kapat
   
14 Ağustos 2006 Pazartesi
 
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Altan @ SABAH
SMS:
MA yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 

Kent dindarlarını özlemek...

En Müslüman" olmanın "en çok cami yaptırmaktan", "en milliyetçi" olmanın da "en yüksek bayrak direği diktirmekten" geçtiği sığ bir dönemdeyiz.
Dün bizim gazetenin manşetinde Rumelihisarı'nın içinde "konser alanı" olarak kullanılan yere Fatih'in camisinin yapılacağı haberi vardı. 28 Şubat sürecinde Taksim'e cami tartışmasını yaşadık. Sonra AK Parti'ye oy vermeyen Kadıköylülere bir mesaj gibi tercüme edilebilecek "Göztepe camisi" tartışması çıktı. Şimdi yeni tartışma konusu ise Hisar'a cami olabilir.
Cuma günkü gazetelerde ise "Yahudi" olduğu için yönettiği şirketin suyunun AK Partili belediye başkanınca kesildiğinden şüphelenen bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının yakınmasını okudum.
Aynı gün, Trabzon'da Santa Maria İtalyan Katolik Kilisesi'nin rahibi Andrea Santoro'yu öldüren 16 yaşındaki katil zanlısının mahkeme haberini gördüm. Bu çok garip olay sonrasında ikinci bir rahibin daha öldürüldüğünü de yeniden anımsadım.


Epeydir huzursuzlandığım, hoşuma gitmeyen bir esinti hissediyorum. Bu esintinin tam adını koyamıyorum.
Daha ziyade "kendine benzemeyene" yapılan ilkel bir dayatma... Bunun gerekçeleri zaman zaman muhafazakarlaştırma, zaman zaman Müslümanlık olarak peçelense de, yapılanları bunlarla açıklamak haksızlık olmaz mı diye de düşünüyorum.
Örneğin, Türkiye'yi ziyaret eden milyonlarca turistin ihtiyacına yönelik domuz üretimi yapan Balıkesir'deki çiftliğin, oranın Tarım Müdürlüğü'nce çökertildiğine dair iddiaları dinleyip okuduğumda bunun Tarım Bakanı Mehdi Eker'in bir tasarrufu olmadığını kestirebiliyorum. Ama böyle bir yaklaşıma nasıl tepki verildiğini öğrenemiyoruz.
Gene özellikle Karadeniz'de yerel yönetimlerin alafranga tuvaletleri yıktırıp onların yerine kendi anlayışlarına uygun tek tip alaturka tuvaletleri yaygınlaştırmaları...
Gittikçe kendini daha fazla hissettiren bu "esintiye" karşı enerjik bir çıkışa ise pek rastlanmıyor.
İçkili lokantaları kırmızı bölgelere sürmek gibi bir iştahın hep doymak için beklediği endişesini gidermeye yönelik bir tavra ihtiyaç var.


Cumhuriyet, "tekke ve zaviyeleri" kapatarak, kent Müslümanlığının kendini yeniden üretme imkanlarını yok etti.
Diğerine "düşman" gözle bakarak kendini dayatma arzusu içinde olanlar, Şeyh Galib'e mi daha yakın, yoksa insanlık tarihinin eşsiz tanıklarından biri olan Buda heykellerini yok eden Taliban anlayışına mı?
Ya da Müslümanlığın yorumu Şeyh Galib'den Taliban'a neden geriledi?


Vaktiyle, yıllar önce ziyarete gelen iki genç solcudan birinin sigarasını yakmaya hamle eden arkadaşının eline vurması gözümün önünden hiç gitmedi. Kibarlığı solculuğa aykırı zannediyordu.
"Milliyetçi" geçinenlerin ise beğenmedikleri fikirleri tartışmak yerine, sövgü ve tehdit göndermesi hala güncel bir tarz.
Müslümanlık adına diğerlerini esir alma da artan bir iştah içinde.
Bu davranışların etiketleri ne olursa olsun, temeldeki ilkellik hep aynı kalıyor.
Yoz ve sığ, gelişmemiş bir lümpen tavır.


Türkiye'de büyük bir çoğunluk "var olduğunu" hissetmek için ne yapacağını bilemiyor. Bunun en kestirme yolu, eğer gücü yeterse, kendini ve inançlarını dayatma olarak beliriyor.
Başkasına "saygı" göstererek kendini ifade etmek içinse hukukun ve onun etrafında örülen "temel hak ve özgürlüklerin" yeşerdiği bir toplum olmak gerekiyor.
Benim gördüğüm, Türkiye'de "temel hak ve özgürlüklerin" ne olduğunu rahatlıkla ifade edecek insan sayısının çok çok yetersiz olduğu...
Kent Müslümanlığı, diğerine saygıyı içselleştiren bir kültürden, Şeyh Galib'den, Hüsnü Aşk'dan geliyordu.
Şimdilerde ise var olmanın yolu cami yapıp, bayrak dikmek.
Kendine benzemeyene hoyratlık yaparak, kendine benzemeyene saygısızlık ederek, kendine benzemeyene şiddet uygulayarak var olmak.
Kent dindarlarını özlemekten söz ediyorum ama esas özlediğimiz nitelik, kalite, düzey galiba...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 İkinci Cumhuriyet'i en iyi kimler anlar?   / 12-08-2006
 Protestanlığın alternatifi ne olacak?   / 07-08-2006
 Şike mi? O ne?   / 05-08-2006
 Sivil yargı ne zaman susar, ne zaman konuşur?   / 31-07-2006
 'Ben de bir-ki bomba attırdım'   / 29-07-2006
 Bir hamburgerciye iki kütüphane...   / 24-07-2006
 Neden üç günde on beş şehit verdik?   / 22-07-2006
 Ortadoğu'yu anlamak...   / 17-07-2006
 Küresel kelepçe...   / 15-07-2006
 Kent kadınları ve AK Parti   / 10-07-2006
ERGUN BABAHAN
AK Parti'nin açmazı
International Herald Tribune'da...
MEHMET BARLAS
Kodu mu oturtan generallerin serüvenleri
Dünyanın her...
UMUR TALU
İki gözüm iki yüzüm
Sedir nedir: Lübnan'a asker...
ERDAL ŞAFAK
Yeni üniversiteler
Milli Eğitim Bakanı...
MEHMET ALTAN
Kent dindarlarını özlemek...
En Müslüman"...
Ateşkes öncesi başkent taarruzu
İsrail yine başkent Beyrut'u vurdu; lübnan bm tasarısını görüşmeyi...
Hizbullah helikopter vurdu, 24 asker öldü
Bir günde en fazla kaybını yaşayan İsrail ordusu, bir helikopterin...
Şampiyon farkı 4-0
Şampiyon farkı 4-0
Hafta içi Avrupa'da yüzümüzü güldüren 2 takımın maçında G.Saray...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu