Vuruşarak çekilme
İktidar partisi grubunun içi ile dışı birbirinden farklı... Yazılmamak kaydıyla konuştuklarında, parti yönetiminde bulunanlar bile Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'a ateş püskürüyor. "Ne hakkı var partiyi bu kadar dövdürmeye" diyenden, "Başbakan'ın elini bir an önce rahatlatsın" önerisinde bulunana kadar çok farklı ses çıkıyor. İçlerinden biri sert konuşuyor... Unakıtan'ın iki hafta önce partinin Grup toplantısında "Benim çocuklarım ticaret yapmasın mı?" diye sorduğunu açıklıyor. Unakıtan'ın toplantıda, "Eğer çocuklarım kamuda veya başında bulunduğum bakanlığın ilgili veya bağlı bir kuruluşunda iş takibi yaptığını ispat edin, gereğini yerine getireyim" dediğini bildiriyor. Sözünü tamamlıyor: "İşte kızının Telekom'da yaptığı ispatlı, belgeli bir şekilde gazetenizin manşetine koymuşsunuz. Şimdi Kemal Abi gereğini yapsın..." Yazılmak kaydıyla konuştuğunda, bu sözler bir kenara bırakıyor. Bu kez, Bakan Unakıtan'a açıktan muhalefet başlatan milletvekilleri Turhan Çömez ve Fuat Geçen'e veryansın başlıyor: "Çıkıp grupta açıktan bu sözleri sıralasalardı ya... Tayyip Bey, Kemal Abi'yi gensoru öncesi Grup'ta milletvekillerinin önüne çıkardı. Herkes soru sordu, bir tek onlar tek kelime etmedi?" Diğeri arkadaşının sözünü kesiyor: "Turhan (Çömez) ve Fuat (Geçen) o kadar çok konuştular ki kanıksandılar. Onların yerine başkası bu çıkışları yapsaydı daha etkili olurdu." Sohbet bu aşamada son buluyor.
Başbakan çözer Bir grup milletvekili ise bu konularla uğraşmak, konuşmak dahi istemiyor. Onlara göre "Zamanı geldiğinde zaten Başbakan sorunu çözer, uğraşmaya da tartışmaya da gerek yok..." AK Parti'de "akil insan" olarak kabul edilmişlerin konuya bakışı ise her iki grubun uzağında. Önce 2006'nın hükümet açısından zor bir yıl olacağını kayda geçiriyorlar. Partinin "sıfır hataya yakın" bir politika ile hareket etmesi gerektiğini vurguluyorlar. Beklentileri, "geniş kapsamlı bir kabine değişikliği..." Bu olmadığı takdirde, sorunun büyüyeceğini söylemekten de geri durmuyorlar.
İç muhalefet Sayıları 65-70 civarında olduğu belirtilse de birbirleriyle dahi uzlaşamazlık içinde bulunan parti içi muhalefete gelince... İçlerinden 10 kadarı birbirleriyle yakın temas içinde hareket ediyor, ancak öne çıkmaktan kaçınıyor. Buna karşın, bölgelerindeki ilçe kongrelerine katılan bakanları karşılamaya veya uğurlamaya gitmiyor. "Hoş geldin" demiyor, ellerini dahi sıkmıyor. Bir diğer grup, geniş kapsamlı harekete katılmak yerine, her gün buluştukları 2-3 kişiyle aynı konularda dertleşip duruyor. İçinde bulundukları sıkıntıyı, 10-12 Mart'ta Kızılcahamam'da yapılacak toplantıda Başbakan'a da aktarma umuduyla bekliyor. Bununla birlikte, Kızılcahamam'ın "terapi" ile sonuçlanacağını, çare olmayacağını da bugünden kabul ediyor. Partiyle gönül bağını koparmış 7 milletvekilinin planı ise bu gruplardan farklı. Diğer arkadaşları gibi istifa edip gitmek gibi bir niyetleri yok. Aksine parti içinde kalıp mücadeleyi sürdürmek ve Genel Merkez ihraç edene kadar partide kalmakta kararlılar. "Vuruşarak çekilme" planını sonuna kadar uygulayacaklar... AK Parti kulisine dün yansıyan görüntü böyle... Sanki tarih tekerrür etmiş, 1988'de ANAP'ta yaşananlara benzer gelişmeler AK Parti'de ortaya çıkmış. Çatlama başlamış... Bugünden onarılmaz ise il kongreleri sonrası, kırığa, parçalanmaya dönüşür. Yapıştırmak için sıvı yumurta yetmez...
|