Amerika'dan Galataport manzaraları
Şu ana kadar Bush yönetiminin her politikasını destekleyen New York Post gazetesinin başlığı "Dubya in shock" yani göbek adından yola çıkarak George Bush'a atfen " Dubaili W. Şokta ." New York Times'ın Bush'u zehir zemberek eleştiren başyazısı " Başkan ve Limanları " manşetiyle çıkmış. Amerika'da kıyamet kopuyor " Dubai sermayesi " konusunda. Bu kez mesele Dubai Towers değil; ama kavga bizdekine çok benziyor. Dubai Ports World isimli Dubai şirketi, bir süre önce ABD'nin tüm limanlarını işleten şirketi satın aldı. Şirketin başında, bizim Dubai Towers'ı yapmayı hedefleyen Dubai International Properties gibi Birleşik Arap Hükümeti'nin kraliyet ailesi var. Şirket yarı devlet şirketi; böylece ABD, limanlarını yabancı bir ülkeye teslim etmiş oluyor. Ve ilk kez Kongre'nin iktidar ve muhalefet kanadı Bush hükümetine karşı yekvücut olarak ihaleyi iptale karar verdi. Bu senaryoda Abdüllatif Şener rolü oynayan Cumhuriyetçi Parti'nin liderlerinden Senatör Bill Frist de dahil bir çok iktidar vekili, Bush'a meydan okuyarak ihaleyi gömme niyetinde. Gerekçeleri, "limanlar" gibi hassas bir alanın gerekçesiyle yabancı bir şirkete, daha doğrusu Dubaili bir şirkete verilmesinin ciddi bir "güvenlik zaafı" olduğu. ABD kamuoyunda, her durumda serbest piyasa ve iş çevrelerinden yana tavır koyan Wall Street Journal dışında limanların Dubai'ye satışını destekleyen yok . Olay, Irak Savaşı ve Katrina Kasırgası boyutunda bir skandala dönüşmek üzere. ABD Başkanı George Bush, geçen gün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Galataport savunmasını andıran bir hodri meydanla Kongre'ye ve medyaya seslendi: "İhaleyi iptal etmeye çalışırsanız getireceğiniz yasayı veto ederim ." Bu, ABD Başkanı'nın beş yıllık iktidarının ilk vetosu olacak. Arap sermayesini dışlamanın " ayrımcılık " olduğunu savunan Bush'un " Şimdi biri çıkıp neden bir Orta Doğu şirketinin bir İngiliz şirketinden farklı standartlarla değerlendirilmesi gerektiğini anlatsın. Ben dünya halklarına 'Size adil davranacağız' mesajı veren bir dış politika yürütmeye çalışıyorum" sözleri, tıpkı Başbakan Erdoğan'ın Galataport'u eleştirenlere yönelik "Yahudi, Arap, Batı sermayesi geliyor, hepsine düşmansın. Peki sen kime dostsun ?" konuşmasını anımsatıyor. Ancak benim gibi azılı bir "serbest piyasa taraftarı" için bile kolay kabul edilebilecek bir şey değil, bir ülkenin limanlarının başka bir ülkeye, daha doğrusu terör konusunda geçmişte vukuatları olan bir ülkeye verilmesi. Yanlış anlaşılmasın, Birleşik Arap Emirlikleri terörü destekleyen ülkelerden biri değil. Ama 11 Eylül'de uçakları kaçıran pilotların çoğu da BAE vatandaşıydı. New York Times " Bu Mr. Bush'un dediği gibi bir Orta Doğu ülkesine yönelik ayrımcılık değildir. BAE bir müttefik olabilir, ama terörle mücadele karnesi karışık. Altyapı güvenliğimizin en hassas noktası olan limanların başka bir ülkenin kontrolüne girmesine direnmek akıllıcadır " diyor. İhaleyi eleştirenlere göre, BAE Batı ve kapitalizmin yanında olabilir, ama vatandaşları arasında Bin Laden ve El Kaide'ye sempatiyle bakanların sayısı az değil. Bu durumda serbest piyasa mı, korumacılık mı? Orta Doğu'da sağlıklı bir model yaratabilecek bu ufak prenslikle bir köprü mü, yoksa paranoya mı haklı? Cevabı kestirmek zor ama, 11 Eylül'ü New York'ta yaşayan biri olarak ABD Kongresi'nin bu ihaleyi iptal edeceğini eminim. Çünkü aksini halka izah edemezsiniz. Demokratik temsil sisteminde ne serbest piyasa, ne de Dubai'deki mimari şaheserler seçmenin hassasiyetlerinin önüne çıkabilir. Belli ki "serbest piyasanın sınırları" ve "sermaye ırkçılığı" tartışmaları yalnız Türkiye'ye has değil. İnsan malzemesi her yerde aynı oldukça, kapitalizmin kalbinde bile sinir uçları olacak.
|