Duygudan Duygu'ya
Bak kardeşim, meslektaşım, canım. İyice düşündünüz mü, bilmem; ama o başlık "hazin" dir. "Türkiye" nin koca bir gazetesinde, vahimdir, acıdır, iç acıtır. "Bu bombalar İsrail'i vurdu" dediğinde, hangi akıldan, kalpten çıkabilmişse öyle bir başlık, seyirci kalmak da günahtır. Biliyorsun aslında, ama söyleyeyim: "Bu bombalar çocukları vurdu." Daha açık söyleyeyim: "Bu bombalar Lübnanlı çocukları vurdu". Daha da açık: "Bu bombalar 37'si çocuk, 60 Arap sivili daha öldürdü." Daha da: "Bu bombalar 37'si çocuk, 60 sivili daha katletti." Kimi zihniyetin tahakkümünde ille İsrail ekseninde, ille İsrail'i merkeze koyarak, "Bu kadarı da olmaz, bak kendini ne duruma düşürdün, herkes kınıyor seni" diye azıcık sitem ederek, vicdanlı ve Türkiyeli bir gazetecilik yapılabilir mi? İsrail o bombanın öznesi değil mi! Bak meslektaşım; İlle de "İsrail" li bir başlık atmak istiyorsan, niye şöyle değil mesela: "İsrail bombaları 37'si çocuk, 60 sivili katletti". Kusura bakma, benimki de densizlik; "bomba" kendi başına karar verip yola çıkarak çocukları katletmiyor ki! "İsrail çocukları katletti". Olayları senin gibi, senin attığın başlıkla okumaya kalkarsak, insanlığımız, vicdanımız yerlerde sürünür birader. "İsrail çocukları katletti" diye okursan olayları, anti-semit filan olmazsın korkma, nice vicdanlı İsraillinin, nice Yahudi'nin de hiç olmadığı gibi; ama en azından daha insan, daha vicdan olursun. "İsrail çocukları katletti" diye okursan ve yazarsan, yani sol kulağını sağ elinle göstermeden, gözünle, kulağınla, sesinle ve gazeteciliğinle, hakikati göbeğinden işaret eden parmağınla katledilen çocukların yanına biraz koşarsan, daha hakiki olursun. Yani, senin de, bu ülkede, bir bakıma bu milletin, halkın, toplumun bir temsilcisi ve vicdanının bir sesi olarak, "Bombalar İsrail'i vurdu" diyebilmen için dahi; İsrail'in hemen arkasındaki iki işgalci medeniden "İngiltere'nin bile kınaması" mı gerekiyordu? Sen kendi sesinle, kendi ruhunla, katliama katliam desene; katili yerli yerine, ölüleri beyaz kefene koysana; çocukları rahat bıraksana! Daha mürekkebi kurumadı, Başbakan'ın biraz olsun insanlık kokan ve sahte bir eşitlik aramadan, çocukların katlini vurgulayan sözlerine genel yayın şeysiyle hamhumşaralop vuralı. Bu ülkenin hükümeti, genelkurmayı, medyası; ABD ve İsrail gölgesinde, onları ürkütmemek adına, bu ülkeye ve evrensel bir vicdana daha fazla yabancılaşamaz. İnsan olun biraz!
Sevgili Duygu; Durum bu işte. Şu yeryüzü çocukları ile çocukların üstünü örten başlıkları senden önceye getirdim; affınla. "Kahraman ve cesur kadın" olarak çok büyük mücadele verdin ve çok kişinin seni "feminist kavgacı kadın" dan ibaret sanıp iç dünyandaki o saflığı ıskaladığında olduğu gibi, aslında hep gülümsüyordun. Bir çoğumuzun sözünün, yazısının pek kıymeti yok aslında. Her daim yanında tüm sevgileriyle, tüm sıcaklıklarıyla ne güzel dostların vardı. Gülümsemen belki de ondandı. "Kahraman ve cesur" diyenler, insanları yaşarken de çok hırpalamasaydı keşke. Kovsalardı belki yine, ama yaşarken de bir çift güzel sözle uğurlamasını bilselerdi. Neyse. Sevgili Reha Mağden' le başlayan bir ölüm haftasına, bizim dünyada, Şemsettin Çetinsöz, canım Halit Çapın, Ergil Tezerdi' nin yolculukları da eklendi. "Ölüm" şöyle der gibi: Beni unutmayın ve hayatı, başkalarının ruhlarını katlederek, kendi ruhlarınızı kirleterek zehirlemeyin. İnsan olun, insan ölün! Güle güle Sevgili Duygu; bugün ancak el sallayabiliyorum.
|