kapat
   
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Hincal Uluc @ SABAH
Tel:
0212 3544813
Fax:
0212 3544891
SMS:
HU yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 
Eroinle gerçekten mücadele ediyor muyuz?
TEBESSÜM
BİZİM DUVAR
SEVDİĞİM LAFLAR

Eroinle gerçekten mücadele ediyor muyuz?

İğneyi önce kendimize batıralım.. Melis'in ölümü ile eroin birden gündeme gelince, benim "Balık hafızalı" dediğim medyam birkaç gün sesini yükseltti.
Bu arada ben, Narkotik Müdürlüğü'nün gereken mücadeleyi yapmadığını söyledim.. "Şube her pazartesi geçen hafta içinde neler yaptıklarını basına açıklasın" dedim.
İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah çağrıma önem verdi. İlk açıklamayı da bir basın toplantısı ile bizzat kendisi yaptı. Ertesi sabah gazetemi aldığımda üzüldüm. Sabah, hem de kendi yazarının teklifi ile gerçekleşen bir "Narkotik Mücadelesi" açıklamasını birinci sayfadan vermeye gerek görmemiş, iç sayfalarda geçiştirmişti..
Öğleden sonra öbür gazetelere baktığımda, Sabah'a kızmakla haksızlık ettiğimi anladım..
Cerrah'ın uyuşturucu mücadelesi ile ilgili açıklamaları öbürlerinde hiç yoktu..
Türk medyası gençliği zehirleyen eroinle mücadele konusunda yapılan ilk ciddi açıklamayı izlemeye ve ona haber değeri vermeye gerek görmemişti.
Türk medyası bu ayıp içinde oldukça, bu ülke gençleri eroin mafyası tarafından zehirlenmeye devam edecektir.
Sorumlu bir medyamız olsaydı, bu toplantı en iyi muhabirler tarafından izlenir, Cerrah ve Narkotik müdürü soru yağmuruna tutulur, haber baş sayfada manşetten verilir, köşe yazarları, polisin eylemlerini yorumlar, eleştirirlerdi.
Türk medyası, Eroin Mücadelesini görmezden geldi.
Çünkü benim medyam, benim balık hafızalı medyam, yeni bir Melis ölene dek olayı unutmuştu bile..


