"Giden gitmişti zaten... Ben son noktayı koydum boşanmakla!"
Esra Akkaya ile malum olayın hemen akabinde konuşmak istedim. Ama sesinden henüz konuşmaya hazır olmadığını hissettiğim için fazla ısrar etmedim. Boşanmanın ardından geçtiğimiz hafta buluştuk ve uzun uzun konuştuk... Çok şey söyledi ama beni en çok etkileyen, "Giden gitmişti zaten... Benim yapmam gereken temiz bir şekilde son noktayı koymaktı!" lafı oldu... Çoğumuza göre evliliği bitiren Esra Akkaya'ydı. Alışkınız çünkü erkeğin aldatmasına. 'Erkektir, yapar!' görüşünü benimsiyor ve benimsetiyoruz. Dolayısıyla kadından beklenen her şeye rağmen evliliğini sürdürmesi, kocasını affetmesi... Hele ki kocanın kafası karışıksa, kimi ve neyi istediğinden emin değilse! Bu yüzden Esra Akkaya'nın fazla düşünmeden ve beklemeden evliliğine son noktayı koymasına pek bir şaşırdık! Evlilikleri hakkında fazla bilgimiz yoktu ama gördüğümüz kadarıyla çok seviyordu kocasını. Gözü yaşlı, 'kocam bana bunu nasıl yaptı?' demişti olayın şokunu üzerinden atamadan... Demek ki kocasının da onu sevdiğine inanıyordu. Bir ihanet beklemiyor, 'erkektir yapar' hiç demiyordu!
GİDEN KİM? Seven insanların birbirini aldatmayacağına inandığı için de aldatmayla birlikte evliliğin bitmesi gerektiğini düşünüyordu. "Giden gitmişti zaten... Ben gitmedim. Ben boşandım. Gitme konusunu kabul etmem. O benim bu ilişkideki zaferimdir..." diyordu. "Ben gitmeyi iyi bilirim, kalmayı bilmiyorum!" da diyordu ayrıca... "Sırtımda sırt çantası çocukluğumdan beri hazırımdır gitmeye. Her an bir ayağım dışarıdaydı. Her an gidebilirdik. Her an bitebilirdi her şey. Kafamda hem b ve c planları, gidebilecek bir yer vardı. Gitmeyi iyi bilirim. Ama son evliliğim, bu ilişki her şeye rağmen kalmayı öğretti bana. Bu ilişkide kalan bendim." Devam ediyor anlatmaya... "Her ilişki risk taşır. Hayat değişiyor, insanlar değişiyor, her dönemin zorluklarını birlikte yan yana atlatacağımızı düşünmüştüm. O konuda özverili, açık olabileceğimi, hayatı iyi kötü kaldırabileceğimi düşünmüştüm. Neyse ki kendime güvenim var hala. Kalıcı olmak biraz böyle bir şey... En güzel tarafı; keşke'ler yok. Ben elimden gelen her şeyi yaptım!" Dürüstlük bir ilişkideki ön koşulu Esra Akkaya'nın... "Beni tanıyan herkes, böyle davranacağımı bilir. Trafikte giderken birden bire sakatlanmış bir havyan çıkar karşına. Ya hemen arabayı durdurup inersin ya da düşünürsün. Düşünürsen geçer gidersin. Önemli olan nereye gideceğini, ne yapacağını bilmeden o anda, durmaktır. Bu kişilikle ilgili bir şey, seninle ilgili bir şey..."
'AŞK NEDİR BİLMİYORUM' Yine de kafası karışık aşk konusunda... "Kırmızı veya yeşil deyince hep aynı şeyden bahsediyoruz ama bunun karşılıkları herkes için aynı mı bilmiyoruz. Sevginin tanımı da öyle, herkes farklı şekilde seviyor. Benim de tanımlarım değişti bu olaydan sonra. Aşk ne, güven ne, sevgi ne, aradığımız ne, bilmiyorum!" diyor.. Kendini bildi bileli aşk demek; aile demekmiş. "Aşk çocuğu değilim, birbirlerine aşık bir aileden gelmiyorum. Belki de bu yüzden hayalimde hep aşk evliliği vardı, özellikle de bir de çocuk. Bu yüzden belki de flört ettiğim her insanla evliliğe gittim" diyor açık yüreklilikle. Zaten aşkın da arkadaşlık olduğunu düşünüyor. 'Muş' demek daha doğru olacak. Anne-baba veya karı-koca kavga ediyorlarsa, arkadaş olmadıklarına hükmetmiş. Dolayısıyla da insanların en iyi arkadaşları ile evlenmeleri gerektiğine inanmış. Böylece en güzel oyunları oynarlar, birlikte hoş vakit geçirirler diye düşünmüş. Bu yüzden de 20 yaşındayken mahalleden tanıdığı, yakın arkadaş olduğu, bir süredir flört ettiği adamla evlenmeye karar vermiş.
DOĞRU ADAM BU' DEMİŞ Acele etmesinin nedeni de evden ayrılmak, yalnız yaşamak, kendi evini kurmak istemesiymiş. Ailesi, "Evlenmeden nereye gidiyorsun?" diye soracağı ve sorduğu için de evlenmiş. Ne var ki üç ay sürmüş bu evlilik. Niye? "Benden kaynaklanan bir şeydi" diye başlıyor söze ve devam ediyor: "Dostluk üzerine kurulu bir şeyin evlilik olmadığını, evliliği taşıyamayacağını ancak evlilikle karşılaştığınız anda anlıyorsunuz. Bu gerçeği görünce ayrılmak istedim. Çünkü henüz küçüktüm ve yaşanacak çok şey vardı önümde..." Diğer evliliklerini de iyi arkadaş oldukları için yapmış. Ama her seferinde arkadaşlığın ilişkiyi sürdürmeye yetmediğini görmüş. Gördüğü için de boşanmış. İlk kez arkadaş olmadığı birini sevmiş ve görür görmez, "İşte bu adam" demiş, "Doğru adam bu!" Ne var ki bu kez de yanılmış... Yine de umutlu. Aşk olmadan da yaşanacağını düşünüyor. "Genç Esra aşka aşıktı, çünkü kendini bu kadar çok sevmiyordu. Şimdi kendimi seviyorum, ille birisi olsun istemiyorum. 30'undan sonra tamamlanmış hissediyorum kendimi. Yanımda birinin olması güzel ama mutlu hissetmenin tek yolu bu değil!" İnsan zaman içinde, büyüdükçe geliştikçe gitmeyi de kalmayı da öğreniyor işte..
|