|
|
Gelme diyemedim
Sinirden kulaklarımdan dumanlar çıkacak kadar kızmıştım. Ama gelme diyemedim yine de. Aslında bildiğim ve onu çok acıtacağını umduğum küfürleri sayıp "Cehenneme kadar git" demek istedim. Defalarca iğrenç mesajlar yazdım. Ama yine de bir iki saat onu görmek ve hareketlerini izlemek, gözlerimle gözlerini, saçlarını, omuz başlarını sevmek istedim. Sonra o gittikten sonra aklımda tutup hayalimde omuzlarımı göğsüne dayarım diye düşündüm. Kendime acıyordum. Acıdıkça kalbimi acıtıyordum. Oysa biliyordum ki; onu ne kadar acıtırsam acıtayım, kişisel acılarıma en küçük bir etkisi olmayacaktı... Her şey binlerce kere yaşanmış, binlerce kere bitmişti. Ama galiba ikimiz de içten içe bu durumu seviyorduk. Artık bitimsel bir aşktı bizimkisi, biçimsellik geride kalalı birkaç ışık yılı geçmişti.
DİYEBİLEN VAR MI? Işıklar bir yanıp bir sönüyordu. Sanki gün 1 saat, gece 23 saat sürüyordu. Aslında neye kızacağımı tam olarak kestirememek beni daha da kızdırıyordu. Böyle bir sanrılar ritüeli yaşayınca; insanın tüm insanlığı hayvanlığı ile yer değiştiriyor. Tüm hayvani duyular, duyumsamalarınızı şaşırtıyor. Duyduğunuzu sandığınız tüm sesler ise "o"nun sesine benziyor. O ise, kendisiyle ama özellikle benimle fena halde dalga geçiyor. Ya da daha kötüsü kendisi ile dalga geçen benim. Ve yarattığım sanrıda, ona kattığım tüm yüce değerler, ağır anlamlara rağmen ben de bir sanrı olmaktan öte gidemiyorum. Eşek ben... Gelme diyemedim! Diyemiyorum... Demeyeceğim! Diyebilen var mı? Galiba aşık olmak beni kesmiyor, acısını da uzun uzun, ağdalı ağdalı zaman zaman kulak memesi kıvamında yaşamayı seviyorum. İçimde aşk, olmadı aşk acısı olmayınca hayat lapa gibi geliyor. Bu satırları pazar sabahı, evde tek başıma uyanıp, kendimi çok fena yalnız hissedip, eskilerden birini çağırmak isteyince yazdım. Sonra bu yazıyı okuyunca da duygularımdan korktum; kimseyi çağıramadım! NOT: Bir kadın olarak duygularımı bu kadar kolay yazıp, aklımın dibini gösterebiliyorsam; bunu Duygu Asena'ya borçluyum. Rahat uyu biz buradayız, artık adımızı da biliyoruz.
|