Bol güldürüklü temaşa: Hacivat ve Karagöz
Ezel Akay, dağınık ve yer yer çok karışık bir hikayeyi öyle bir anlatmış ki... İlk sahneden itibaren yüzlerce yıl öncesine ışınlanıp, DNA'larımda farkında olmadan saklanan Osmanlı kromozomlarımın kontrolü ele almasına şahit oldum!
İmdi... Pek devletlü sayın okur; geçtiğimiz pazartesi öyle ibretlü, güldürüklü bir temaşa seyür eyledüm ki değmeyin keyfime... İnsan, Ezel Akay'ın yeni filmi 'Hacivat ve Karagöz Neden Öldürüldü?' isimli filmini seyrettikten sonra bir süre böyle konuşmaya çalışıyor. Geçen pazartesi, gazeteciler için özel bir gösterim düzenlendi. Genellikle bu tür gösterimlere gitmem ama söz konusu, yüzlerce kere izlediğim ve hatta bence ülkemizde şimdiye kadar yapılmış en iyi film müziklerine sahip olan 'Neredesin Firuze' filminin yönetmeninin yeni filmi idi.
TEKLİF BEKLEMİŞTİM Filmle ilgili aylardır çeşitli şeyler okuduk durduk. Bursa'da kurulan dev plato, Karagöz rolü için düşünülen onlarca isim (Ata Demirer'in de içinde bulunduğu bir sürü isim düşünülmüştü hatta bir ara ben bile teklif bekledim!) ve sonunda inanılmaz bir kadro ile 'motor' diyen müthiş prodüksiyon... Açıkçası filmin fragmanından çok hoşlanmamıştım. Bu nedenle galaya korka korka gittim. Çünkü bu ekibin yaptığı film kötü çıkarsa ciddi anlamda hayal kırıklığına uğrayacaktım. Sinemadaki nurlu yerimi aldım, ışıklar söndü ve 'temaşa' başladı... Ezel Akay, anlatması çok zor, dağınık ve yer yer çok karışık bir hikayeyi öyle bir anlatmış ki, ilk sahneden itibaren yüzlerce yıl öncesine ışınlanıp, DNA'larımda farkında olmadan saklanan Osmanlı kromozomlarımın kontrolü ele almasına şahit oldum. Tüm filmi tüylerim diken diken olmuş şekilde izledim.
FAL BAKTIRASIM GELDİ Ezel Akay, gerçekten de bir masal ambiyansı yaratmayı başarmış. Yakından tanıdığımız bir çok tabloyu beyazperdeye taşımış. Hele, kişisel favorim 'Kaplumbağa Terbiyecisi' isimli tablonun (Zaten bir bu tabloyu bir de Mona Lisa'yı ismiyle bilirim!) canlandığı sahne süper. Anime grubunun yaptığı 3 boyutlu cin tasarımı çok etkileyici. Özellikle osuruklu cin çok sevimli. (Keşke fragmana bu cinleri de koysalardı) Şaman kültürü öyle güzel yansıtılmış ki; insanın gidip Ayşen Gruda'ya fal baktırası geliyor. Beyazıt Öztürk, kendini aşmış arkadaşlar! Bu arada makyajı ile fena halde 'Karayip Korsanları'ndaki Johnny Depp'e benzemiş. Yani çok yakışıklı. Haluk Bilginer'in karşısında ezilmemiş. On yıl önce oynadığı 'Nihavend Mucize' filmindeki felaket oyunculuğunun üzerine kırk bin fırın ekmek yemiş.
LEVENT KAZAK'A TEBRİK Güven Kıraç ise o tombiş şirin yüzüne rağmen öyle bir kötü karakter oynamış ki, Erol Taş'ın ruhu şad olsun. Haluk Bilginer, bu ciddi zor rolün yani Karagöz'ün altından öyle bir kalkıyor ki, sevinçten insanın gözleri dolu dolu oluyor. Nihayet Karagöz ve Hacivat gibi en keyifli değerlerimizden biri, mükemmel bir tarihi film şeklinde beyazperdede. Bu arada senaryo konusunda Ezel Akay ile muhteşem bir iş çıkaran Levent Kazak'ı da tebrik etmek gerek. Filmden gerçekten etkilendiğimi; Orhan Gazi'nin (Ragıp Savaş) mükemmel müzikler eşliğinde Bursa kalesine girdiğinde, içimden alkışlamak geldiğinde anladım. Filmin beğenmediğim tarafları ise fazla değildi. Amerikan filmleri alışkınlığımızdan olsa gerek daha debdebeli bir son bekledim. Nilüfer Hatun'u oynayan Ayşe Tolga biraz zayıf kalmış. Bu role daha 'Devletlü' bir karakter yakışırdı belki kimbilir? Sonuçta filme böğüre böğüre gülmüyorsunuz ama içinizden sürekli "Lütfen bitmesin, Hacivat'la Karagöz bir kez daha temaşa yapsın" diye yalvarıp duruyorsunuz. Çok ama çok beğendim!
|