 |  |
 |
|
Çözüm üretmek kimsenin aklına gelmiyor mu?..
Sorun ortada duruyor.. Aylardır, yıllardır duruyor.. Gözünüzün önünde duruyor.. O zaman fark ediyorsunuz ki, kimsenin umurunda değil.. Kimse kendisini çözümden sorumlu hissetmiyor..
Bir "Çözümler Bakanlığı" mı kurulmalı acaba?..
Sorunlar irili ufaklı.. Kolayı var.. Dokunsan çözülür, düşünsen çözülür.. Zoru da var.. İmkân ister, servet ister..
Şimdi köprüler mesela..
Hemen herkesin kafasında bir çözüm var.. Ama yok.. Çünkü asıl sorun gişeler değil.. Gişeler değil yığılma sebebi..
Köprünün kapasitesi günde 160 bin arabaysa, 400 bin araba geliyorsa, 240 bini bekleyecek. Çaresi var mı?.
Köprünün iki kilometre gerisine gidin.. Bu mesafede üç katılım var, her biri ikişer şeritten 6.. Üç şerit de E-5 geliyor, 9.. Dokuz şerit köprüde üçe inerse, bekleme olmaz mı?.. Gişe olmasa da, 9, üçe nasıl inecek?..
Çare kent politikası.. Ya 400 bin arabayı indireceksin, ya da 160 binlik kapasiteyi artıracaksın. Mesela köprü geçiş ücretlerini anormal ölçülerde yükselteceksin.. İnsanları yaşam ve işyerlerini ayni tarafta yapmaya zorlayacaksın.. İnsanları arabalarına tek başına kurulup gitme yerine, üçlü dörtlü ortaklaşa gitmeye zorlayacaksın. Bunlar dünyada denenen şeyler, uydurmuyorum.. Toplu taşımacılığı öyle işler ve kaliteli hale getireceksin ki, Rahmi Koç bile karşıya o araçla geçebilecek, mesela..
Ya da durmadan yeni köprü yapacaksın..
Başka..
Birileri bu işten sorumlu olsa, başka çözümler de üretilir.. Zor ama üretilir..
Kolayı da var..
Köprüden devam.. Akşam saatlerinde, geliş yönünün bir şeridi gidişe ayrılıyor, her iki köprüde de.. Bu yüzden, durduk yerde Kadıköy'den gelenler de köprü yolunda uzun kuyruklar oluşturuyorlar, önlerinde gişe olmadığı halde..
Avrupa'dan gelene nefes aldırmak için Kadıköy'den gelene eziyet neden?..
Çözüm var.. Ortada duruyor. Ben üretmedim. Almanya'da gördüm.
Trafiğin yoğun saatlerinde, emniyet şeridi, akan trafiğe açılıyor. Yoğun saatlerde yola bir şerit ekleniyor yani..
Biz karşıdan bir şerit alıyoruz, orayı da kilit ederek. El oğlu mevcut şeridi o saatlerde kullanıyor, karşıyı eksiltmeden..
Köprü yaklaşımında Emniyet şeritleri mesela 17.00-20.00 saatleri arasında normal akışa verilse, karşı taraftan şerit çalıp onları da sıkıştırmaya gerek kalmaz.
Bu saatlerde sadece uyanıklara, utanmazlara zaten tahsis edilen emniyet şeridi, uygar ve saygılı vatandaşlara da açılır.
Bu saatlerde girişleri yasak kamyonların emniyet şeridini otopark gibi kullanmaları ve yasak biter bitmez köprüye çullanıp, yeni bir sıkışma yaratması önlenir.
Ne kadar kolay değil mi?.
Ama kimse düşünmüyor. Çünkü bu ülkede, bu kentte sorun çözmeyi görev edinmiş kafalar yok..
"Böyle gelmiş, böyle gidiyor.."
Ben gazeteci olarak meraklıyım.. Bu yüzden düşünüyorum bir yandan, bakıyorum öte yandan, el oğlu nasıl çözümler üretiyor diye.. Bakınca da görüyorum.
Almanya'ya giden, orada otoyollara çıkan, trafik sıkışıklığına neler yapılıyor bakan, gören karayolcu, trafikçi yok mu?..
Olmaz olur mu?.. Tonla, heyetle, harcırahla gidiyorlar, ama bakmıyorlar, baksalar da görmüyorlar..
Sorun bu!..
Şimdi Kara Yolları İstanbul Müdürlüğüne de, İstanbul Trafik Müdürlüğü'ne soruyorum..
Yoğun saatlerde köprü yaklaşımlarında emniyet şeritlerini trafiğe açmayı düşündünüz mü?..
Düşünmez misiniz?.
Alman'ın çözümü, bizde de denenmeye değmez mi?..
Bana cevap vermenizi bekleyeceğim. Bana değil, benim aracılığımla, İstanbul halkına..
|
