gösterdiği üzere, binlerce araba, gözü kör bir kin sonucu yakılmamıştır. Burada çok açık bir yer altı ekonomisi mantığı vardır. Arabaları yananlar, banliyö çetelerine ait çalıntı araba pazarlarına gelmeye başlamışlardır bile. Belediye otobüsleri, banliyö halkını yeraltı ekonomisinin bağlantısı içinde tutmak için yakılmışlardır. Üç odalı eve 20 kişi yerleşen ve 16 çocuğu için aldığı yardım parasını yeterli görerek "beyler" gibi geçinen Faslı ile "işsizlik sigortası" alarak evde oturan ve iş aramayan Cezayirli de onları desteklemiştir. Fransa'daki olaylar, bizde öyle konumlandırmak istendiği gibi, bir kültürel özgürlükler mücadelesi olmanın çok uzağındadır. Göçmen veya sığınmacı olarak geldikleri ülkeden yararlanıp ama ona hiçbir şey vermek istemeyenlerin cemaatçi, kimlikçi duruşlarıyla, herkese eşit uzaklıkta durmaya çalışan Cumhuriyet ideali arasındaki sürtüşmeden başka bir şey söz konusu değildir.

Mehmet Ali Kılıçbay

DİĞER GÜNCEL HABERLERİ
 Hakkari ümitle adaleti bekliyor
 Başbakan'ın koruması da Kürtçe konuşuyordu
 Gözlerinde dünyalar gizleyen genç
 Tuna Kiremitçi'nin biten evliliğine tanık oldum
 Asyalı çocukların güzel meleği
 Etiler'e cami yolda
 Dönmeyi unutan göçmenlerin öyküleri
 Çiçek Pasajı çiçek gibi oldu
 Öğretirken kazandıran okul
 Sırat'ı geçen genç
 Fotoğraflar sonuca götürdü
 Ekstre ölüm
 Türkiye'nin içki yasağı haritası
 Mahalleli afete hazırlanıyor
 Rusya'da 10 konser verecek
 Göç sorunu bu sempozyumda
 Kredi kartı intiharları
 İtalyan Komünizmi nereye gidiyor Serçeler ve Şahinler
 130 yıllık gelenekten kalan eğitim mirası
    Pazar Sabah Yazarlar
  » Güncel
    Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
BALÇİÇEK PAMİR
Nerelere gideyim sen yanımda olmayınca
Dalıp gidiyoruz,...
MEHMET ALTAN
Guguk Kuşu İstanbul'da
Sık bitki örtüsü arasına gizlice...
ÖNCEL ÖZİÇER
Doğru formül budur
Erkekler tarafından, bir yazımda...
REFİK DURBAŞ
İzmir, gençliğimin "genç" şehri
Geçenlerde Ortaköy...
KAZIM KANAT
Heyecandan gazeteyi yaktım!
Bab-ı Ali de yaşamı öyle...
Eşi benzeri olmayan bir safkan
Eşi benzeri olmayan bir safkan
Rahşan "Bu hafta Porsche Cayenne Turbo'yu test ediyoruz" dediğinde...
Makul rüyaların otomobili
Makul rüyaların otomobili
Nasıl bir rüya: Bu rüyamızda fazla uçmuyoruz. Öyle iki...
'Seks yapmak her yaşta güzeldir'
Danimarka'da yapılan uluslararası kongrede Mick Jagger'in eski eşi...
İçkiyi severim sarhoşluğu sevmem
Bu yıl ölümünün 40. yıldönümünde andığımız usta kalem Refik Halid Karay içme...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.