Futbolun seçimi... Tongaya düşmek

Futbolun seçimi...

Kendisine ve fikirlerine çok inandığım arkadaşım Sayın Ahmet Çakar'ın "Fenerbahçe operasyonu" adıyla açıkladığı komplo teorilerinin ardından demeç ve gelişmeleri daha dikkatli izlemeye koyuldum. Siz okurlarıma da aynı şeyi yapmayı öneriyorum. Çakar'ın ardından 22 Aralık tarihli SABAH'taki Sayın Canaydın, Cavcav ve Hasan Doğan beylere ait eş fikirli demeçler tesadüf değilse hayli ilginçti. Bakanımız Sayın Şahin'in "Sürüden ayrılanı kurt kapar" başlıklı aynı sayfadaki ifadesi de şüphesiz bu ilginçliği artırıyordu. Ardından "Futbolun Kurtlar Vadisi" adı ile kamuoyuna duyurulan 4 önemli adamın Swiss Otel'deki toplantısı, bir hareketin varlığının habercisi gibiydi. Bu gelişmelerdeki konu direkt Fenerbahçe olmasa bile 'federasyon seçimleri ile ilgili organize bir hareket' içinde olunduğu hissediliyordu. Toplantıya katılanlar arasında Fenerbahçe'yi temsil eden kimse olmayınca da haliyle Çakar'ın tezi güçlendi. Swiss Otel'de gerçekleşen bu toplantı kimin arzusuyla yapıldı bilemiyoruz! Hangi güç bu insanları bir araya getirdi bu da meçhul! Fakat malum toplantı sonrası iştirakçilerden Sn. Haluk Ulusoy'un basına yansıyan bir cümlesi 'işin özetini' açıklamaya yetiyor: "Türk futbolunu bu hale getiren uzaktan kumandalı yönetimlerdir." İşte bu cümle başta futbol delegasyonu olmak üzere adayların 'kulağına küpe' olmalıdır.
Bence eski federasyon başkanının "Şu veya bu adaya karşıyım" mesajı vermekten çok bu tespiti yapması önem arz etmektedir.

ADAYLAR DİK DURMALI
Başkan adaylarından hangisi delegasyon harici güçlere boyun eğerse onun akıbeti de
şimdiki federasyondan farklı olmayacaktır! Bu nedenle seçilmek ve başarılı olmak isteyen başkan adayının listesi kendine ait olmalıdır. Ulusoy'un önerisi yanında zor günlerden geçmekte olan Türk futbolunun başarısı için 'taban birlikleri'nin de takdir edilecek bir iradesi mevcuttur. Bu irade başkan adayların gözünden kaçmamalıdır. Prensip olarak taban birlikleri ve delegasyon, Türk futbolunu, spora yabancı kişilerin yönetmesine karşıdır. Bu nedenledir ki şu veya bunun tavsiyesiyle kadrosuna spor kamuoyunca tanınmayan kişileri alan adaylar tepki ile karşılaşıp seçimi kaybedecektir. "Bu, dik adamdır bizi dinlemez" diyerek çizilecek senaryolar ya da delegasyonu hiçe sayarak emrivaki kadro yapma girişimleri, bunalan federasyon delegelerinde ters tepkiye neden olacaktır.
Şimdi bu koltuğa talip olan Mehmet Ali Yılmaz, Ayhan Bermek gibi isimler ya da başkaları; dik durarak futbolu bilmeyenleri kadrosuna almaz ise bu problemi çözerler.