|
|
Pınar'a niye inanalım ki? (2)
Daha iki hafta önce bir yazı yazmıştım Pınar Altuğ hakkında. Ve geçmişte yaşanan olaylarla bugünkü açıklamalarını karşılaştırıp, "Niye inanalım ki?" diye sormuştum. (Bilenler bilir, iki yıl önce de Tony ile ilişkisini yazdığımda kendisi tarafından yalanlanmış Basın Konseyi'ne şikayet edilmiştim ve savunmam istenmişti.) İki hafta önce Altuğ, iki yıl birlikte olduğu Tony adlı sevgilisinden ayrılmasına neden olarak gösterilen Can adlı gençle ilgili dedikoduları reddediyor ve "Can benim sadece arkadaşım. 10 yıldır tanışıyoruz. O fotoğraflar da bir arkadaşımızın doğum günü partisinde çekildi" diyordu. Oysa ikilinin internette tanıştıkları, Ataşehir'de bir arkadaş evinde buluştukları konuşuluyordu nice zamandır... Yazdık da bunları. Önceki yazımda "Hayat insana her şeyi gösteriyor" demiştim. Gösterdi işte, üstelik fazla beklemeye gerek kalmadan. Altuğ'un "Sadece arkadaşız" dediği Can Tezal, çok üstüne gelindiği söyleyerek açıklamada bulunmuş ve "İnternette tanıştık. 5 ay ilişki yaşadık. İkinci adam olmak istemiyorum diyerek ondan ayrıldım" demiş. Tezal'ın bu açıklamalarının ardından, magazin servisinden Gülşen Yüksel ile röportaj yapan Pınar Altuğ ise internette tanıştıklarını, sonra bir gün ADSL'de yaşanan bir sorun nedeniyle birbirlerine telefon numaralarını verdiklerini söylemiş. Ve de Tezal'ın açıklamalarına şöyle bir yorum getirmiş: Artık kimseye güvenim kalmadı. (Benim de...) İşte iki hafta önceki "Niye inanalım ki?" başlıklı yazımda anlatmak istediğim tam da buydu. Sahiden niye inanalım ki? Birbirini tutmayan açıklamalara, dalgaya göre dümen kırıp yeni rota belirlemelere niye inanalım? Pınar Hanım kendini çok çok akıllı, medyayı da çok saf mı zannediyor yoksa?
|