Enflasyon yüzde 220 dolar yüzde 91.4 arttı
İşte dalgalı kur döneminin 5 yıllık bilançosu:.
Bugün dalgalı kur rejimine geçişin beşinci yılı doldu. 22 Şubat 2001 gecesi alınan kararla döviz kurlarında sıçrama yaşanmış ve sonuçta Türk Lirası yüzde 55 oranında değer kaybetmişti. Dalgalanmalar başta genellikle yukarı yönde olurken, Irak Savaşı sonrası çoğunlukla aşağı yönde gerçekleşti. AB'nin Türkiye ile müzakereleri başlatma kararı verdiği 17 Aralık 2004 tarihinden sonra ise dalgalanma düşüş yönünde gerçekleşti. Merkez Bankası'nın müdahaleleri de giderek arttı ve boyutu büyüdü. Ancak yine de kurun düşüşü önlenemedi.
5 yılda yüzde 91 artış Bunun yıllar itibariyle seyri de yukarıdaki tabloda yer alıyor. Dolar kuru son üç yıldır geriliyor. Bu yıl da gerilemesini sürdürüyor. Euro ise düşüşe, 2005'te geçti ve bu yıl da düşüşü devam ediyor. Sonuçta 21 Şubat 2001'e, yani devalüasyon öncesine göre doların beş yıllık artışı yüzde 91.4, euronunki ise yüzde 149 düzeyinde. Bir dolar ve 0.77 eurodan oluşan döviz sepetinin artışı da yüzde 115.2 olarak gerçekleşti. Buna karşılık, kurun düzeyi ihracatçıların büyük şikayetlerine neden olduğundan dolayı toptan eşya fiyatları ve onun 2004 sonrası üretici fiyatlarındaki artışı dikkate alındı. Yıllar itibariyle toptan ve üretici fiyatlarının kur artışlarının oldukça üzerinde gerçekleştiği dikkati çekiyor.
Enflasyon ile kur farkı Beş yıllık dönemde ise ihracatçıları yakından ilgilendiren toptan fiyatların artışı yüzde 220.3'e ulaşmış. Bunun için 2001 Ocak ayındaki endeks sayısı olan 2.757 ile 2004 sonundaki 8.403 sayısını 2006 Ocak sonu enflasyonuna uyarlayınca 8.833'ü bulduk. Bu iki endeks düzeyi arasındaki fark da 2001 Şubat ile 2006 Şubat arasında yüzde 220.3'lük bir enflasyon olduğunu gösteriyor. Yüzde 149 olan Euro kuru artışı toptan fiyat artışının ancak yüzde 67.6'sına, dolar kuru artışı da yüzde 41.4'üne ulaşabiliyor. Döviz sepeti de bu fiyat artışının ancak yüzde 52.3'üne varabiliyor. Yani ihracatçıyı asıl ilgilendiren toptan veya üretici fiyatlarındaki artış, kur artışının yüzde 48 üzerine çıkmış.
İthal payı artıyor İhracatçıyı zorlayan kurun düzeyi ile Türkiye'dek i fiyat düzeyi bu. Bu nedenle ihracatçılar giderek artan oranda ithal ara malı, hammadde ve hatta mamul madde kullanmaya başladılar. İhracatın içinde ithal payı arttı. İhracatını artıran sektörlerin ve şirketlerin de genelde daha fazla ithal ürün kullandığı dikkat çekiyor. Bu da ithalatın ihracattan daha hızlı artmasına yol açıyor. Sonuçta dış ticaret açığı cari işlem açığına dönüşüyor. Ancak küresel likidite bolluğu ve Türkiye'ye yönelik sermaye akışı, bu açığı fazlasıyla karşılıyor. Yıllar itibariyle de giderek artan miktarda Türkiye'ye yabancı sermaye giriyor. Kurları da asıl düşüren gelişme bu. Önce dolar düşmeye başladı. Son alarak buna euro da eklendi.
İhracat artışı durdu Buna paralel olarak önce ihracatın artışı hız kesmeye, son aylarda ise yerinde saymaya başladı. Ocak ayındaki çok küçük gerilemeyi şubat ayında kayda değer bir artış, en azından geride bırakılan üç hafta itibariyle izlememiş. Bir iki aylık gelişmeler yeni bir eğilimi kesinleştirmez. Ama gelecek aylarda da ihratacattaki tıkanıklık sürerse, bıçak kemiğe dayanmış demektir.
Çözüm nerede? İhracattaki tıkanıklığı aşmak için kuru yüksetirsek karşımıza enflasyonda tıkanma çıkacak. Kur, sermaye hareketleri sonucu daha düşerse bundan ihracat darbe yiyecek. İhracat için kur önemli ama bu aşamada çözüm başka yerlerde aranmalı. Bu açıdan bakınca sadece AB reformaları ve dış sermaye akışı yetmiyor. Reel sektörün dönüşümü, önünün açılması ve rekabet gücünü koruması için, reformlar ve bir dizi ince ayar yapmak da gerekiyor.
Sonuç "Her şey birbirine bağlıdır" Kızılderili Sözü
|