kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Erdal Safak @ SABAH
 

Bitmeyen tartışma

Adalet Bakanı Çiçek, Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı'nın açıklamasını duyunca "Ya sabır" diye iç çekmiş olmalı. Çünkü Sabancı, TÜSİAD'ın çağrısını tazeleyip "Hukuk reformu" istedi.. Çiçek ise son 3 yılda bu reformun büyük ölçüde gerçekleştiği görüşünde.

İş dünyası 2006 yılı beklentilerinin başına "Adalet"i koydu. Bunda hiç kuşkusuz yüksek yargı dahil son dönemde bazı mahkemelerden çıkan kararların da etkisi var.
Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı dün bu beklentiyi bir kez daha hatırlattı, ekonomideki istikrarın reformlarla güçlendirilmesini ve öncelikle " Hukuk reformu "nun gerçekleştirilmesini istedi.
Geçen ay da TÜSİAD'ın hem Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Sabancı, hem Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç "Yargıda reform" çağrısı yapmışlar, " Hukuk devleti olmayı başarmalıyız, yargı sistemimizi baştan aşağı reforma tabi tutmalıyız " demişlerdi, kim bilir kaçıncı kez...
İş dünyası neden "Hukuk reformu" diye bastırıyor? TÜSİAD bunun yanıtını 2 yıl önce "Hukuk devleti ve yargı reformu" raporunda şöyle verdi: "Piyasa ekonomisinin etkin biçimde işlemesi, yatırım ortamının iyileşmesi, daha fazla yabancı sermaye çekilebilmesi ve istihdamın artması için hukuki istikrarı ekonomik ve siyasi istikrar kadar önemli buluyoruz."
Ancak Adalet Bakanı Cemil Çiçek, reform talepleriyle kastedilen yasal düzenlemelerse, bunların büyük ölçüde yerine getirildiğini savunuyor ve "Son 3 yılda toplam 1814 maddelik 55 yasa çıkarıldığını" söylüyor.
Haksız sayılmaz. AB Komisyonu'nun İlerleme Raporu'nda Türkiye'nin yasal düzenlemeler açısından Avrupa düzeyine ulaştığı, dahası yeni Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ve Ceza İnfaz Kanunu'nun "AB kalitesinde" olduğu belirtiliyor.
AB'ye göre şimdi sorun insanda ve mekanda. Yani yeterli sayıda ve yeni düzenlemeleri özümsemiş yargı mensubu ile modern adliye binaları ve otomasyon.
Çiçek de zaten üç hafta önce Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu'nda yargı reformunun 4 unsurunu aynen böyle saydı: Çağdaş yasaların hayata geçirilmesi, kaliteli yargı personeli yetiştirilmesi, yapısal reformlar ve çağdaş adliye binaları yapılması.

Hukuk ve kanun devleti farkı
Hakkını teslim edelim; Çiçek döneminde yeni adliye binaları inşaatı büyük ölçüde arttı, bilgisayara geçiş hızlandı. Hatta bilgisayarsız yargıç ve savcı kalmadı. 4 bin yeni yargıçla da kadro sorunu epeyce aşılmış, 2007'de istinaf mahkemelerinin kurulmasıyla ise yüksek yargı rahatlatılmış olacak.
Böylece halen ceza davalarında 210 gün, hukuk davalarında da 177 gün olan ortalama yargı süresinin kısalacağını umuyoruz.
Ama bu anlattıklarımız "Yargı reformu"nun parçaları, "Hukuk reformu"nun değil.
"Hukuk reformu" başka bir şey. Kanun devletinden hukuk devletine geçmek demek. Devleti değil bireyi koruyan hukuk anlayışı demek. Sivil-asker, idarenin tüm kararlarının yargı denetimine açık olması demek. Ayrıca hukukçuların ifadesiyle, "Devletin tüm organlarının yasalara tümden bağlılık göstermesi" demek. Yani vatandaştan uyması istenen ve beklenen yargı kararlarını önce dar anlamıyla idarenin, geniş anlamıyla devletin içine sindirmesi demek.
Türkiye'nin o ideal hukuk devletinden ne denli uzak olduğunu anlamak için, Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu'ya kulak vermek yeterli: "Bir kişi yargıda lehine bir sonuç aldığı zaman, artık idarenin de bunu uygulaması gerekiyor. Oysa idare, ikinci, beşinci, onsekizinci karardan sonra bile 'Git yargıdan karar al' diyor. Sorumluluktan kaçıyor. Önce beyinlerde hukuk reformu gerekiyor."
Çiçek de "En önemli konu zihniyet reformu" derken aynı şeyi mi kastediyor bilmiyoruz ama siyasetçiler bile yargıya güvenmedikçe veya yargı siyasetçilerin bile güvenecekleri noktaya getirilmedikçe, Türkiye hukuk devleti olamaz. Sadece kanun devleti olarak kalır...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Satır araları   / 13-02-2006
 Ortadoğu uçurumu   / 12-02-2006
 Türkiye'de kadın olmak   / 11-02-2006
 Hem özgürlük hem saygı   / 10-02-2006
 Cezaya en iyi cevap   / 09-02-2006
 Komisyon'a alkış   / 08-02-2006
 Trabzon fotoğrafı   / 07-02-2006
 Despotların rövanşı   / 06-02-2006
 Kapımızdaki tehlike   / 05-02-2006
 Şeytan karikatürleri   / 04-02-2006
YILMAZ ÖZDİL
Taaarımın anası...
IMF'nin ve AB'nin emrine girene...
ERGUN BABAHAN
28 Şubat ve Özkasnak Paşa
Metehan Demir, çok...
UMUR TALU
Balığın başı
Ülkeniz cennettir; lakin birileri size hep...
FATİH ALTAYLI
Vurdu vuruldu
Başbakan Erdoğan, TÜSİAD Başkanı...
ERDAL ŞAFAK
Bitmeyen tartışma
Adalet Bakanı Çiçek, Sabancı Holding...
Medeniyetler arasında çatışma yok
Oxford Üniversitesi'nde profesör olan Tarık Ramazan: Batı'yla sorunu...
Mahkemeye "galabeya" ile çıkabildi
Irak devrik lideri Saddam Hüseyin ve 7 yardımcısının Duceil...
Hatasız kul olsaydı
Hatasız kul olsaydı
Hakem hatalarının damga vurduğu ligde, zirvedeki iki takımın...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu