kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Emlak
    Otomobil
    Detaylı Arama
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Pazar Sabah
    İşte İnsan
    Sinema
    20. YILA ÖZEL
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Erdal Safak @ SABAH
 

TÜSİAD manifestosu

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Sabancı ile Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç'un her sözcüğü özenle seçilmiş konuşmaları, öyle sıradan konuşmalar değil. Onlar dün Ankara'da daha çağdaş, daha demokrat, daha güçlü ve daha mutlu Türkiye için TÜSİAD manifestosunu açıkladılar.

TÜSİAD her zaman çağdaş ve evrensel demokrasiden, hak ve özgürlüklerin genişletilmesinden, Türkiye'yi dünyayla bütünleştirecek reformlardan yana oldu.
Ancak babalarından bayrağı devralan genç kuşak, demokrasimiz için değerli bir güvence olan bu tavrı, iktidarların ayağına basmak pahasına da olsa çok daha cesur ve kararlı ortaya koyuyor.
Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Sabancı ile Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç dün Ankara'da yaptıkları konuşmalarda bu demokratik cesaretin en somut örneklerini sergilediler. Zaten bunu üstüne basa basa vurgulamaktan da çekinmediler: "Türkiye'nin geleceğinin inşasında aktif olarak yer almakta kararlıyız. Çünkü biz bu ülke için varız."
İkisi de "Aman ne güzel, ortalık günlük güneşlik, işlerimiz iyi gidiyor, hükümet doğru yolda" cümleleriyle bezenmiş konuşmalar yapabilirlerdi. Ama onlar "AB kemendiyle siyasal, IMF halatıyla ekonomik istikrarı korumaya çalışmanın artık yeterli sayılamayacağını" haykırmak gibi zorlu bir tercih yaptılar.
Ve bu sadece iktidarı silkelemeyi amaçlayan bir çığlık değildi. Ondan öte, çok öte, iktidardan muhalefete tüm siyaset sınıfının, bürokrattan yargıca tüm devlet kadrolarının önüne yol haritası koyan bir insan hakları, demokrasi, adil ve sürdürülebilir büyüme manifestosuydu.

Ne dediler, ne demek istediler?
Peki bu manifestoda hangi talepler sıralanıyor, ne gibi çağrılar yapılıyor? Sabancı ve Koç'un satırlarını biraz da biz açarak sayalım:
* AB hevesini yeniden ateşleyin. müzakereleri kazasızbelasız sonuçlandıracak bir strateji hazırlayın.
* Türban, imam-hatip, içki, YÖK gibi takıntıları bir yana bırakın. Türkiye'yi bu tür konularla ne yorun, ne gerin, ne de imaj ve saygınlığına gölge düşürün.
* Daha çok, daha çağdaş demokrasi amacına yönelin. İfade özgürlüğünü genişletin. Yasaları anti-demokratik maddelerden temizleyin.
* Bazı yasa maddelerinin kapıdan kovulup bacadan girmesi anlayışına son verin. Kaşıkla verdiğinizi sapıyla geri almayın.
* Kürt kökenli Türk vatandaşların kültürel haklarını tanımaktan korkmayın.
* Göz boyama demokrasisinden, evrensel demokrasiye geçmemizi sağlayacak reformları yapın.
* Siyasi Partiler ve Seçim Yasaları'nı yenileyin. Temsilde adalet için barajı düşürün. İki turlu, dar veya daraltılmış bölgeli seçimi düşünün.
* Parti içi demokrasiyi getirin, siyasetin finansmanını şeffaflaştırın.
* 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ndeki ve Orhan Pamuk davası sırasında Şişli Adliyesi önündeki utanç verici sahnelerin tekrarlanmaması için güvenlik güçlerine çekidüzen verin.
* Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın örneği trajedileri önlemek için hukukun üstünlüğü, yargının gerçekten bağımsızlığı ve adil yargılanma hakkı ilkelerini adalet sistemimize yerleştirin.
* Zorunlu eğitimi vakit yitirmeden 8 yıldan 12 yıla çıkarın.
* Meslek liselerinde imam değil, nitelikli ara eleman yetiştirin.
* Üniversitelerin kapılarını imamhatip mezunlarına aralamaya uğraşacağınıza, bilgi ve teknoloji üretecek üniversitelerin altyapısını hazırlayın.
* Türkiye bu gelir dağılımı adaletsizliğiyle, bu bölgeler arasındaki gelişmişlik farkıyla bir yere varamaz. Uçurumu azaltacak politikalar üretin.
* Ve en önemlisi, sözlerizi tutun!
Manifestoyu sert bulanlar çıkabilir. Ama onlar da hüküm vermeden önce bir sorunun yanıtını aramalılar:
2005 işte geldi geçiyor. Bize bu yıla damgasını vurmuş bir tane reform gösterilebilir mi?

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Bir devi cüceye kaptırmak   / 20-12-2005
 Tehdit mi, fırsat mı?   / 19-12-2005
 Ertesi gün hüznü   / 18-12-2005
 Fotoğraftaki gölgeler   / 17-12-2005
 Kazasker'den Ombudsman'a   / 16-12-2005
 Terör ve zorunlu göç   / 15-12-2005
 Ya av olmak ya da avcı   / 14-12-2005
 İki kritik dava   / 13-12-2005
 Din, devlet, laiklik   / 12-12-2005
 Siyaseti temizlemek   / 11-12-2005
YILMAZ ÖZDİL
Gâvur İzmir...
Kürt'sen Kürt'sün, Laz'san Laz'sın,...
UMUR TALU
Çocuğu vurmayan dizini döver!
Aslında vicdanın...
FATİH ALTAYLI
Pamuk'un şeceresi
Sabah gazetesinin asansöründe...
ERDAL ŞAFAK
TÜSİAD manifestosu
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ömer...
'Dinlemedeyim'
Bush, 20 günde 6'ncı konuşmasını yaptı. Telekulak skandalı için...
Deniz uçağı böyle düştü
ABD'de içinde ikisi mürettebat 20 kişi bulunan çift motorlu bir deniz...
Birer birer tatile
Birer birer tatile
Malatya ve Galatasaray, bu seneki son maçlarını Fortis Türkiye...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu