Çanakkale'de Türk merhameti
Avustralyalı tarihçi Jennifer Lawless, Çanakkale Savaşı'na katılan 200 dolayında Avustralyalı askerin Anadolu'daki 23 noktada, 1918 yılına kadar esir kaldıklarını belirledi.
Lawless (56), izlerini sürdüğü askerlerden 66'sıyla ilgili net bilgilere ulaşırken, Türklerin o dönemde esirlere kötü muamele yaptıklarına dair bazı yayınların gerçeği yansıtmadığını tespit etti.
Avustralya'nın New South Wales (NSW) Eyaleti Eğitim Bakanlığı Tarih Müfradatı Sorumlusu Jennifer Lawless, 2000 yılından beri devam eden ''Gelibolu Savaş Esirlerinin
Tecrübeleri'' konulu projesi çerçevesinde, bir taraftan Çanakkale Savaşı'nda esir düşen Avustralyalı askerleri belirlemeye çalışırken, diğer taraftan da askerlerin 1915-1918 esir tutuldukları yerlerdeki yaşamlarını araştırıyor.
1 AYDIR TÜRKİYE'DE ÇALIŞIYOR
Sydney Üniversitesi'nde doktora çalışması olarak yürüttüğü proje çerçevesinde, Türkiye ve Avustralya tarafından ortaklaşa verilen ''Endeavour Bursu''nu alan Lawless, araştırmasıyla ilgili bir aydan beri Türkiye'de çalışma yapıyor.
Lawless, yaptığı açıklamada, Avustralyalı esir askerlerin Anadolu topraklarında 23 kampta tutsak olduğunu belirlediğini, kampların bulunduğu bölgelerde 4 ay süreyle çalışma yapacağını söyledi.
Türkiye'ye beraberinde 18 kilogram ağırlığında tarihi belge getirdiğini anlatan Lawless, 1.5 yıl sonra tamamlayacağı araştırmasının sonuçlarını Türkçe ve İngilizce olarak yayınlayacağını bildirdi.
''BİLİNMEYEN ÇOK ÖNEMLİ BİLGİLERE ULAŞTIM''
Lawless, araştırmasında, bugün kadar bilinmeyen çok önemli bilgilere ulaştığını, Türklerin o zor dönemlerde bile esirlere insanca, merhametli davrandığını belirlediğini anlattı.
Türkiye'yi 1999 yılında ziyaretinde, Haydarpaşa'da Avustralyalı askerlerin mezarlarını bulduğunu, mezarların neden orada olduklarını merak etmesi sonucu araştırmasının başladığını dile getiren Lawless, Türkiye ve İngiltere'ye bir kaç kez seyahat etmesine, Avustralya'nın çoğu eyaletini gezmesine neden olan araştırmada, Avustralya ve Osmanlı arşivlerinden yararlandığını, askerlerin ülkelerine döndükten sonra orduya verdikleri raporlar ile Kızılhaç raporlarını incelediğini belirtti.
Lawless, Türkiye'deki askeri arşivlerden yararlanmak için de ilgili birimlere başvuruda bulunacağını söyledi.
''EN BÜYÜK KAMP, AYFONKARAHİSAR'DA''
Çanakkale Savaşı'nda esir düşen Avustralyalı askerler için kurulan en büyük kampın Afyonkarahisar'da olduğunu, Adana, Çankırı, Yozgat, Kastamonu, Adapazarı, İzmit, İstanbul'un da aralarında bulunduğu 23 kampta yaklaşık 200 Avustralyalı esirin 1915'ten 1918 yılına kadar bu kamplarda yaşadığını tespit ettiğine değinen Lawless, esirlerden 66'sı hakkında çok geniş bilgiye sahip olduğunu ifade etti. Lawless, askerlerin kamplarda son derece insani muamelelere maruz kaldıklarını ortaya çıkardığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
''Avustralyalı askerler kaçmayacaklarına dair söz verince kapalı yerlerde tutulmamışlar, Türklerle iç içe yaşam sürmüşler. Askerler esir oldukları sürece bir nevi Türklerle kültürel alışverişte bile bulunmuşlar. Örneğin Gediz'deki tutsaklar bin kitaptan oluşan bir kütüphanenin kurulmasını sağlamışlar, dil öğrenmişler, dil öğretmişler, yerel yöneticilerin desteğiyle bando kurmuşlar, Gediz halkıyla birlikte ava gitmişler. Ressam olan esirler resim çalışmalarını sürdürmüşler. Bazı yerlerde demiryolu, karayolu yapımında Türklerle birlikte çalışmışlar. Türkler esirlere tutsak değil, misafir muamelesi yapmışlar.''
Jennifer Lawless, Mondros Mütarekesi imzalandığında, Avustralyalı esirlerin kamp bölgelerinden İzmir ve İstanbul'a götürüldüklerini, oradan da İskenderiye üzerinden ülkelerine döndüklerini anlattı.
''ESİRLER, DUYGUSAL ANLAR YAŞAMIŞ''
Esirlerin yazılarından, ülkelerine dönerken duygusal anlar da yaşadıklarını anladığına işaret eden Lawless, çalışmasının esirlerle ilgili yapılan ilk sağlıklı araştırma olduğu ifade etti.
Avustralyalı bir kişinin, daha önce Anadolu'da esir olan dedesinin günlüğünden yola çıkarak bir kitap yayınladığını, bu kitapta da kendisinin araştırmasını doğrulayan bilgiler bulunduğunu vurgulayan Lawless, diğer yayınlarda ise genellikle, ''Türklerin esirlere kötü davrandığının öne sürüldüğünü dile getirerek, şöyle konuştu:
''Diğer araştırmacılar hiç araştırma yapmadan Türklerin esirlere kötü davrandığını yazmıştı. Bu araştırma, benim onun doğru olmadığını bulmamı sağladı. Savaş ortamında bile Türklerin hep doğru şeyi yapmaya çalıştığını gördüm. O çok kötü dönemde bile Türklerin merhametli davranması beni duygulandırdı. Şimdi bile araştırmam için gittiğim her yerde insanların yardım etme çabaları nedeniyle çok duygulanıyorum. Çok zor bir konu ama insanlar bana harika davranıyorlar.''
(AA)
|