Ben polisten, hangi araçla kaçırılan kaç kilo eroinin haberini istemiyorum.. Basılan eroin imalathanelerinin de..
Bunlar amaca hizmet etmeyen şeyler..
Eroin atölyesi kurmak zor ve pahalı değil ki. Uzmanlık da gerektirmiyor. Siz burayı basın, iki gün sonra, iki köylü ötede yeni atölyede imalata geçer.
Siz TIR'da, uçakta kilolarla eroin yakalayın. Önemli değil. O sırada beş misli başka yerlerden kaçmaktadır.
Yıllar önce yazdım..
Türkiye'de beş liraya mal edilen eroin, New York sokaklarında 5 bin dolara satılıyordu. Türk piyasası mafya için cazip değildi. Narkotik polisi de bunu biliyor, hatta iç piyasaya vermeme karşılığı bu kaçırmalara hafiften de göz yumuyordu.
Ama Amerika ve Avrupa'da gençlik faciaları patlayıp, kamuoyu baskısı ile korkunç topyekün mücadele başlayınca "Bunlar şimdi içe dönecekler, önlemleri bugünden alalım" dedim.
Kimse ilgilenmedi. Ne medya.. Ne polis.. Ne Meclis.. Bakanlarımız..
Sonunda İstiklal Caddesi eroin, kokainin sokakta satıldığı yer haline geldi.. Coptagon ve extacy ortaokul kapılarına indi..
Yani..
Üretimi ve toptan dağıtımı engelleme üzerine kurulu mücadelenin fazla yararı yok. Çünkü bir yakalıyorsun, adam on yapıyor.. Niye?.. Alıcı hazır.. Alıcı kolayda.. Narkotik polisi alıcı-satıcı buluşmasının peşinde değil.
Çoğu mafya tarafından bilinçli yapılmış ihbarlar sayesinde yakaladığı malları sergileyip önünde poz vermekle işinin bittiğini sanıyor. Rahatlıyor. O rahatlayınca, mafya da rahatlıyor. Oyun sürüp gidiyor. Dikkat buyurun her büyük parti mal yakalaması, kamuoyu baskısını arttıran bir Melis olayı üzerine gelir. Tesadüf sanırsınız?.. Uyuşturucu mafyasının tüm dünyada tezgahladığı oyun bu..
Narkotik şube müdürü, yani mücadelenin baş sorumlusu "Sokak benim değil, yerel polisin işi. Beyoğlu sokaklarında satılan maldan Beyoğlu Emniyet Müdürü sorumlu bana ne" diyor. Bakıyorsunuz Beyoğlu Emniyet Müdürü, terfi, merfi diye görevden alınmış, o devam ediyor.
Sevgili Haşmet kardeşim Narkotik Müdürü'nü savunan bir yazı yazdı geçen hafta bana da yüklendi.
"Uyuşturucu" diyorum ya.. "Bunların çoğu uyuşturucu değil, uyarıcı" diyerek..
Bizde Narkotik sözcüğünün tam karşılığı yok. Bu yüzden uyuşturucu, uyarıcı ayrımı y a p m ı y o r u m . Uyarıcı lafı teşvik gibi oluyor o zaman.. Oysa ikisi de bağımlılık yapan, ikisi de, sonu çoğu zaman eroin ve ölüm olan zehir bunların. Biliyorum. Bilerek yazıyorum.
Kilolarla eroin yakalamanın, imalathane basmanın pek fazla anlamının olmadığını bildiğim gibi..
İstanbul Narkotik Müdürü iyi çalışıyor mu?..
Test edelim..
Melis olayı gündemde iken Vatan Muhabiri Zeynep Bakır bir geceyi Beyoğlu'nda geçirdi. Uyuşturucu arayan kız rolünde dolaşan Zeynep, bir, sadece bir gece içinde extacy, kokain, eroin satan torbacılara çok kolay ulaştığını, çuvalla hapın depolandığı evlere girdiğini, karakolun yan sokağında eroin satıldığını yazdı. (23 temmuz Pazar Vatan)
Akşam Muhabiri Emre Kulcanay, bir gece içinde Beyoğlu sokaklarında alıcı ve satıcıları buldu. (17 temmuz).
Şimdi, işi ve uzmanlığı hiç de bu olmayan iki gazeteci, eroin, kokain ve hap torbacılarına, evlerine ve depolarına bir gece içinde ulaşırken, bunlara seyirci kalan, işi ve uzmanlığı bu olan Narkotik Polisinin başarılı olduğunu söyleyebilir misiniz?.
Peki, İstanbul Narkotik Müdürü olarak, benim vergilerimden maaş alan, lojmanlarda yaşayıp, makam arabaları kullanan o müdür kardeşim, bu iki gazeteciyi ziyaret etme zahmetine katlandı mı?.
"Gelin bir gece ben de sivil olayım, birlikte çıkalım, bana bu yerleri ve adamları uzaktan gösterin" dedi mi?.
Geçiniz.. "Bir de bana anlatın" deyip onlara sorular sordu mu?. Canlı şahitle tahkikat yapma gereği duydu mu?.
Onu da geçtik.. Bu iki haberi okudu mu?.. Bu haberler üzerine o gazetelere bilgi verme gereği duydu mu?.
Beyoğlu sokaklarında eroin, kokain ve haplar leblebi gibi açıkta, kaset gibi korkusuz, pervasız satıldıkça, kafası bozulan, heyecan arayan, merak eden her genç, İstiklal Caddesi'nde iki adım atar atmaz, istediği her türlü uyuşturucuya bu kadar kolay ulaştıkça, bu uyuşturucuların açıktan satıldığı Beyoğlu batakhanelerinde 15 yaşında kız çocuklarının alkol ve sigara ile sabahlamasına seyirci kalındıkça, ne Cerrah, ne Narkotik Müdürü, ne de başkası bu mücadelenin yapıldığını ve kazanıldığını söylemesin..
Bana "Beyoğlu temiz" dedikleri gün alınlarından değil, İstiklal Caddesi'nde, Vakko'nun önünde ellerinden öperim.


Olayların başından beri varlığını belli etmeyen, ağzını açmayan bir de İçişleri Bakanımız var.. Atilla Koç hiç değilse herkesin içinde uyuyor..
Abdülkadir Aksu.. "Görmem, bilmem, söylemem" i oynuyor resmen yahu!..
Gençliği zehirlenirken seyreden ilk uygar ülke İçişleri Bakanı o!.. Kutlarım, mafya adına!..

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Ali Kocatepe'nin 41'inci yılı..   / 30-07-2006
 Bodrum espadrilleri.. Sandaletleri..   / 29-07-2006
 Antalya'da gurur dolu günler..   / 28-07-2006
 İşimiz kendimizi aldatmak.. Hepsi o..   / 27-07-2006
 Sokaklar temizlenmeden övünme yok!..   / 26-07-2006
 Atatürk yanımda oturuyordu!..   / 25-07-2006
 Sortie'de şiir gibi bir akşam..   / 16-07-2006
 Eşcinsellik ve ruh doktorları..   / 15-07-2006
 Beyoğlu için seferberlik gerek!..   / 14-07-2006
 Büyük bir kariyere acıklı final!..   / 13-07-2006
MAHMUT ÖVÜR
'Türkiye'nin boşluğu türbülans yaratıyor'
Yine kritik...
EMRE AKÖZ
Ceza yerine teşekkür
Haberi hatırlarsınız: 23...
HINCAL ULUÇ
Eroinle gerçekten mücadele ediyor muyuz?
İğneyi önce...
Tomas arandı
Tomas arandı
G.Saray'daki Song-Tomas tandemi gıpta edilen ikiliydi. Gerets'in...
Bugün bitiyor
Bugün bitiyor
F.Bahçeli yöneticiler, Roberto Carlos için İspanya'ya gitti. Real...
TSK'da Büyükanıt dönemi erken başladı
Hükümet, teamüllerden farklı olarak, Kara Kuvvetleri Komutanı...
'Spekülasyon çıkaranlar bugün mahçup olmalı'
Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Orgeneral Büyükanıt'ın YAŞ öncesi...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu