kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Umur Talu @ SABAH
Tel:
0537 660 71 21
Fax:
0212 280 05 51
 

Her şeye rağmen!

Böyle zamanlarda insanların kendi bakış açılarını gözden geçirmeleri yerinde olur; ama pek mümkün olmaz. O yüzden müsaadenizle yine "puantiye" yapalım.
"Savcı'nın, Şemdinli iddianamesinde Org. Yaşar Büyükanıt'ın da adını geçirmesi olayı" nda kimin tavrı size yanlış geldi? Ne kadar çok yanlış, o kadar çok puan ve o kadar vahamet:
1. Savcı'nın böyle bir iddianame hazırlaması; iddianamenin ortalıkta dolaşması;
2. İddianameye, Komutan'ın adının da girmesi;
3. Komutanın "Yargılanmaya hazırım" demesi ama daha ortada dava ve yargılama, hatta ihtimali yokken dahi komutanların topluca büyük tepki vermesi;
4. Mahkemenin davayı kabul etmesi ama Komutan için zaten Genelkurmay izninin gerekmesi;
5. İktidarın ne dediğini bilememesi, bin dereden su getirmesi, sünepeliği, sinsiliği, acizliği;
6. Ardından da, Savcı'yı soruşturması, sıkıştırması, gösteri yapması;
7. Savcı'nın karısının başı örtülü mü diye kontrol edilmesi, başı açık çıkınca şaşırılması, "milliyetçi" olduğu söylenince daha da şaşırılması, fakat muhtemel hainliğinin "idealist, entelektüel" oluşunda aranması;
8. Anamuhalefetin, "sosyaldemokrat" partinin, literatüre katkıyla olayı "Orduya darbe girişimi" diye nitelemesi;
9. Değerlendirmesi keskin Anamuhalefet liderinin, komutanların toplu tepkisini, Başbakan'a, Cumhurbaşkanı'na çıkış(ma)larını ise herhangi bir şeyle nitelememesi;
10. "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" yazan Cumhuriyet'in kurucusu Meclis'in arazi olması;
11. Yargı göbekten tartışılırken, çekiştirilirken, suçlanır yahut sarsılırken "Yüksek" yargının başındaki seçkin hukukçuların kulak üstüne yatması;
12. Hukuk adamı olan ve yargı bağımsızlığı, vicdan özgürlüğü üstüne görüşlerini Anayasa Mahkemesi Başkanı iken çok sağlam ifade etmiş Cumhurbaşkanı'nın sessiz tavrı;
13. Medyanın, doğruyanlış, haklıhaksız, haber-yorum tefrikinden ziyade yine "Güçlü-güçsüz" durumuna ve "alışkanlıklar" a göre, eşitsizlikten yana pozisyon alması; "haddini aşan Savcı" yı hedef tahtası yaparken, "Komutanlar" ın öfkesinin demokratik hukuk devletinde neyi aşıp aşmadığını pek mesele yap(a)maması ve bu tutuma bir sürü "makul" kılıf bulunması;
14. İddianamenin, özellikle Emniyet görevlilerinin ifade ve tespitlerinin, meçhul bombaların, yani asıl vahim iddiaların gölgede, hatta çukurda kalması;
15. Komutanların tepkisinde "Komutan'ın adının geçmesi" kısmı "doğal" bulunsa dahi, iddianamenin tamamının da tepkiye hedef olabilmesinin de olağan karşılanması;
16. Halkın şehitlere, vatan uğruna mücadeleye olanca saygısına, sahip çıkışına rağmen, hukuk ve insanlık dışı fiillerin de o kapsamda hoş görülmesinin, yargı konusu olmamasının beklenmesi;
17. "Devlet şiddeti, derin devlet eylemleri" gibi meselelerde demokratik hakları, vatandaşlık hukukunu, gerçekleri talep edenlerin, antidemokratik, insanlık dışı örgüt baskıları, şiddeti ve eylemleri karşısında boynu kıldan ince, sesi sessiz olması;
18. İlkelerin, tutarlığın, ülkede iyi şeyler, hakça işler, hukuk, adalet istemenin, şiddete lanetin, tezgahlara nefretin "bağımsızlığı" nın pek mümkün olmaması; herkesin kendi cephesine yazılıp oradaki yanlışları savunması, "öteki" ni ise boğacak gibi olması; "cesaret" in onda dokuzunun bir kuvvete, kudrete, kütleye, kitleye sığınıp bir başkasını lanetlemek sanılması;
19. Çok, çok fazla yalan söylenmesi; "devleti ele geçirmek, elde tutmak" arzusunun tarikattan cemaate, silahlı kuvvetten siyasi partiye, sözde demokrattan lafta bürokrata kadar "histerik" tezahürü;
20. Aslında buranın hakikaten çok sevilecek, hepimizin sevgisini topluca ve ayrı ayrı kabul edecek kadar zengin, engin, hepimizi kucaklayacak kadar sevgili bir ülke olduğunun; hatta hepimizi doyuracak, büyütecek, birbirine yoldaş kılacak kadar verimli, hepimize huzur verecek kadar dingin olabileceğinin anlaşılamaması;
21. Bu yargı, siyaset, ordu, medya ve kuşku ile ölesiye nefret ve cepheleşme ortamında demokratik, insani umut kalmaması;
22. Yine de, her şeye rağmen, umut olması!

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Yargı bağımsızdır!   / 08-03-2006
 Seç, beğen, kaç!   / 07-03-2006
 Ortaklar arazi   / 06-03-2006
 Hesap - kitap   / 05-03-2006
 Nalına, mıhına...   / 03-03-2006
 Teröriste ne oldu!   / 02-03-2006
 Salkım ile talkın   / 01-03-2006
 Eto'o ile Bebbe   / 28-02-2006
 Masajın mesajı   / 27-02-2006
 Söyle bana, niçin!   / 26-02-2006
YILMAZ ÖZDİL
Aliye...
Gidin üniversiteye, gençlere sorun:...
ERGUN BABAHAN
İşte zurnanın zırt dediği yer
"Kalkıp da Van'daki...
UMUR TALU
Her şeye rağmen!
Böyle zamanlarda insanların kendi bakış...
FATİH ALTAYLI
Soruşturma izni verilmemeli
Genelkurmay Başkanı...
ERDAL ŞAFAK
Şemdinli ve AB süreci
Dileriz, Şemdinli iddianamesi...
'Kriz çıkabilir'
AB-Türkiye zirvesinde birliğin Genişleme Komiseri Rehn, SABAH'ın...
Kıbrıs'a çattı, Kayserispor yumuşattı
Rehn, basın toplantısında Rum kesiminin veto hakkına gönderme yaptı.
Brezilya dizisi: 2-1
Brezilya dizisi: 2-1
Krizin eşiğindeki F.Bahçe'ye yine bir G.Saray galibiyeti ilaç gibi...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu